Artık sokakta 10 kişiden birisi sığınmacı.. Türkiye’nin sınırları yol geçen hanı gibi

0

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, sel bölgesi Rize ve Artvin’de inceleme yaptıktan sonra Trabzon’da basın mensupları ile bir araya geldi.

“Doğal afetleri toplum olarak masaya yatırmamız lazım. Japonya’da deprem oluyor, kimse ölmüyor, bizde deprem oluyor şehirler yerle bir oluyor.” diyen İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunları konuşmalıyız, dere yataklarını konuşmalıyız, iklim değişikliklerini konuşmalıyız. Kader deyip geçemeyiz. Kader, mücadele etmektir, aklı bilimi fenni kullanmaktır. Bunları kullanmadığımız takdirde, daha çok kafamıza kuru çay fırlatırlar. Çay bölgesinde insanlara, çay fırlatılmasını anlayabilmiş değilim. Demek ki gerçeklikten bu kadar kopmuşlar, bu kadar halktan kopmuşlar. Sırça saraylarında yaşamaya öyle alışmışlar ki çay bölgesinde suyu olmayan insanlara çay fırlatılmasının, o insanların dertlerinin dinlemek yerine otobüsün üstüne çıkıp kafalarına taş atar gibi çay atmalarını hayretle izledik.”

Mülteci tartışmasını da değerlendiren İnce, şunları söyledi: “Göçmenler, mülteciler, sığınmacılar konusu. Artık sokakta 10 kişiden birisi sığınmacı. Buna çözüm bulmak lazım. Türkiye’nin sınırları kevgire dönmüş. Yol geçen hanı gibi, kafileler halinde 3 bin kilometre uzaktan, Afganistan’dan insanlar Türkiye’ye akın akın yollarda.

Erdoğan’ın, Biden ile görüştükten sonra, ne anlaşma yaptılar bilmiyoruz. ‘Gönder mi’ dediler. Akıl sır erecek gibi değil. AB üç kuruş para versin, Türkiye tampon bölge olsun. Avrupa’da başbakanlar bizi aşağılayan, ülkemizi aşağılayan açıklama yapıyor. Türkiye bir çöplük değildir, Türkiye tampon bölge de değildir.

“SİSİ İLE ANLAŞTIĞINA GÖRE ESAD İLE DE ANLAŞMALI” 

Bu konuda yapılan açıklamalara bizim çözümümüz şudur; Erdoğan, dört parmağını gösteriyordu. Yıllarca ‘Rabia’ dedi. Bugün dört parmağını göstermiyor. Neden? Sisi ile anlaştı. Sisi ile anlaştığına göre dört parmağını göstermesine gerek kalmadı. Gösteriyorsa dört parmağın anlamını bilmiyor demektir. Sisi ile anlaştığına göre Esad ile de anlaşmalı. Şam’a büyükelçi atamalı. Barışçıl yollarla düğüne gider gibi, bayrama gider gibi bu insanları evlerine geri göndermeli. Bir ülke düşünün bayramda 10 binlerce insan sınırdan geçiyor, Suriye’ye dönüyor, bayramdan sonra dönüyor. Hani sen güvenlik gerekçesiyle Türkiye’ye geliyordun. Bayramda gidiyorsan, orada yaşayabilirsin. Türkiye Cumhuriyeti yol geçen hanı değil ki..

Biz iktidar olduğumuzda Suriye’nin resmi yönetimi ile masaya oturacağız, karşılıklı büyükelçi atayacağız, onların güvenliklerini sağlayarak nasıl bayramda memleketlerine gidiyorsa, bayramdan sonra da güle oynaya memleketlerine göndermenin yolunu arayacağız. Bugün 7-8 milyon sığınmacı her 10 kişiden birisi bu ülkede kayıt dışı ne kadar var olduğunu bile bilmiyoruz şu an rakamların hep afaki Türkiye’nin başına büyük belalar açacak bu ilerde.

“AŞI YOK, KONTROL YOK. YETER Kİ PARA GELSİN”

Böyle giderse, yakında yine kapanırız biz. Para yok, turist gelsin de nasıl gelirse gelsin. Aşı yok, kontrol yok. Yeter ki para gelsin. Bu mantık doğru mantık değil.

Bir güzide futbol takımımızın başına nelerin geldiğini Yunanistan’da hepimiz gördük. Bile bile lades olmaz. Ekonomi çok kötü. 2018’de Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğundan bu yana 3 milyon kişi işini kaybetti. Ben o günlerde demiştim. “Erdoğan bir daha seçilirse dolar 8-10 lira olacak demiştim. ‘Ver yetkiyi gör etkiyi’ demişti. Hiçbir etkiyi görmedik. 

Dünyada Türkiye gibi ülke yok. Hem döviz yüksek hem faiz yüksek hem enflasyon yok. Üçü birden olmaz. Üçü birden yüksek olan başarabilen tek kişi Erdoğan. Hem dövizi hem faizi hem de enflasyonu yükseltmiştir. Neden biliyor musunuz? Çünkü yönetiminde demokrasi yok, hukuk yok, akıl yok, bilim yok. Bir ‘M’ harfi doları 1 lira yükseltiyor ‘Merkez Bankası başkanım’ diyor ya o dolar da 1 lira artıştır.

“ÇAYKUR ZARAR EDİYORSA, İKİ ŞEY AKLA GELİR: BİR HIRSIZSINIZ, İKİ BECERİKSİZİNİZ”

Bir kötü durum daha var. Mesela benim rekortmen olduğum konu var. Medya ambargosu. İktidar medyasında da yer bulamıyoruz, muhalefet medyasında da yer bulamıyoruz. Medyanın yüzde 90’ı iktidarın elinde. Yüzde 10’u muhalefetin. İktidarı eleştirirsen iktidar medyasında yer alamazsın. Muhalefet medyasında ise hiç alamazsın. Mesela Halk Tv’ye hiç çıkamazsın. Bundan sonraki açıklamanı medyaya ters dönerek yapacağım. Burada yerel basını kastetmiyorum. Bir yanda yandaş medya, bir yanda candaş medya, bir yanda fondaş medya. Bizim iktidarımızda yandaş olmayan, fondaş olmayan, candaş olmayan medyanın yerini açacağız.”

Fındık ve çay hakkında da konuşan İnce, şunları söyledi: “85 milyon çay içiyorsa, ÇAYKUR zarar ediyorsa, iki şey akla gelir: Bir hırsızsınız, iki beceriksiziniz. ÇAYKUR zarar ediyorsa benim başka bozuk paraya aklım ermez. Bir iki hırsızsınız, iki beceriksizsiniz. Çay bu bölgenin ürünü değil mi? Mersinli, Edirneli, Karslı içiyor mu? 85 milyon çay içiyor, ÇAYKUR zarar ediyor. Ya beceriksizsiniz, ya hırsız.

Dünyada fındığın yüzde 65’ini biz üretiyoruz. Nasıl oluyor, fiyatı Hamburg’da belirleniyor. Siz necisiniz? Bostan korkuluğu musunuz? 20 senede, dünyada yüzde 65’ini ürettiğimiz fındığı dünyada marka yapamayan, Türkiye’yi yapamaz.”

İnce, Trabzon için de “Kimlikli olan bir kent. Bu yoksulluğu hak etmiyor. Yapılması gereken Anadolu’nun içleriyle demir yollarıyla bağlamak. Buradan da dünyaya açmaktır. Tıpkı Konya’yı Mersin ile bağlamak neyse burayı da Trabzon’u Anadolu’nun içleriyle bağlayarak bu ülkeyi kalkındırabiliriz” dedi. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz