Bahçeli: Güvenli bölge, PKK-YPG’nin güvenliğini değil Türkiye’nin güvenliğini muhafaza etmelidir

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türk ve İslam coğrafyalarının sistematik ve süreklilik içeren yoğun operasyona maruz kaldığını belirten Bahçeli, paylaşım ve bölüşüm kavgalarının, güç ve egemenlik kutuplaşmalarının sertleştiğini, adeta seriye bağlandığını söyledi. Bahçeli, küresel adaletin yoğun bakımda, küresel hoşgörünün ameliyat masasında, karşılıklı saygı, iş birliği ve diyaloğun çıkmaz sokakta olduğunu ifade etti.

Dünyada insani ve vicdani değerlerin de komada olduğunu dile getiren Bahçeli, İslam coğrafyalarında bulunan milyarlarca insanın şiddet ve dehşet çemberinde bulunduğunu belirtti. Bahçeli, bu sorunların sebebinin inanç temelli olduğuna işaret ederek, “Bugün küresel çatışma haritasına bakıldığında kriz ve gerilimlerin ana arterinde özellikle Türk ve İslam coğrafyalarının bulunduğu çok net bir şekilde görülebilecektir. Kışkırtılan iç savaşların, kamçılanan etnik ve mezhebi anlaşmazlıkların, terör saldırılarının, tırmanan asimetrik cepheleşmelerin, yaygınlaşan ekonomik ve siyasi kumpasların kaynağında Türk ve İslam’a duyulan husumet yer almaktadır. Müslümanların oluk oluk kanı dökülmektedir. Müslüman Müslümana düşman edilmektedir.” diye konuştu.

“Emperyalizm müdahale edilmedik alan bırakmadı”

Devlet Bahçeli, emperyalizmin istihbarat oyunlarıyla, örtülü operasyonlarla ve doğrudan askeri güç kullanarak özellikle Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar müdahale etmediği alan bırakmadığına dikkati çekti. Bu gelişmeler yaşanıyorken asıl hesabın ve asıl hedefin Türkiye ve Türk milleti olduğunu vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu ibret verici gerçeği görmek, buna dikkat etmek nitekim beka düzeyinde önemli ve önceliklidir. Dışişleri Bakanı’nın açıkladığı ‘Yeniden Asya Açılımı’nı önemsemekle birlikte, coğrafyamızı stratejik güce dönüştürüp bir ayağımızla doğuya diğeriyle batıya tutunmak Türkiye’yi kafeslemek isteyen muhasım odaklara en kalıcı cevap ve mesaj olacaktır.”

Bahçeli, dünya üzerinde düşük veya yüksek yoğunluklu silahlı çatışma ve kriz bölgelerinin tamamının Türk ve İslam coğrafyasıyla bağlantısı olduğuna değinerek, “Bize göre bu tesadüfi olamaz, olmayacaktır. Şu anda dünya üzerinde 52 ayrı ülke ve bölgede kriz ve çatışmalar devam etmektedir. 57 İslam ülkesi derecesi farklılaşan iç ve dış sarsıntılara maruzdur. Bu ülkelerin yoksulluk, yolsuzluk, hukuksuzluk, gelir dağılımı adaletsizliği, etnik ve mezhep gerginliği, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ortak özellikleridir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Yüz milyonlarca insanın kursağından bir lokma ekmek, bir yudum su güç bela geçerken, sırtını emperyalizme dayamış, geleceğini zalimlerin elinde görmüş küçük ve ayrıcalıklı bir grup fildişi kulelerinde haram sefası sürmektedir.” ifadesini kullanan Bahçeli, bu çarpıklıkların hiçbirinin İslam’da yerinin olmadığını hatırlattı.

Bahçeli, Müslüman nüfusun artışından korkan Haçlı kafasının İslam’ın içten içe sorgulanmasını diğer yandan da farklı yöntemlerle tahribini, inanç ve etki alanının daralmasını projelendirdiğini anlattı. Bahçeli, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin İslam ülkelerinin lideri seviyesine çıkma ve sıçrama potansiyeli ise her seferinde engellenmekte, ülkemizin önü iç ve dış blokajlarla kesilmektedir. İslam toplumlarının adalet, huzur ve istikrar içinde nasıl yaşadığı, bunun tarihin hangi dönemlerinde ortaya çıktığı aklı, vicdanı ve basireti olan her insanın malumudur. Korkulan tarihin tekerrürüdür. Bu amaçla da Türkiye durdurulmak istenmektedir.”

Bahçeli, FETÖ’cülerin baş aktör olduğu dinler arası diyalogla İslam’ı geriletmek, Müslüman sayısının artışını frenlemek, dünya üzerinde tek devlet-tek din gayesini hayata geçirmeyi hedeflediğini kaydetti. Yapılan bir çalışmada 2070 yılında, Müslüman nüfusun 2 milyar 920 milyona ulaşarak Hristiyan nüfusu geçeceğinin açıkladığını hatırlatan Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:

“Yüzyılın Anlaşması’ kılıfıyla Filistin’i Siyonizm’e yem etmek isteyen, bu itibarla işbirlikçi emirleri, prensleri, kralları Camp David’e çağıran, aynı zamanda Evanjelistlerin ümidi olan ABD Başkanı’nın nereye varmak istediği az çok bellidir. İslam’ın her değerine cephe alan emperyalist ülkeler Türkiye’nin bölgede sözünün geçmemesi amacıyla her yol ve kirli yönteme başvurmaktadır.”

Bahçeli, basın toplantısında Keşmir’deki son duruma da dikkat çekti. Pakistan ile Hindistan bu sebeple dördüncü kez tekrar karşı karşıya geldiğini anımsatan Bahçeli, “Keşmir’de oyun kuranlar Kerkük’te kıyım, Kıbrıs’ta yıkım peşindedir. Ayrıca İran’ın, ABD ve Birleşik Krallık’la derinleşen bir krizin içinde olduğu ortadadır.” ifadesini kullandı.

“Türkiye’ye Fırat’ın doğusundan meydan okunuyor”

Devlet Bahçeli, bölgedeki gelişmelere değinerek, “Türkiye’ye Irak ve Suriye’nin kuzeyiyle birlikte Fırat’ın doğusundan meydan okunmaktadır. Ülkemizi terörizmle susturacaklarını zanneden gafil ve alçaklar elbette tarihi bir yanlışın içine düştüklerini çok yakında anlamak durumunda kalacaklardır.” şeklinde konuştu.

Tüm tehdit ve şantajların Türkiye’yi haklı davasından geri döndüremeyeceğinin altını çizen Bahçeli, “İslam coğrafyasına düzenlenen yeni nesil haçlı akınları püskürtülmezse gelecek karanlığa havale edilecektir.” dedi. Bahçeli, Türk milletinin mazlumların umut ışığı, İslam’ın umut sancağı, Türklüğün adalet ve hakkaniyet ufku olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Türkiye bölgesinde parlayan yıldız, uyanmış devdir. Küresel ve bölgesel senaryo yazanların karşısında 82 milyon tek kale, tek bilek, tek yürektir. Korkularından veya işbirlikçi olduklarından dilleri boğazlarına akanlar için kudretimizin yok sayılması boşuna bir gayrettir. Türkiye terörü hem içinden hem de mücavir bölgelerden söküp atmaya muktedirdir.”

Bahçeli, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinden kaynaklanan ve milli bekasını tehdit eden terörist faaliyetleri etkisiz hale getirmesinin jeopolitik zaruretler açısından büyük bir ihtiyaç olduğunu anlattı.

Türkiye’nin ABD ile mutabık kaldığı güvenli bölge konusunda da değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, “Sınırlarımızı emniyete alacak şekilde inşa edilecek güvenli bölge planlaması bu nedenle kaçınılmaz bir zarurettir. 30 ile 35 kilometrelik bir derinlikte kurulacak bir güvenli bölge yalnızca Türkiye’yi değil, bölgeyi de güvenceye kavuşturacaktır. Temennimiz yeni bir oyalama sürecine tevessül edilmemesidir. Müşterek Hareket Merkezi’nin kurulmasını müteakiben güvenli bölge, Türkiye’nin haklı ve meşru taleplerine göre tesis edilmelidir.” diye konuştu.

“Güvenli Bölge, terör örgütü PKK/YPG’nin güvenliğini değil, Türkiye’nin güvenliğini muhafaza etmelidir. ABD müttefiklik ahlakıyla çelişmemelidir.” ifadesini kullanan Bahçeli, güvenli bölgenin Suriyeli mülteciler için hazır hale getirilmesi gerektiğini belirtti.

“ABD sevmiyorsa da saygı duymalı”

Bahçeli, Türk- Amerikan ilişkilerine yönelik değerlendirmede bulunurken, “ABD, Türkiye’yi anlamalı, sevmiyorsa da saygı duymalıdır. Terör örgütleriyle arasına kalın ve kesin mesafeler koymalıdır. YPG’ye silah ve cephane sevkiyatından mutlaka vazgeçmeli, yanlıştan dönmelidir.” dedi.

Fırat’ın doğusunda terör örgütü PKK/YPG’nin tutunmasına asla müsaade edilmeyeceğinin altını çizen Bahçeli, “Biz milli beka neyi gerektiriyor ona dikkat etmeliyiz. CHP’nin Fırat’ın doğusu için barışçı yaklaşımlar ve diyaloglar önermesi müflis ve teslimiyetçi bir dildir. Söylenmek istenen nedir? Hangi barışçı yaklaşımlar izlenecektir? Nasıl bir diyalog kurulacaktır? PKK/YPG’yle masa mı kurulsun, CHP bunu mu istiyor?” ifadelerini kullandı.

“Kürt kardeşlerimizle küslük yok ki barış olsun”

HDP’den gelen “savaş politikalarından vazgeçilsin” yorumlarını eleştiren Bahçeli, “Kürt kökenli kardeşlerimizle küslük yoktur ki barış olsun. HDP, Türk ve Türkiye düşmanlarının içimizdeki sızıntısıdır. CHP, bu sızıntıdan beslenen siyasi sızıdır. İP’ten bahsetmeye gerek bile yoktur, çünkü hepsi aynı zillet çuvalının dibinde kaynaşmış, kucaklaşmıştır. CHP-HDP, Fırat’ın doğusundaki terör inlerinde fikren ve gıyaben buluşmuşlar, Türkiye’nin terörle mücadelesini engellemek, havayı zehirlemek amacıyla devreye girmişlerdir.” dedi.

Bahçeli, Kaz Dağları’nda yaşanan gelişmelere ilişkin de şunları kaydetti: “PKK ormanları yakarken çıtını çıkarmayan, hatta sinsi sinsi gülümseyen bölücü HDP’nin, Kaz Dağları’nda su ve vicdan nöbetine girmesi ise tiyatrodur, masaldır, aldatmadır. Farklı ve maksatlı bir hazırlığın varlığına işarettir. Biz ormanlarımızın yok edilmesini asla doğru bulmayız. Ancak PKK/HDP’nin taraf olduğu bir yerde de bit yeniği olduğuna inanırız.”

Bahçeli, Türkiye’nin terörle yaşamaya alışmayacağını ve terörist saldırıları sineye çekmeyeceğinin bildirdi. 1 Ağustos’ta tarihi bir çağrıda bulunduğunu belirten Bahçeli, MHP’den İYİ Parti’ye katılanları birliğe, beraberliğe ve kucaklaşmaya davet ettiğini, gönlü ve yüreği kendileriyle beraber olanların yuvaya dönmelerini temenni ettiğini hatırlattı.

“Hamdolsun bu çağrı ve davetim geniş yankı uyandırdı. Yaptığım çağrıya küstahça ve kahkahayla cevap verenler günü geldiğinde son gülenin iyi güleceğini ağlayarak, rezil rüsva olarak öğreneceklerdir.” diyen Bahçeli, İYİ Parti’de milliyetçi ve ülkücülerin yeri olmadığını söyledi.

Bahçeli, İYİ Parti’nin kozmopolit, icazetli, fikirsiz, hedefsiz, sadece MHP’den intikam almak üzere kurulmuş hastalıklı siyasi bünye olduğunu ifade ederek, “Ülküsü olanın, ülkücüyüm diyenin İP’te işi olamaz. Türk ve Türkiye sevdası olanların fitne-fesatla yolu kesişmez.” diye konuştu.

İYİ Parti’yi “zaman kaybı, ayıplı, arızalı, sakıncalı, Kandil ve Pensilvanya’nın ileri karakolu” olarak nitelendiren Bahçeli, bu partinin başkanının ülkücülere “haydut” dediğini ve bunun kokuşmuşluk olduğunu bildirdi.

“Bununla birlikte ülkücüye haydut demek şerefsizliktir. İş birliği yaptığı teröristlere ‘haydut’ diyemeyen, FETÖ ve PKK’ya ses çıkaramayan, bunun yerine ülkücülere ahlaksızca saldıran kimliksiz ve dönekler zamanı geldiğinde bu millete hesap vereceklerdir.” ifadesini kullanan Bahçeli, MHP ve Ülkü Ocakları’ndan haysiyet abidesi, ahlak ve adamlık şahanesi dava insanları, vatan ve millet sevdalısı şahsiyet anıtları yetiştiğini vurguladı.

Ülkücünün, zamanı ve zemini Türk-İslam ülküsüyle kavrayan, hadiseleri, gelişmeleri, geleceği dün bugün ölçeğinde cem edip fikir, eylem, ahlak ve inançlarıyla kuşatan iffet, itibar ve iftihar zirvesi olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:

“Bu gerçeği bilip görmesine rağmen çarpıtan kim varsa iki cihanda da hasmımızdır. Onlardan hem bu dünyada hem de Mahkemeyi Kübra’da davacı olduğumuzu tekraren muhataplarına duyuruyorum. Geleceğin ilk günü, geçmişin karanlığına ilave edilen bir zillet anıdır. Ülkücü kardeşlerimi aramıza bir kez daha çağırıyorum. İP’te hayır, huzur, gelecek olmadığını ifade ediyorum. Kullanılıp kenara bırakılan kardeşlerimi kucaklamaya hazır olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha açıklıyorum. Onlar bizim için İYİ’dir, diğerleri ise sadece İP’siz, sapsızdır.”

Bahçeli, konuşmasının sonunda Türk-İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutladığını kaydetti.

Soruları cevaplandırdı

Bahçeli, açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan güvenli bölgeyle ilgili “Güvenli bölgenin kontrolünün Türkiye’de olması gerektiğini vurguladınız ama mutabakatın ardından yapılan açıklamada güvenli bölgenin tesisi, koordinasyonu ve yönetiminin Türkiye ve ABD tarafından ortak yürütüleceği belirtildi. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?” şeklindeki soruya, “Merkezi yönden yönetilmesinin mahsurlu bir tarafı yok. Ancak güvenli bölgenin birinci derece sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.” yanıtını verdi.

Bahçeli, “Yine bir Çekiş Güç tecrübesi yaşanabilir mi? Böyle bir endişe söz konusu olabilir mi?” sorusunu da “Olacağını zannetmiyorum.” diyerek cevapladı.

Devlet Bahçeli, “Yılların tecrübesi Türkiye Cumhuriyeti’nde artık hamur haline gelmiştir. Tecrübe, birikim yüksektir. Uluslararası tanınma kabiliyeti artmıştır. Dostu, düşmanı bütün hatlarıyla bilen bir Türkiye vardır. Endişe edilecek bir durum yoktur.” şeklinde konuştu.

“104’üncü parti olur”

Bir gazetecinin, eski bakanlardan Ali Babacan’ın, partileşme sürecine girildiğini açıkladığını ifade ederek, bunu nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Bahçeli, “Allah hayırlı uğurlu etsin. 104’üncü parti olur.” dedi.

Bürokrasi ve belediyelerde çift maaş ve eş-dost-akraba atamalarıyla ilgili haberler çıktığı hatırlatılarak ve CHP’nin siyasi-etik kanun teklifinin TBMM’ye sunulduğu belirtilerek bu konudaki tavırlarının ne olacağı da sorulan Bahçeli, “Bu anlayışa sahip belediyelerin siyasi kurumu Meclise etik tasarısı getirmemelidir. Getirirse ‘rezil tasarısı’ haline dönüşür.” ifadelerini kullandı.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz