Anlayan beri gelsin

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Yaşadığımız ve yaşarken fakirleştiğimiz üç günlük krizin kısa özeti şöyleydi:

ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Kanada ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçileri, tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın AİHM kararı doğrultusunda serbest bırakılmasına yönelik ortak bir açıklama yaptı.

Bu açıklamaya sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanına büyükelçilerin “istenmeyen adam” ilan edilmeleri talimatı verdiğini söyledi.

Pazartesi piyasaların açılmasıyla birlikte dolar, Euro’yla birlikte aldı başını gitti.

Gelen bilgilere göre Dışişleri, büyükelçiler krizini çözmek için uzun bir süre kafa yordu.

Hatta Erdoğan’ın ikna edilmeye çalışıldığı belirtildi.

Erdoğan ise Cumhur İttifakı’nın küçük görünümlü büyük ortağıyla bir görüşme yaptı.

Çünkü Bahçeli, iki gün boyunca konuya ilişkin hiçbir açıklama yapmamıştı.

Suskunluk Sarmalı.

Görüşmenin olduğu saatlerde çıkış yolu Viyana Sözleşmesi’nde bulundu.

Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Konvansiyonunun 41. maddesi, bir diplomata, bulunduğu ülkenin yasalarına ve düzenlemelerine saygı duymayı şart koşuyor.

Maddede, “Kabul eden devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmek, ayrıcalıklarına ve bağımsızlıklarına halel gelmeksizin, bu gibi ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararlanan her şahsın görevidir. Anılan devletin iç işlerine karışmamak da bu şahısların keza görevidir.” deniyor.

ABD başta olmak üzere diğer Ankara büyükelçilikleri, diplomatların bulunduğu ülkelerin kanun ve nizamlarına riayet etmesini öngören Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine riayet edildiğini açıkladı.

Bu açıklama herkese derin bir nefes aldırdı.

Hatta büyükelçilerin geri adım attığı kamuoyuna anlatıldı, etkili ve yetkili isimler tarafından.

Dolar ve Euro tekrar yönlerini ufaktan da olsa aşağı çevirdi.

Böylece yedi düvelle mücadele eden güçlü Türkiye, masaya yumruğunu vurmuş oldu.

“Bizim niyetimiz asla kriz çıkarmak değil, ülkemizin hakkını, hukukunu, onurunu, çıkarlarını ve egemenlik haklarını korumaktır.” diyen Erdoğan da bu açıklamayı olumlu karşıladı:

“Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesine, yani ülkelerin kanunlarına ve nizamlarına uyulacağı, içişlerine karşılamayacağı taahhüdüne bağlılıklarını ifade eden bu büyükelçilerin artık Türkiye’nin egemenlik hakları konusundaki beyanlarında daha dikkatli olacaklarına inanıyoruz. Ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin hassasiyetlerine saygı duymayan hiç kimsenin, sıfatı ne olursa olsun bu ülkede barınamayacağını da ayrıca ifade etmek istiyorum.”

Kısaca aktarmaya çalıştığım bu gelişmelerden varılan noktaya, açık söyleyeyim bir anlam veremedim.

Bu durum benden kaynaklı da olabilir.

Anlayan beri gelsin.

Büyükelçiler, AİHM kararını uygulanmasını istemişti fakat olay yargıya, içişlerine müdahaleye kadar getirildi.

Öyle ya da böyle nasıl oluştuğu veya çıktığı belli olmayan bu krizin tatlıya bağlanması ülkemiz için faydalı.

Emeği geçen herkese bol bol teşekkür.

Havadan nem kapan ekonomimiz için de elbette bir rahatlama sağladı.

Bu ifademde yanlış anlaşılabilir.

Hemen düzeltiyorum.

Ekonomimiz çok iyi.

“Her evde araba, cep telefonu, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, ütü ve hatta bulaşık makinesi dahi var.”

Çok şükür.

Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle “Kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor.”

Peki Germiyanoğulları döneminde ekonomi nasıldı?

Krizin bini bir para!

Yazar kasa fırlatanlar mı dersiniz;

Anayasa kitapçığını fırlatanlar mı?

Hamdolsun bize öyle şeyler hiç olmuyor.

“Alemin keyfi yerinde yine maşallah.”

Önceki İçerikNeyi, hangi birini yazmalı…!
Sonraki İçerikBir damar hikayesi…
1978 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü mezunu; Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu; Atatürk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu mezunu. 2001 yılında gazetecilik hayatına başladı. Erzurum'daki yerel gazetelerin çeşitli birimlerinde 3 yıl çalıştıktan sonra Diyarbakır ve Ankara'da Parlamento Muhabirliği başta olmak üzere çeşitli alanlarda 11 yıl gazetecilik yaptı. 2017 yılından itibaren ise Ocakmedya'da yazmaya başladı. Halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümünde Yüksek Lisans yapmaktadır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz