1968!…

1
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

Eskiden böyle değildim.

Kendimi çok iyi biliyorum.

Bana bir haller oldu. Ama ne oldu? Ne zaman oldu? Daha bin bir soru imi? Bir o kadar ünlem hücum ediyor beynime. Hepsi de kafama vura vura, yüreğime kör bıçak soka soka, soruyor: ‘’Sana ne oldu? Neden böyle oldun? Seni tanırım. Sen eskiden böyle değildin. Haydi söylesene Allahın cezası!’’ diyor içimdeki diğer benim.

Lakin nafile!

Benim içine kapanmış, kaplumbağa gibi başını gövdesine çekmiş birinci benim, yanıt vermiyor. Top atsan ‘’Bana mısın?’’ demiyor . Oysa bir konuşmaya başlasa, bir dili çözülse, siz o zaman görün onu. Bir gözü Dicle, biri Fırat önce doya doya ağlar. Dertlerini, acılarını, dile gelmemiş hasretlerini bigüzel anlatır.

Toptaş ve Gülmüş

Ama yıllardır hep suskun.

Hep hüzünlü

Ve hep yarası içten içe kanar.

Bir şiir yazmıştı  bir zaman.

Adı: ‘’Bana kendini hatırlattı sevgilim’’’di.

O susuyordu. Suskunluğu bir SOS’tu. Bir hawardı. Beni görün feryadıydı. Ya da birilerine uzatılan bir yardım eliydi suskunluğu. Konuşarak anlatamadığı derdi. Onun da kendisini anlatma biçimi; susmak ve derin derin bakmaktı.

En nihayetinde bugün parmağı teprendi. Elini telefonuna uzattı.

Dokunmatik telefonuna bastı.

-Mehmet… Evet, Mehmet Şah, dedi.

Ben duydum. Ama kimse duymadı.

Mehmet Şükrü 68 yıldan bu yana hiç görmediği ve hiç konuşmadığı arkadaşı Mehmet Şah TOPTAŞ’ı aramıştı.

Sessizlik bile hayret içindeydi.

Sessiz sessiz olacaklara kulak kabarttı.

-Alo, diye ölgün bir ses çıkardı. Karşısındaki de

-Alo, buyrun…

-Şahh…. Şahım… Ben ben Şükrü… Mehmet Şükrü.. adaşın, arkadaşın. Şükrü Xoca…

Yine sessizlik sıkıyönetim ilan etti.

İki Mehmet de sustu.

-Xocam, sen misin? Kulaklarıma inanamıyorum. Ben seni arayacaktım. Ve hergün aklımdasın. Ha bugün ha yarın derken, sen yine beni solladın ve baskın çıktın. Sen aradın. Ben şoktayım hala.. Nasılsın? İyi misin? Hastahaneden çıktığını okudum.. Evde misin şu an?

Mehmet Şükrü sustu. Boğazına sanki bir yumruk saplandı. Ağzı kup kuru bir mağara gibi oldu. Önce çay bardağından bir yudum aldı. Sonra sigarasından bir nefes çekti.

-Şah,, Şahim. Arka-daşım, adaşım, can yoldaşım. Seni unutmuştum dünyanın hengamesinde. Lakin bu fotoları gönderince sanki yıllardır kaybettiğim hafızam, çocukluğum geri geldi. Şimdi o çocukluk fotolarımıza bakıp bakıp, seni ve arkadaşları anıyorum. Ya sen nasıl bir insansın? Nasıl sakladın bunca sene bu fotoları?

-Sen bir yazında demiştin ya…

-Ne demiştim? Unuttum. Hadi hatırlıyorsan sen söyle.

‘’Geçici ve ayaküstü arkadaşlıklar çay içimine, kalıcı ve kadim dostluklar şaraba benzer. Çay anında içilmezse, tadı kaçar, şarap bekledikçe yıllanır’’ diye.

-Doğru. Midyat Süryani şarapları gibi. O sarınçlarda bekletilmeli ama.

…….

İki arkadaş, tam-ı tamına 1968’den bu yana, ne görüşmüş ve ne konuşmuşlardı.

Mehmet Şükrü; sınıra vurmuş, sınırsız vurmuştu.

Ölümle sevişmiş ve ölümüne sevişmişti.

Mehmet Şah hayatın gırdaplarında boğuşmuştu.

Koparılan teşbihin taneleri gibi her biri bir ayrı diyara savrulmuştu.

Ancak bu internet çağı onları yine buluşturmuştu.

Ve Mehet Şah, arkadaşı Şükrü’ye çok şık bir ŞAH, çekip onlarca çocukluk fotosu yollamıştı ona. Bu Şükrü!nün geçmişi, hafızası ve yazmasına vesilen olan, onu kilitli kapılarına açan gizmli anahtarlarıydı.

Tak tek bakıyordu.

Sol baştan…. Mehmet Şah TOPTAŞ… Hamdin YILMAZ…. Enver…..

Oturanlar Mehmet BİLMEZ… kendisi.. ve çıkaramadığı iki aradaşı, çetesinin diğer üyeleri. Arkada Yıldırım Grubuna giremeyen piyade Devrim İlkokullu öğrencileri..

Peki ya onlar? Onlar da aynı okuldan değiller miydi?

Hayır!

ONLAR: DEVRİMİN ÇOCUKLARIYDI….

Devrimin ve devrin çocukları; bugünün babaları ve dedeleri.

Çocuklukları kaf dağının arkasında kaldı.

Çünkü onlar; çocuklukta gençliği, gençlikte adamlığı ve adamlıkta da birer atlas oldular.

Dünyayı sırtladılar.

Dünyayı değiştirmek için yola çıktılar.

Tam da başarıyı yakalayackaları anlarda bir xain Truva atı eliyle tek tek vuruldular.

Kalanlarına da yaşıyorlar, demek için binbir şahit gerekir.

Sahi onlar yaşıyor mu?

(….)

12 Ağustos 2020

Almanya-Essen şehrinin en sıcak gecelerinin birinde.

Saat: 02.44 surları..

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz