Ayasofya ve Artı / Eksi Listesi

2

Ayasofya’nın Diyanet İşlerine devredildiğini az önce hepimiz öğrendik. Naçizane fikrim; bence dirhem kadar önemi olmayan, gündemde yeri bile olmaması gereken bir konuydu. Ama günlerdir “Ayasofya” ile yattık – kalktık.

Evet, Ayasofya cami oldu ve neler kazandık? Uluslararası itibar? Güç göstergesi? İktidar kuvveti?

Ayasofya cami oldu ve işsizlik sorunu bitti mi? Ekonomik olarak kalkındık mı? Sınıf mı atladık? Herkesin cebine binlerce lira mı girdi? Üniversite mezunu gençlerimiz sabah işe mi başlayacaklar? Enflasyon mu düştü? Sahi ne oldu?

Ayasofya cami oldu ve ülkedeki “özgürlükler” tavan mı yaptı? Demokratik haklar mı genişledi? Basın yayın özgürlüğü? İfade özgürlüğü? Hangisi değişti?

Ayasofya cami oldu… Evet, artık oldu, bu Cuma nasip değilmiş ama bir sonraki Cuma Namazında dolup taşacak. Sonra? Sonra yine üç dört sıra saf tutan Müslüman…

Hemen karşısında Sultan Ahmet var. Sayın Cumhurbaşkanımızın yıllar önce dediği gibi; Sultan Ahmet dolup taşıyordu da şimdi sıra oraya mı geldi? Evet, ilk Cuma hatta sonraki Cuma ve ondan sonraki Cuma namazlarında hınca hınç dolu olacak orası. Sonra? Hemen karşısında Türk – İslam harikası Sultan Ahmet bile dolmazken orası mı dolacak?

İlk Cuma namazında bazı kanallar canlı yayınla bağlanacak. Hani İstanbul’da su yok diye yayın yaparken arka planda çamaşır makinası çalışırken bunu gözden kaçırmış kanallar. Röportajlar, sevinç naraları, tekbirler… Bu olaylara çok yabancı biri dışarıdan baktığında şunu düşünecek; “Acaba İstanbul tekrar fetih mi edildi?” Şaşırmaması anormal olurdu. Çünkü öyle bir şov olacak orada.

Bir de ben sizi empatiye davet edeyim. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da “Bayraklı Camii” vardır. Kesme taştan yapılmış, kare mimarisiyle ender özelliklere sahiptir. Sade bir görüntüsü vardır. Ama hakkında çok patırtı kopmuştur. 15 yy. da yapıldığı düşünülmektedir. 2004’de ki Kosova olayları sonrası bazı Sırp fanatikler tarafından ateşe verilmiş ancak erken müdahale sonunda yangın büyümeden önlenmiştir. Sonra tekrar restore edilmiştir. Çok basit bir soru soracağım; Sırbistan Meclisi bir karar çıkartsın ve desin ki; “Bayraklı Camii bundan sonra Kilise olarak hizmete devam edecektir.” Tepkiniz ne olurdu?

Yine 15 yy. da Rodos’ta yapılan İbrahim Paşa Camisi… Şuan Yunanistan’da ibadete açık ender camilerden bir tanesi. Ve Yunanistan Meclisi bir karar çıkartıyor ve “İbrahim Paşa Camisi bundan sonra Ortodoks Kilisesi olarak kullanılacaktır” Evet, görüşleriniz?

1860 yılında Birleşik Krallıkta ilk inşa edilen cami, Mescid-e Abu Hurairah camisidir. Galler’in başkenti; Cardiff’tedir. Birkaç kez canlı gördüm. Ve Lordlar Kamarası; Bir kararla orayı “Protestan Kilisesi” yapsa… Evet?

Hatta biraz daha fantastik bir hayal kuralım; Dünyanın kutuplaşmış dış güçlerinden biri Cidde’yi işgal etse ve Kabe’yi bırakın başka bir ibadethane sadece müze yapıp ibadete yasaklasa… Neler olurdu?

Ben düşünemedim doğrusu, hayal gücüm kısır kaldı.

Ama biz yaptık. Ortodoks inancına göre Agia Sofia çok kutsal bir yerdir. Yunanistan’da orayı canlı görenlere “Hacı” muamelesi yapılır. Gözler dolarak dinlenir onların hikâyeleri. Aynı bizim Kabe’yi görmüş Hacılarımızdan oranın ne kadar ruhani bir yer olduğu hikayeleri dinlerken verdiğimiz tepkiler gibi. Hatta Yunanistan birinci futbol ligi takımlarından AEK’nın (Ki İstanbul’dan Göçen Yunanlıların takımıdır) stadyumunun ismi; Agia Sofia’dır. 32,500 kişilik kapasitesi ile Yunanistan’ın en modern ve en güzel futbol arenalarından biridir. Ayasofya’ya benzetilmeye çalışılmıştır stadyum inşa edilirken. Orada futbol müsabakası izlemek bir Türk olarak beni çok gururlandırmıştı. Türk olduğumu öğrenen bazı Yunanlılar ise beni tebessümlerle karşılamışlardı. Elimi sıkmışlardı. Bir PAO – AEK maçıydı. Bu insanlar için önemini buradan kavrayınız. En gözde stadyumlarından birine adını verecek kadar. Yunanistan Silahlı Kuvvetlerinin birçok askeri marşında geçer “Agia Sofia” ismi. Resmi Ordu marşlarından bahsediyorum. Yunanlıların öfkelerinin boyutunu varın bundan sonra siz düşünün.

Ruslar içinde oldukça önemlidir. Yıllarca “Komünist” diye din konusunda eksik gördüğümüz Ruslar için Agia Sofia öyle boş verilecek bir konu değildir. Evet, kendileri St. Petersburg’a bağlı olsa bile yine de Ayasofya özeldir onlar içinde. Kaldı ki; Bugün Müslüman Rus Milletvekillerinden İrek Zinnurov, Ayasofya ile ilgili olarak “…Biz Duma Milletvekilleri TBMM’nin ölçülü karar alması konusunda çağrıda bulunduk…” diye açıklama yaptı. Her yıl Ayasofya’ya kayıtlı olarak milyon tane Rus ziyarete geliyordu. Peki, Şimdi? Etiler’deki Et Restoranlarına bekleriz kendilerini tabi yerlerse…

Peki, Ayasofya cami oldu biz ne kaybettik?

Kaybettiğimiz en önemsiz parametreden başlayalım;

“Bizans Mimarisinin en seçkin anıtı ve UNESCO Dünya Mirası listesinde” yer alan bir yapı… Ki artık oradan çıkartılacak. Bu kesin gibi. Buyurun size tertemiz bir turizm baltası. Ancak; duvarlarında birçok binlerce yıl öncesine ait ikon bulunan bir şaheserde aynı zamanda. Ancak “namaz kılınan veya İslamiyet’e göre ayin yapılan bir yerde resim bulunmaz – bulunamaz” diye biliyorum. Şimdi ne olacak? O binlerce yıllık ikonların üstleri kapatılacak mı? Benim Kütahya’lı amcam gelipte “şurada bir öğlen namazı eda edeyim” dediğinde üstünde Hz. Meryem, Hz. İsa ve bilumum havarilerin resimleri… Çözüm? Onları kapatmak. Evet, makul olabilir. Hatta kabul bile edilebilir. İnanç ve onun ritüelleridir, tartışmaya da kapalıdır. Gelgelim; uzun yıllardır camiye gitmemiş biri olarak ben gittiğimde tepemde olan resimlerle pek ilgilenmem. İbadetim neyse, gerekleri neyse onu yaparım. İsterse tepemde “Charlie’nin Melekleri” olsun. Umurumda olmaz. Benim orada bulunma amacım net ve bellidir çünkü! Allah ve ben varımdır orada. Gerisi teferruat. Ancak bu esneklikte olacağını sanmıyorum birçok Müslümanın. Ve binlerce yıllık ikonlar kapatılacak. “Yahu şunların üzerine bir örtü çekeydiniz bari” diyenler olacak binlerce yıllık sanat harikaları için. Zerre umurumda değil işin aslı orada ki ikonlar. Ancak “Dünya Mirası” diyorsanız siz, orası sizin için bir turizm geliriyse, siz bu kadar esnek olamazsınız. Sadece Yunanistan’dan yılda Ayasofya‘yı görmeye gelen kaç turist var oradan düşünün. Bu da umurunuzda olmayabilir. “Ne yapalım yani? Geldiğinde yemeyiversin Sultan Ahmet köftesi, onun 30 liralık köftesine mi kaldık?” diyebilirsiniz ki bunu da kabul ederim.

Ayasofya’nın cami olması bize hiçbir şey kazandırmaz. İstanbul’da camilerde doluluk oranı rahatsız edici boyutlarda olsa ve camiler dolup taşsa bile yine olmamalıydı ama oldu.

Avrupa Birliğinde güçlü Yunanistan’ın, Dünya Ekonomisinde bir lokomotif olan Rusya’yı karşımıza almak pek akıllıca değildi. İşte Ayasofya’nın cami olması bizleri burada kaybettirir. Ekonomik ambargolar, diğer Hristiyan cemaatlerin tepkileri, katı kurallar, ticari çıkmazlar ve bir çok absürt yaptırım.

Kanımca Hükümetin, kendi muhafazakâr tabanını dinamik ve hareketli tutmak adına aldığı bir karardı. Yarın öbür gün seçim olursa “Adamlar Ayasofya’yı bile ibadete açtı daha ne yapsınlar?” deyip oy verecek binlerce vatandaş var. İşsizlik? Ekonomi? Dış İlişkiler? Demokratik Haklar? Zamlar? Enflasyon? Onlarda bir sorun yok! Ayasofya’da Cuma namazını kıldık mı kılmadık mı o önemli! Alkışlanır hatta yarın öbür gün bu olay için türküler bile duyabiliriz ama umalım ki bu olayın bizlere vereceği zararlar bu kadar gözle görülmeyecek türden olsun.

2 YORUMLAR

  1. “…UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bir yapı… Ki artık oradan çıkartılacak. Bu kesin gibi”. Niye “kesin gibi” olsun Sn Yazar? Birazcık muhakeme lütfen! Orası cami olarak işlev görmeye devam etseydi dünya mirası listesine alınmayacak mıydı, yani? Yoksa Dünya mirası listesine alınması Yunanlıların teklifiyle mi olmuştu sanıyorsunuz? Bir sürü hayali soruyla yazının biraz zorlamaya uzatılmış bir hali var, sanki… Şöyle bir hayali soru sormuş olsak.. Acaba tarihin cilvesi ters bir şekilde tecelli etseydi ve Yunanlılar muhteşem bir camiyi aynı şekilde bizden miras almış olsalardı, acaba bizimkiler kadar itinayla gözbebekleriymiş gibi ona bakarlar mıydı? İşin manevi boyutunu anlamak için kendinizi zorlasanız daha iyi olur gibi!…

    Gönlünüz rahat olsun, Ayasofya ileride hem cami ve hem de müze olabilir, özellikle ülke üzerinde ekonomik baskılar devam ederse… ki bu kafayla öyle olacaktır sanıyorum. AKP cenahının çocukları dahi babalarının bu kararlarının bir hata olduğunu kabul edeceklerdir.

  2. şimdi yazar kendi demiş ‘uzun yıllardır camiye gitmedim’ diye ee o zaman niye bu kadar kafaya takıyorsunki ayasofya cami olmuş olmamış,müze kalmış,kiliseye dönmüş.bırak bunu camiye giden bizler düşünelim.bizler sevinelim.aklınca devletin çıkarlarını düşündüğünü yazmış.ekonomik amborgolar vs demiş.takıyye yapıyor yazar.uzun zamandır takip ediyorum kendisini.ve bunu hep yapıyor.sanki saklanması gereken görüşleri varda bunları açıklamaktan korkuyor gibi ve genel görüş üzerinden yazılarına devam edip alttan alttan fikirlerinide empoze ediyor.kötü değil ama daha samimi olsun!

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz