Âdem ile Havvâ

3
gündogdu
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Âdem

Semavî kitaplara göre ilk insan ve ilk peygamber.

İslâmî kaynaklarda insanlığın atası olması sebebiyle ebü’l-beşer, Kur’ân-ı Kerîm’de (bk. Âl-i İmrân 3/33) Allah’ın seçkin kıldığı kişiler arasında sayılmış olduğundan safiyyullah unvanlarıyla da anılmaktadır.

Hz. Âdem, Kur’ân-ı Kerîm’de ilgili âyetlerde üç ayrı noktadan ele alınmıştır.

Öncelikle Âdem’in son derece önemsiz bir madde olan topraktan başlamak üzere bedenî ve ruhî yönleriyle tam ve kâmil bir insan haline gelinceye kadar geçirdiği safhalardan söz edilir ve bu suretle Allah’ın kudretinin üstünlüğü vurgulanmış olur.

İkinci olarak Âdem’in varlık türleri arasındaki mevkiinin yüksekliğine işaret edilir.

Bu ayetlerde hem Âdem’in hem de onun soyunun yeryüzünün halifeleri olduğu, Allah’ın kendilerine verdiği aklî, zihnî, ahlâkî vb. meziyetlerden, dolayısıyla hem Allah’a ibadet eden hem de yeryüzünde Allah’ın hükümlerinin yerine getirilmesini sağlayan, ayrıca diğer birçok varlık türlerini kendi hizmetinde kullanabilen varlık olduğuna dikkat çekilir.

Çeşitli ayetlerde Allah’ın emri uyarınca meleklerin Âdem’e secde ettikleri bildirilmektedir.  

Buna göre Allah Âdem’i meleklerden daha üstün ve onların saygısına lâyık bir mertebede yaratmıştır. Bu meziyet yalnız Âdem’e münhasır olmayıp aynı zamanda bütün insanlığa şâmil bir şereftir. Kur’an’da başka vesilelerle de insanoğlunun bu meziyetine işaret edilmiştir (bk. el-İsrâ 17/70; et-Tîn 95/4).

Kur’ân-ı Kerîm’in Âdem’le ilgili olarak ele aldığı üçüncü konu onun peygamberliğidir. Hz. Âdem’in nebî veya resul olduğunu açık ve kesin olarak ifade eden âyet yoksa da yine Kur’an’ın açıkladığına göre, “Âdem rabbinden vahiy (kelimât) almıştır” (el-Bakara 2/37). Allah ona hitap etmiş, yükümlülük ve sorumluluğunu bildirmiştir (bk. el-Bakara 2/33, 35; el-A‘râf 7/19; Tâhâ 20/117).

Başka bir âyette de Allah’ın Nûh, İbrâhim hânedanı ve İmrân hânedanı ile birlikte Âdem’i de âlemlere üstün kıldığı belirtilmekte (bk. Âl-i İmrân 3/33), böylece dolaylı olarak onun peygamber olduğuna işaret edilmektedir.

Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde yer alan bir hadiste (bk. V, 178, 179, 265), ilk peygamberin kim olduğu yolundaki bir soruya Hz. Peygamber’in “Âdem’dir” karşılığını verdiği belirtilmektedir.

Tevrat’a göre Âdem 930 yıl yaşamıştır. Hz. Âdem, ölmeden önce oğlu Şît’e son vasiyetini yapar ve bir cuma günü vefat eder  (bk. Tekvîn, 5/5).

Kitâb-ı Mukaddes, Hz. Âdem’in kabrinin nerede olduğunu bildirmemektedir. Fakat ilk dönem yahudi ve hıristiyan yazarları, özellikle de apokrif kitaplar çeşitli görüşler nakletmektedir.

Bazı yazarlar -Saint Jérome da dahil- Hebron’a, III. asırdan itibaren ise pek çoğu, Îsâ Mesîh’in çarmıha gerildiği iddia edilen Calvaire’e gömüldüğünü savunmuşlardır (bk. L. Pirot, DBS, I, 100).

Hz. Âdem’in kabrinin nerede olduğu konusunda İslâmî kaynaklarda çeşitli rivayetler vardır. İbn İshak’a göre Âdem’in kabri  Mekke’de Ebûkubeys mağarasında veya Hindistan’daki Nevz dağındadır (bk. Sa‘lebî, s. 37). Başka bir rivayete göre de tûfanda Hz. Nûh, Âdem’in tabutunu gemiye almış, tûfandan sonra da Beytülmakdis’e defnetmiştir.

Diğer rivayetlerde Kabe’de olduğu nakledilmektedir.

HAVVÂ

İlk kadın, Hz. Âdem’in zevcesi ve insan neslinin annesi.

Kur’ân-ı Kerîm’de Havvâ’nın yaratılışından bahsedilmemekte, kocası Âdem ile birlikte cennete yerleştirilmeleri ve sonra oradan çıkarılışları anlatılmaktadır (el-Bakara 2/35-38; el-A‘râf 7/19-25; Tâhâ 20/117-123).

Yine Kur’an’da Hz. Âdem’in topraktan yaratıldığı belirtilmekte (Âl-i İmrân 3/59), öte yandan, “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinizden sakının” (en-Nisâ 4/1; el-A‘râf 7/189; ez-Zümer 39/6) denilmektedir.

Genellikle müfessirler, âyetteki nefis kelimesiyle Hz. Âdem’in kastedildiğini söylemekte ve Havvâ’nın Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı görüşünü, Tevrat’ı da kaynak göstererek benimsemişlerdir.

Bazı müfessirler, insanların bir tek nefisten yaratıldığını belirten âyetteki nefis kelimesinin Hz. Âdem’i değil insanın aslı olan ilk canlıyı ifade ettiğini, bu ilk canlının eşeysiz üreme ile tekâmül edip eşeyli üreme merhalesine geldiğini, sonra da ilk defa kendisinden üremiş olan dişisiyle birleşerek insanlığı meydana getirdiğini ileri sürmüşlerdir (S.Ateş, II, 188-193).

Kur’ân-ı Kerîm’de verilen bilgilere göre Âdem ile zevcesi Havvâ, Allah tarafından cennete yerleştirilir. Orada bir ağacın meyvesi dışında her şeyden diledikleri gibi yiyecekleri, fakat o ağaca yaklaştıkları takdirde zalimlerden olacakları bildirilir.

Ancak şeytan her ikisini de kandırır ve yasak meyveden yerler. Bunun üzerine ayıp yerleri kendilerine görünür ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye çalışırlar. Daha sonra Allah’tan kendilerini bağışlamasını dilerler. Allah da yeryüzüne inip orada yaşayacaklarını, orada ölüp yine orada dirileceklerini bildirir (el-Bakara 2/35-38; el-A‘râf 7/19-25; Tâhâ 20/115-123).

Tevrat’taki bilgilerin aksine Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Âdem’in ilk günahı kadının teşvikiyle işlediğine dair hiçbir ifade yoktur.

Nitekim Tevrat’ta yılanın Havvâ’yı, onun da Âdem’i kandırdığı belirtilirken (Tekvîn, 3); Kur’an’da şeytanın ikisinin içine vesvese soktuğu (el-A‘râf 7/20), ikisine de hata işlettiği (el-Bakara 2/36) bildirilmektedir.

Tâhâ sûresinde (20/120-121), “Şeytan onun aklını karıştırdı ve ‘Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?’ dedi. Bunun üzerine ondan (ağacın meyvesinden) yediler” denilmektedir.

Muhtemelen bu âyette, vahye muhatap olması sebebiyle asıl sorumluluk Âdem’e ait olduğu için şeytanın doğrudan ona hitap ettiği bildirilmiş, Havvâ’ya hitabından söz edilmemiştir.

Yine Kur’an dışındaki İslâmî kaynaklara göre, Cennetten çıkarıldıktan sonra Havvâ Cidde’ye indirilmiş ve Arafat’ta Hz. Âdem’le buluşmuş, yirmi batında kırk çocuk doğurmuş, Âdem’in ölümünden bir yıl sonra vefat etmiş ve onun yanına defnedilmiştir.

Âdem’in kabri konusunda çeşitli görüşler mevcut olduğu gibi Havvâ’nın kabrinin yeri de bilinmemektedir. Cidde’de ona nisbet edilen, Evliya Çelebi’nin ziyaret ettiği bir kabir Suudi yönetimi tarafından yıktırılmıştır (DİA, VII, 524).

Peygamberliğin sadece erkeklere has olmadığını, kadınlardan da peygamber geldiğini ileri süren Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’ye göre Havvâ da, Hz Meryem de nebîdir.

Sonuç itibariyle; son günlerde Türkiye’de gündemde olan Hz Âdem ve Havvâ, Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde yüce Allah’ın övgüsüne mazhar olmuş müstesna şahsiyetlerdir.

Tarih boyunca bütün Müslümanlar tarafından da büyük bir saygı, hürmet ve muhabbetle anılmışlardır.

Diyanet İşleri Başkanlığın da yaptığı açıklamada ifade edildiği gibi;

“Maksadı, niyeti ve bağlamı ne olursa olsun İslam’ın seçkin, önder ve örnek şahsiyetlerine dair söylenen her cümlede, yapılan her açıklama ve yaklaşımlarda son derece hassas ve dikkatli olunması gerekmektedir. Dini şahsiyet, sembol ve değerlerle ilgili özensiz tutum ve davranışlarda bulunulması, en hafif tabirle saygısızlıktır.

Bu hususta asgari bir insani erdem olarak herkesin daha duyarlı olması ve hassasiyet göstermesi elzemdir. Bu itibarla, hem yüce dinimizin ilkeleri ve örnek şahsiyetleri hakkında konuşurken hem de söz konusu değerleri savunurken saygılı, özenli ve ilkeli olmak, herkesin içselleştirmesi gereken en temel insani ve ahlaki tavırdır.”

Vesselam

Kaynak: T.D.V, İslam Ansiklopedisi, “Âdem”-“Havvâ” maddeleri.

3 YORUMLAR

  1. Hocam merhaba yazınız her zaman ki gibi çok aydınlatıcı teşekkürler. Bı konuda kafam çok karıştı hocam. Yazarlarınızdan Sinan bey “Sezen Aksu ve ülke Gündemi ” adlı yazısında Bakara 30 ayeti delil göstererek (Allah yeryüzünde halife yaratacağım. Melekler de kan döken fesat çıkaran birini mi yaratacaksin dedi. ) Meleklerin yaratılmamış bir insanın özelliğini bilmesinin sebebi olarak ; ademden öncede insan vardı o yüzden insanoğlunun kan döktüğünü bildi diye izahı var. Hocam hakikaten öylemi Ademden önce Ademler mı vardı. Varsa neden ,124 bin peygamberden biri bile bunu söylememiş.

  2. Siz sayın Erhan kişisine:
    Sinan bey ilahiyatçıdır. Boş, olmayan bir şey söylüyor değil. Evet Yüce Allah:
    Bakara sûresi 30’uncu ayetinde, Allah’ın meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını söylediği belirtilmektedir. Halife, iki anlama gelir.

    Birinci anlamı, giden birinin yerine gelen kimsedir. İkinci anlamı, birinin adına yönetimi ele alan, hükümdar demektir. Birinci anlam esas alınırsa bazı alimler, Adem’den önce insanların olduğu, bozgunculukları yüzünden helak edilen o insanların yerine Adem’in yaratıldığı anlaşılır demişler. Bazıları da bunların cin toplulukları oldukları söylemişlerdir.

    Bazı alimlerde bu ayetin devamında meleklerin sorusu, bunların Adem cinsinden varlıklar olduğu şeklindededir.

    Adem’in, yeryüzünde ilk akıllı canlı (hayvan-ı nâtık) olmadığı, ondan önce insanların bulunduğu, onların yok olmasıyla Adem’in onların yerine getirildiği, önceki insanların bozgunculuk yapmış olduklarını görmüş olan meleklerin, bunun da ötekiler gibi bozgunculuk yapacaklannı düşündükleri, yani içlerinden geçirdikleri fakat Allah’ın, bu yeni insan Adem’in, onlar gibi olmayıp bilimi geliştireceğini anlattığı belirtilmiştir.

    Peygamberler niye söylemedi? Hz. Muhammed’den önceki peygamberler söyledi mi, söylemedi mi ben bilmiyorum amma; Hz. Muhammed s.a ‘ in bir çok hadisinde “ sizde önceki ümmetler” ifadesi, sadece benî Âdem ile sınırlı değildir. Âdemden önceki ademleride kapsayıcıdır. Selamlar.

  3. Teşekkürler hocam, siz nokta atışı yapıyorsunuz, daha açıklayıcı ve şüphe bırakmayan anlatimlariniz ,ayet ve hadislerle destekleyici cümlelerinizle ,kalbimiz itminan oluyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz