Almanya seçimini yaptı: Merkel ve AfD!

2
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Almanya dün sandık başına giderek seçimini yaptı.

Merkel’in başında olduğu Birlik (CDU-CSU) 8,5’luk oy kaybıyla seçimlerden birinci olarak çıktı.

Schulz’la yükselmeyi bekleyen sosyal demokratlar %5’lik oy kaybıyla ikinci oldular.

Üçüncü parti ise, büyük bir süpriz yapan AfD, yani aşırı sağcılar. %13’lük oy oranıyla meclise 94 sandalye ile giriş yaptılar.

Evet, Almanya seçimini yapmış oldu. Dördüncü dönem için Merkel tekrar Şansölye olacak. Partisi büyük bir oy kaybına uğrasa da, Merkel tekrar hükümeti kurma görevini almış oldu.

Sığınmacılar konusu Merkel’in en fazla oy kaybına uğradığı konuların başında geliyor. Ona oy kaybettiren bu konu, sürpriz yapan AfD için de avantaj oldu.

Peki Merkel şimdi ne yapacak?

Oy kaybına uğrayarak ikinci parti olan sosyal demokratlar hükümette olmanın olumsuzluğunu ön plana atarak koalisyona girmeyeceklerini açıkça beyan ettiler.

Böyle olunca da, size daha önceki yazımda (Seçime bir hafta kala) ifade ettiğim Büyük koalisyon hesapları ortadan kalkmış oldu.

Şu an konuşulan tek seçenek ise Jamaika koalisyonu: Birlik, Yeşiller ve FDP (Hür demokratlar).

386 sandalye sayısına ulaşması muhtemel bu koalisyon seçeneği, mümkün koalisyonlar arasında en çok revaçta olanı.

Birlik, sosyal demokratlar neden kaybetti?

Yada şöyle sorsak da aynı kapıya çıkacak: Afd nasıl bu kadar oy aldı?

Şu an konuşulan konu aslında bu.

Almanya’da seçmenler hükümette olan bu iki partiden sıkılmış durumdalar. Bir bakıma bu yüzden, cezalandırmaları.

Emeklilere verilen maaşların azlığı, hayat pahalılığı…

Ama aynı zamanda sığınmacılar için yapılan harcamalar, kolaylıklar ve ekonomiye eklenen yük olarak görülmeleri seçmenin gözünden kaçmayan diğer önemli etken.

İşte Afd’nin oylarını arttırdığı nokta da, işte tam burada düğümleniyor.

Birlik ve sosyal demokratlarda çözüm görmeyen seçmen, sığınmacılar konusunda da rahatsız olduğu için Afd’ye yönelmiş oldu.

Protestolar yok mu, var tabii ki. Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra birçok insan sokaklara döküldü ve AfD aleyhine gösterilere başladı.

Büyük şehirlerde yaşayan duyarlı vatandaşlar bu durumdan oldukça rahatsız.

Afd (Aşırı sağcılar) bu tepki oylarını alırken, sağ popülizmin yükselmesinden faydalanmadılar mı? Tabii ki faydalandılar.

Dünyada milliyetçi akımlar bu kadar güçlenirken, popülist politikacılar bu kadar prim yaparken ve hatta Trump bile ABD’de seçim kazanabilirken Almanya’daki milliyetçiler bunun altında kalır mı?

Kalmadılar da.

Tarihte yaptıkları katliamlarla (Yahudi soykırımı) tescillenmiş olan Alman aşırı sağcıları da şartların onlara sunduğu imkanla meclise girmiş oldular.

Almanya bu durumdan rahatsız. Sosyal medyada sürekli vurgulanan da ‘biz %87 olarak…..’ konusu.

Bu sonuca gelmede etkili olan konulardan en önemlisinin Sığınmacılar konusu olduğunu vurgulamıştım.

Ekonomik yük olarak görülmelerinin yanı sıra, sosyal yapıda yaşanan bazı olumsuzluklar da etkili oldu.

Yabancıların yoğun olarak yaşadığı Gelsenkirchen şehrinde AfD’nin rekor oy artışı yapması bunun bir göstergesi.

Başka hangi etkenler rol oynadı.

İslamcı terör konusu etkili oldu,

İslam’ın yanlış sunulması etkili oldu,

Erdoğan’ın sert çıkışları ve Alman siyasetine etki etmek istemesi de sonuçta rol oynadı,

AB çatısı altında kendi değerlerinin kaybolduğunu düşünen insanların sayısının artması etkili oldu…

Bu konjönktüre bakınca ve Türkiye cumhurbaşkanının sert söylemleri ve Alman iç siyasetine müdahale etme arzusunu da düşününce, ‘Erdoğan projesi görevini çok iyi yapıyor’ diyemeden edemiyorum.

AfD, üçüncü parti olmayı hak ediyor mu derseniz. Hayır, etmiyor. Emeklilik sistemi ile ilgili sorulan soruya bile ‘böyle bir konseptimiz yok’ diyen bir parti çözüm olabilir mi?

Koalisyon mutlaka kurulacak. Güvenoyu da alacaktır.

Ancak üzerine düşünülmesi gereken önemli konular var.

Seçim sonuçları bunları bir kez daha tescillemiş oldu.

Birincisi: Sığınmacılar konusu.

Sığınmacıların eğitimleri, sosyal yapıya kazandırılmaları, din-İslam anlayışları, batıya düşman değil-batıyla beraber yaşama tarzının vurgulanması.

İkincisi: İslam ve İslam’ın Almanya ve Avrupa kıtasındaki yüzünün tekrar gözden geçirilmesi ve bu konuda çeşitli alternatifler sunulması.

Üçüncüsü: Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yaşayan Türkiyeliler konusu. Türkiye’nin bu konuda olumlu atılımlar yapmasının zamanı geldi de geçiyor bile. Şu anki hükümetin burada yaşayan insanları kışkırtmasının önüne geçilmesi gerekiyor.

‘Bize karşı olan partileri cezalandırın’ demecinden sonra ADD (Allianz Deutscher Demokraten) partisi seçimlere girdi ve Erdoğan pankartlarını kullanmayı da ihmal etmedi.

Peki ne oldu?

En fazla Türkiyeli nüfusunun yaşadığı NRW (Kuzey Rhen Westfalya) eyaletinden aldığı oy sadece 12.688.

Bu rakam bize şunu gösteriyor: Demek ki, realiteler farklı. Demek ki, yaptığınız sadece ve sadece burada yaşayan insanların kafasını karıştırmak.

AfD’nin oylarını arttırmasında bile etkiniz oluyorsa ve bu da hem genelde hem de özelde yani burada yaşayan insanlar bazında olumsuzluk oluşturuyorsa, samimiyeti ve dindar söylemi sorgulamadan ziyade alenen düşmanlık içinde olunduğu aşikar ortadadır.

Aşırı sağcılığın artışı, popülizmin yükselişi, sosyal bilimlerin çağın gerisinde kalışı, dünyanın sürekli kötüye doğru kayması karşısında müslüman kişinin yapması gereken, alkışlamak ve bu ortamı daha da alevlendirmek değil, çözümler üreterek kötüye gidişi durdurmaya çalışmaktır.

Böyle olması gerektiğini bilen insanların sayısı da tahmin edilenden çok daha fazladır.

AfD’nin oylarını arttırması, umarım kendini müslüman olarak tanımlayan Avrupalı Türkiyeliler için bir düşünme imkanı oluşturur.

Sevgi ve Bilgiyle kalın…

Önceki İçerikAlmanya’da seçimlerin galibi Hristiyan Birlik partileri.. En büyük üçüncü parti AfD ise protesto ediliyor; sebebi Naziler
Sonraki İçerikFransa’da seçim.. Emmanuel Macron, Senato’da anayasayı değiştirme çoğunluğunu kaybetti
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

2 YORUMLAR

  1. CDU 9 puan oy kaybına uğradı diye eleştiriliyor. Hatta bu kaybı Merkel bile kabul etmiş görünüyor. Ama 2009 seçimine bakıldığında, CDU 33% almış. 2013 seçiminde ise, FDP tarihi bir hezimet yaşamıştı, meclis dışı kalmıştı. Onun tüm oylarını CDU almıştı. Dünkü seçimde FDP yeniden meclise girdi ve merkel’a verdiği ödünç oyları geri aldı.
    Sizin yazdığınız gibi, Gelsenkirchen vs madenci şehirlerinden SPD oyları eridi ve yerini AfD oylarına bıraktı.
    Seçimin existanziel olarak kayb edeni SPD. Türklerle ilgili olumlu ilişkiler kuran bu partinin kemik seçmen kitlesini kayb etmesi., almanyada yaşayan türkler için çabalayacak bir siyasi mercinin kalmaması demek…

  2. Erdoğan projesi Türkiye’den sonra Almanya’yı da böldü anlaşılan.Simdi dombralarla ,Erdogan fotoğrafları ile Almanya sokaklarinda Almanlara ve kendilerinden farklı herkese meydan okuyan Türkler biraz oturup düşünsünler isterim, yaptıklarının neye malolduğunu.Gunluk siyasetin otesinde,daha geniş çapta ve etkisi uzun bir zaman sürecek şekilde, Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa’da birlikte yaşama kültürüne ve iradesine,ırkçı gruplardan da fazla zarar verdiklerinin farkına varıp akıllarını başlarına alırlar umarım.İnanclarini,hayal kırıklıklarını,ofkelerini,umutlarini ve hatta cehaletlerini istismar ederek kendi ismini ve hesabını korumaya çalışanların peşine takılıp gitmenin kimseye faydası olmadığını görmelerini isterim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz