Bu bir Fatih Portakal yazısıdır!

    0

    Fatih Portakal şu anda tartışmasız Türkiye’nin en fazla izlenen haber sunucusu. Ben demiyorum reytingler öyle diyor.
    Sunduğu ana haber bültenin aldığı reytingleri en popüler diziler bile geçemiyor, hep zirvede.
    Neden? Çünkü muhabirlikten yetişmiş, halkın nabzını çok iyi tutan bir televizyon habercisi. Mehmet Ali Birand, Fatih Portakal’ı sahaya süren isim. Hem Kanal D’ye hem de o zaman çalıştığım CNNTÜRK’e canlı yayında bağlanır, İstanbul’un dört bir köşesinden; bayram günü, seçim zamanı, Ramazan geceleri kah Eminönü meydanında kah Bakırköy çarşısında halkın arasına, karışır gündemdeki en popüler konuları halkla konuşurdu canlı yayında. Kendine has bir üslubu o zaman da vardı.
    Bugün de insanların dost sohbetlerinde, kıraathanelerde konuştuklarını; evlerdeki çay sohbetlerinin hararetli tartışmalarını hissederek kurguluyor bültenini: Yorum yapıyor, tepki veriyor, kendi fikirlerini anlatıyor. Bu yönüyle belki alışıldık haber bülteni kurgusunun ve gazetecilik okullarında okutulan uluslararası standartların, televizyon haberciliğindeki bazı kuralların dışında bir iş yapıyor ama biliyor ki yaptığı yorumlar, verdiği tepkiler ya da tavsiyeler, zaman zaman ettiği isyanlar ve sert çıkışlar, “Hah evladım tam da ben aynısını söyleyecektim” diye karşılık buluyor izleyenlerinde.
    O yüzden en koyu Kemalist Neriman Hanım da, çalışarak 3 çocuğunu büyüten başörtülü Reyhan Hanım da, taksi şoförü Alparslan Bey de, çiftçi Kemal Bey de onu izliyor.
    Yine ben söylemiyorum reytingler söylüyor. Tüm izleyici grubunda, yani totalde de hep en üst sıralarda. Yani geniş bir izleyicisi yelpazesi var; demek ki halkın sıkıntılarını iyi okuyor, gözlemliyor.

    Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sinirini bozan, bu kadar sertleşmesine neden olan da bu ‘sokağın nabzı’ meselesi anlaşılan.
    Kendine güvenen, tabanına güvenen, siyasetine güvenen, ürettiği çözümlere inanan, demokrasiye tam anlamıyla sadık  bir lider böyle bir çağrı, konuşma yapmayı düşünür mü?

    Yazının devamı için