Son hafta rüzgârını kim estirecek?

    0

    24 Haziran seçimlerinin en kritik dönemine giriyoruz.

    Son bir hafta…

    Kalan kararsızların, ne yapacağını, kime oy vereceğini henüz netleştirmemiş olanların nihai kararını vereceği bir hafta.

    Bu hafta rüzgarın hangi yönden eseceği büyük önem taşıyor.

    Neden derseniz son haftaya girilirken 24 Haziran seçimlerinin şu iki kader sorusunu kimse net bir şekilde yanıtlayabilmiş değil.

    -Soru 1: Cumhurbaşkanlığı seçimleri birinci turda sonuçlanacak mı?

    -Soru 2: Ak Parti Meclis’te tek başına ya da MHP ile birlikte 300 rakamını aşacak bir çoğunluk elde edebilecek mi?

    Evet, özellikle birinci soru için ağır basan ihtimalin Tayyip Erdoğan’ın birinci turda ipi göğüsleyeceği ihtimali olduğu söylenebilir.

    Ama kesin mi derseniz, bunun bir karşılığı yok.

    Meclis seçiminde ise durum daha da kritik ve daha bir karmaşık hale gelen milletvekili seçim biçimi nedeniyle öngörülemeyen bir durum söz konusu.

    Evet şarta bağlı olarak net bir tahmin yapılabiliyor.

    Nedir o şart?

    HDP eğer barajı geçemezse Ak Parti Meclis’te net bir çoğunluk elde edecek.

    KARARINI SON HAFTAYA BIRAKANLAR

    Bu işlerden anlayanlarla konuştuğumuzda oy tercihini son haftaya bırakan seçmen profilinin genelde, eğitim seviyesi yüksek, birden fazla kriteri gözünün önüne getirerek kararını olgunlaştıran bir kitleden oluştuğunu işitiyoruz.

    Benim, annemin bir sözünden ilhamla hep söylediğim, bir cümleye indirgediğim bir soru var:

    “Bu ülkeyi en iyi kim yönetebilir” sorusu.

    Son hafta seçmeni sanıyorum, en çok bu soruyu kafasında tartarak kararını olgunlaştıracak.

    “Bu ülkeyi en iyi kim yönetebilir” sorusu kendi içinde, “Hangi durumda macera dolu bir gelecekle karşı karşıya kalabiliriz” sorusunu da barındırıyor.

    Dolayısıyla kararını son haftaya bırakan seçmen profilinin duygularından daha çok, -iki yönlü hem coşkuda hem de tepkide- mantığıyla karar veren bir kitle olacağını söyleyebiliriz.

    ARTIK HER SEÇMENİN BİR DEĞİL İKİ OYU VAR

    Yeni sisteme göre 24 Haziran ve devamında yapılacak olan seçimlerde bütün siyasi partilerin aklının bir köşesine mıhlaması gereken bir realite var.

    Nedir bu realite?

    Artık her bir seçmenin iki oyu var.

    Peki bu ne demek oluyor?

    İki oyun da aynı adrese gideceğinin bir garantisi bulunmuyor.

    24 Haziran’da seçmenin yüzde 15’inin böyle bir eğilim içinde hareket edeceğini tahmin ediyorum.

    Bu da net tahminde bulunmayı zorlaştırıyor.

    Seçim kampanyası sırasında karşılaştığım seçmen davranışlarıyla ilgili bir takım örnekler verebilirim.

    -Cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan’a oy verip Meclis’te Ak Parti dışında bir partiye oy verecek olan, ya da tam tersi hareket edecek olanla da karşılaştım;

    -Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce’ye oy vereceğini söyleyip, Meclis seçiminde İyi Parti’ye oy vereceğini dile getirenle de.

    -Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral Akşener’e oy verip, Meclis’te MHP’ye oy vereceğini söyleyen de var;

    -Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı tercih edip, Meclis’te CHP’ye oy vereceğini söyleyen de.

    Fikri sabitle, ya da net bir parti aidiyetiyle hareket etmeyen seçmen kitlesini, birden fazla oy kullanılan önceki seçimlerde de görmüştük.

    Mesela, 2014 Mart ayında yapılan yerel seçimlerde Ankara’nın Etimesgut ilçesinden bir örnek vereyim.

    Bu ilçede Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kullanılan seçimlerde en yüksek

    oyu CHP;

    İlçe Belediye Başkanlığı için verilen oylarda MHP;

    Belediye Meclisi için yapılan tercihlerde ise AK Parti elde etmişti.

    Bu verilere bize neyi gösteriyor?

    Vatandaşının oyunun aslanın ağzında bile değil, midesinde olduğunu.

    SONUÇLARI KATILIM ORANI BELİRLEYEBİLİR

    Yazının devamı için