Azeri – Ermeni savaşının geçmişi geleceğine dair

0

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin (SSCB) 1991’de dağılmasıyla birlikte Doğu sınırımızda birden üç yeni komşumuz oldu: Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri. Azerbaycan ile soydaşlık nedeniyle ilişkilerimiz tarih boyunca hep  yakın oldu.  İki kutuplu dünyadan artık kutupları olmayan bir dünyaya geçilmişti. NATO ve Varşova Paktı ülkeleri dış ve iç polikaları bilinen  iki kutba  ait ülkelerin ikili ilişkilerinin  kısıtlı olduğu  örgütlerdi. 1990’lar öncesi dış politikayı yürütmek daha kolaydı. Ancak Türkiye’nin yeni komşularıyla birlikte Türkiye Dışişleri Bakanlığının yapısı da değişti. Şimdi ortada olmayan  Çok Taraflı Siyasi İşler  Müsteşar Yardımcılığına bağlı bir Kafkas İşleri Genel Müdür Yardımcılığı ile Balkan İşleri Genel Müdür Yardımcılığı kurularak bir Genel Müdürlük (BKGM) altında birleştirildi. Türkiye her üç Kafkas ülkesini 1992’de hemen tanıdı. Bugün sadece Ermenistan’la diplomatik ilişkimiz bulunmamaktadır.

Zamanın Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Bilgin Unan Lahey’de büyükelçi iken ben de doğu Hollanda’daki Deventer Başkonsolosluğunda önce konsolos sonra da başkonsolos yardımcısı olarak görev yapmıştım. Aslında İzmir’de açılacakken Tire’de açılan bir başkonsolosluk gibiydi Deventer Başkonsolosluğu. Görev sürem boyunca (1988-1992) Deventer’de bir Türk bayrağı bir de Mc Donalds bayrağı bulunuyordu. 30.000 nüfuslu bu şehirde en önemli olay her yıl 5 Ağustosta açılan kitap fuarıydı. O zamanlar 150.000 e yakın vatandaşımızın bulunduğu görev bölgesinde iki yıl görev yapıp dönerim derken dört yıl bu küçük şehirde görevimi severek tamamladım. Lahey’deki büyükelçi çok saydığım Bilgin Unan çalışmalarımın sicilime de olumlu yansımasını görmüş olacak ki merkeze 1992’de dönüşümde, Unan sayesinde kendimi Kafkas Dairesinde buldum. Yeni kurulmuş siyasi bir daire olması nedeniyle Kafkas Dairesi gözde bir daireydi. Moskova Büyükelçiliğinden gelecek notlarla dosyalar zenginleştirilirken Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ı işgali ve Azerbaycan’ın büyük kayıplar vermesi nedeniyle işlerimiz oldukça artmıştı.

Dağlık Karabağ’ın kadim halkı Kürtlerin SSCB zamanında Orta Asyaya sürülmeleri sonucu bu bölgede hem Ermenistan hem Azerbaycan’ın toprak talepleri tarih boyunca süregelmiştir.

Azerbaycan ordusu 1990’larda zayıf, dağınık ve düzensizdi. Seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’in Ulusal Halk Cephesi Partisi, iktidarı İsa Kamber’den aldı. Felsefe profesörü olan Elçibey’in devlet tecrübesi yok denecek kadar azdı. Atadığı  Savunma Bakanı Suret Hüseyinov’un eşi aktif bir görevde bulunan bir Rus generalin kızıydı. Ermenistan’ın  Dağlık Karabağ’a saldırısında zayıf halkalardan birinin de bu bağlantı olduğu anlatılır. O zamanki Genel Müdür Yardımcısı merhum Büyükelçi Candan Azer’in Azeri kökenli olması ve bölgeyi çok iyi tanıması yapılan değerlendirmelerde büyük önem taşıyordu. Azer anılarını ve Türkiye Kafkasya ilişkilerini daha sonra kitap olarak yayınladı. Kitapta Dairemiz çalışanlarına da atıf var. Kitap bugün bir referans niteliğindedir.[i] Türkiye’nin kapı komşusu 1929’da özerklik kazanan Nahçıvan Özerk Cumhuriyetinin garantörlüğünü  ise Moskova ve Kars Anlaşmaları uyarınca, Türkiye yapıyordu. Bu nedenle Nahçıvan Ermeni işgali dışında kaldı.

Elçibey’in  1993’de, iktidardan düşürülmesi ile  Rusya’da yetişen Politbüro ve KGB’de çok üst düzeylerde görev yapan Haydar Aliyev’in ve daha sonra yine Moskova’nın en elit okullarında okuyan oğlu İlham Aliyev’in 2003’te cumhurbaşkanı olmasıyla Azerbaycan güçlenmeye başladı. Nasıl güçlenmesin ki, Hazar Denizi kıyısında bulunan zengin oktanlı petrol  ülkenin zenginleşmesini sağlamış, askeri gücünün kuvvetlenmesi sayesinde de tüm Kafkasya’nın en güçlü ülkesi olmuştu. Petrol için kurulan SOCAR şirketi bugün dünyanın sayılı petrol şirketlerinin başında gelmektedir. Rus eğitim sisteminde yetişen Azerilerde okuma yazma oranı % 100’dür. Nüfusun çoğunluğu üniversite mezunudur. Ermenistan ise yine yüksek eğitimli nüfusu, diyasporadan gelen destek, kuvvetli yöneticileri ve istihbaratı ile 1990’ların başında Azerbaycan’dan daha ilerde ve güçlü sayılırdı. Ermenistan’ın  bağımsızlığını kazanması ülke dışında yetişmiş bulundukları ülkelerde çok iyi mevkilere gelen Ermenilerin Ermenistan’a dönmelerine de neden olmuştu. Dağlık Karabağ’ı alan Ermenistan burada hemen kendisine bağlı  bir cumhuriyet kurdu.

Azerbaycan, Ermenistan’a karşı yenilgisini hiçbir zaman unutmadı. Hem toprak hem insan kaybetmiş bir ülke olarak da itibarı yerle bir olmuştu. İlham Aliyev yetiştiği çevre itibarıyla sanata, kültüre, din ve ibadet özgürlüklerine önem veren bir lider olmasının yanısıra  uluslararası saygınlığı da haiz bir lider konumunu kazandı. Hatta Zaha Hadid gibi Irak kökenli, dünyaca meşhur İngiliz mimara Bakü’nün orta yerinde muhteşem bir opera binası yaptırmış ve Batı basınında günlerce yazılan bir açılış gerçekleştirmişti. Azeri petrolü, SOCAR ile  Bakü Ceyhan Petrol Boru Hattı ile Ceyhan’a gelirken diğer petrol şirketleri ile de büyük işbirliği projelerine ortak oldu. Putin’le yakınlığı bulunan Aliyev Rusya ile de savunma alanında işbirliği anlaşması yaptı. Rusya ile ticari ilişkilerini arttıran Azerbaycan, Rusya’ya üçüncü ülkelerden aldığı lüks tüketim maddeleri ile sanayi ürünlerini satarak bu ülkenin önemli bir ticari ortağı oldu.

Ermenistan’ın bugünkü Cumhurbaşkanı Nikol Pashinyan ise 2018’de “Kadife Devrim” ile işbaşına geldi.  Pashinyan’ın ekonomik bakımdan sıkıntı içinde olan Ermenistan’a gerekli yatırımları gerçekleştirememesi, Avrupa Birliği ve Batı ile yakın işbirliği kurma gayretleri Rusya ve özellikle Putin’in hoşuna gitmedi denebilir. Ermenistan’daki Rus üsleri ve yine Rusya ile yapılan savunma işbirliği anlaşması Ermenistan’ın hareket kabiliyetini yavaşlatıyordu. Pashinyan’ın  Azerbaycan topraklarına saldırısını Rusya iyi karşılamadı. Pashinyan’ın  çözüm bulamadığı ekonomik krizi bir ölçüde unutturmak için savaşa girdiği batı basınında yapılan yorumlar arasında.

Rusya şimdilik bu savaşı izlemekte. Azerbaycan’ın kaybettiği toprakları geri alınca her iki tarafı da masaya oturtacağı Ankara’daki batılı diplomatlarca ifade ediliyor. Rusya birkaç resmi açıklama ile getirilen savaşcıların “yabancı teröristler” tanımlaması ile bu savaşa müdahil olmaması gerektiği konusundaki uyarıları dışında ciddi bir açıklamayı bugüne kadar yapmadı. Kanımca Rusya’nın bekleme sınırı Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan tamamen eline geçmesine kadar olacak.

Savaşın sonucu ne olursa olsun olan her iki ülke halklarına oldu. Her iki ülkeden de çok sayıda  sivil ve asker hayatını kaybetti. Bütün savaşlarda olduğu gibi bu savaşın da bir kazananı bir yenileni olacak ama insan kaynakları yitirilmiş, acılar yüreklere kazınmış olacak.

Türkiye’nin ise barış için diyalog çağrıları yapması bu dönemde en iyi dış politika seçeneği olur. Azerbaycan kardeş ve dost denirken  sınırdaş olduğumuz ve olmaya devam edeceğimiz komşumuz Ermenistan ise hasım taraf  olarak gösterilmemeli. Bu dengenin korunması ülkemizdeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ermeniler ve Türkiye’ye göçmen olarak gelen Ermenistan vatandaşları için çok önemli. Siyasetçi ve Devlet yetkililerinin güçlü bir şekilde  nefret söylemine ve ırkçılığa karşı durmaları gerekli.


[i]  Candan Azer, “Babadan Oğula Güney Kafkasya, Türkiye Güney Kafkasya İlişkileri”, 6 Ocak 2011, Truva Yayınları, İstanbul

Önceki İçerikYazar ve Önsöz
Sonraki İçerikCamiler, Mescidler ve Mimari Unsurlarının Anlamları
Ocak 2019'da emekli olmuştur. Dışişleri Bakanlığı Statejik Araştırma Merkezi Başkan Yardımcılığı ve Başkan (2011- 2012). Vatikan Büyükelçiliği Birinci ve daha sonra Elçi Müsteşar (2006-2011). Protokol Daire Başkanı (2001-2005). İsveç Stokholm Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı (1998-2001). Slovenya Ljubljana Büyükelçiliği Müsteşarı (1996-1998). Boru Hatları ve Enerji Dairesi Başkanı (1994-1996). Kafkas İşleri Dairesi Şube Müdürü (1992-1994). Hollanda Deventer Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı (1988-1992). Enformasyon Dairesi Başkatip (1986-1988). Endonezya Cakarta Büyükelçiliği İkinci Katip (1984-1986). Londra Büyükelçiliği İkinci Katibi (1980-1983). Kıbrıs Siyasi İşler Dairesi İkinci Katip (1978-1980). Papalık Gregoryen Üniversitesi Temel Teoloji Lisansı Diploması(2007-2010). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü SBF Master Derecesi (1988). Basılı Tez: “İngiliz İmparatorluğundan Commonwealth'e:İki Dünya savaşı Arasında Çanakkale Krizi 1919-1939”. "London School of Economics"'de misafir öğrenci (1988). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Lisans Diploması (1976). Ödüller İtalya Cumhurbaşkanı G. Ciampi tarafından Ankara'da tevdi edilen “Şövalye” ünvanı (Cavallieri Stella Stara per la Solidarita Italiani) Eylül 2005. İran Büyükelçisi Dowlatabadi tarafından tevdi edilen Humeyni Altın Nişanı Eylül 2005. Dinlerarası diyaloga katkılarından dolayı Papalık Tiberina Akademisi Şeref Üyeliği Kasım 2007. İngilizce, Maley dilleri (Bahasa Endonezya ve Maley) İtalyanca bilmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz