Balıkçılarla denizde 5 gün..

0

Hazırlıklarını tamamlayarak 1 Eylül’de Karadeniz’in mavi sularıyla buluşan balıkçı tekneleri, yaklaşık 8 ay boyunca av mesaisi yapacak. Yılın büyük bir bölümünü karaya ayak basmadan denizde geçiren balıkçılar, bir aile haline geliyor. Yemeklerini birlikte yiyen, vakitlerini birlikte geçiren balıkçılar, ailelerinden uzakta kader ortağı oluyor.

Ağustos ayının sonlarına doğru Karadeniz’in farklı kentlerinden Sinop’a gelen balıkçılar, av sezonunun başladığı 1 Eylül’de “Vira Bismillah” diyerek teknelerle demir aldı. Bu teknelerden biri de 28 tayfası bulunan “Deniz Ana”.

“Deniz Ana” ile Karadeniz’de 5 gün geçiren AA muhabiri, farklı yaş gruplarındaki, kaptanından aşçısına, kamarotundan (gemi ve tekne görevlisi) mantar istifçisine kadar balıkçı tayfasının zor şartlardaki mesaisini görüntüledi.

Çoğunluğu Ordu’dan gelen tayfası ile “Deniz Ana”, son hazırlıkların tamamlanmasıyla akşam saatlerine doğru Sinop’taki Demirciköy Limanı’ndan hareket edip, mavi suları yararak ilerlemeye başladı.

“Deniz Ana”, Karadeniz’de bir süre martılar eşliğinde yol aldı. Furkan kaptan ve tayfası hava durumunu kontrol etti. Fırtına ve yağış nedeniyle “Deniz Ana”, bir kıyıya yanaştırıldı. Avlanamadıkları süre içinde tekneden ayrılmayan tayfa, çoğunlukla televizyon izleyerek vakit geçirdi. Tayfadan kimi ailesiyle görüntülü sohbet etti kimi de teknedeki eksikleri gidermeye çalıştı.

Büyük umutlarla yola çıkan tayfa, kötü hava şartları yüzünden ilk günlerde avlanmakta sıkıntı çekti. Umduğunu bulamayan balıkçılar, avlanamayınca teknede yapılacak işlere yöneldi.

Rüzgarlı ve yağışlı havayı öngören Furkan kaptan, çareyi Ereğli Limanı’na demir atmakta buldu. Bu sırada teknenin makinisti, motordaki sıkıntıları gidermeye çalıştı. Aşçı, bir sonraki öğünün yemeğini hazırladı. Tayfanın bir kısmı ise balık ağlarını kontrol etti.

Av sezonunun ilk günlerinde Karadeniz, “Deniz Ana”ya istediğini vermezken, balıkçılar limanda sabırlı bekleyişlerini sürdürdü. Teknenin kaptanlarından 63 yaşındaki Cengiz Altunelli, 41 yıldır balıkçılık yaptığını ve teknedeki personelle aile gibi olduklarını söyledi.

Teknedeki her bir çalışanını çocuğu gibi sevdiğini ve hiçbirine zarar gelmesini istemediğini anlatan Altunelli, “Önce mala zarar gelsin, adama hiç zarar gelmesin. Elimizden geldiği kadar onları da evladımız gibi korumak durumundayız.” dedi.

Bazen havanın sert olduğunu, teknenin sallandığını, yine de denizdeki kısmetlerini aramak zorunda olduklarını ifade eden Altunelli, şöyle devam etti:

“Çünkü çalışanların da evlerinde tencere kaynıyor. Onların da para kazanması lazım. Kazanmadan verme şansımız yok. Para kazanmaya mecburuz, onları da doyurmak zorundayız. Onları doyuramadığımız zaman bir sezon sonra daha kötüye gidiyoruz. Arkadaşları da küstüremeyiz. Aşağıdaki elemanlar olmadan bizim işimiz olmaz. Onları da doyurmamız gerek.”

Mesleğin zorluklarından bahseden Altunelli, balıkçıların tuttukları balıkları rahat bir şekilde boşaltabileceği bir liman olmamasından yakınarak, “Balığı boşaltamayınca tuttuğumuz balıktan fayda gelmiyor. Balığı gönderemiyoruz.” diye konuştu.

Sinop’un Ayancık ilçesinde yaşanan sel felaketinde çok sayıda kütüğün denize sürüklendiğine işaret eden Altunelli, “Kütükler denizin dibindeki ağlarımıza zarar veriyor. O civarlara ağ atmak çok tehlikeli. Bize suda yüzen kütükler değil, suyun dibindeki kütükler zarar verir.” değerlendirmesinde bulundu.

Teknenin kaptanlarından Furkan Altunelli (32), 13 yaşından beri denizlerde olduğunu ve yeni av sezonunun güzel geçeceğine inandığını dile getirdi. Bu yıl hamsiden umutlu olduklarını belirten Altunelli, şunları söyledi:

“Geçen sene biraz palamut çıkmıştı, hamsi de oldu. Pandemiden dolayı lokantalar kapalıydı. Vatandaş evine hapsolmuştu. İstediğimiz avcılık yapılmadı. Devlet ince hamsinin tutulmasına izin vermedi. Doğru da yaptı. İnce balığı tutmamak gerek, sonuçta o bizim geleceğimiz. Hamsi bizim kıyılarımızda kaldı, karşı kıyılara gitmedi. Geçen sene büyük bir hamsi yoğunluğu oldu. Biz umut ediyoruz ki bu sene güzel hamsi olacak, boyu da büyük olacak.”

Ekmek tekneleri olan denizin temiz tutulması çağrısında bulunan Altunelli, “En küçük gemiciden en büyük gemiciye kadar denizlerimizi kirletmememiz gerekiyor. Denize hiçbir plastik çöp atmıyoruz. İnanıyorum ki diğer balıkçı arkadaşlarım da denizi koruyor. Herkesin bu işe duyarlı olması gerekiyor. Sonuçta Karadeniz bir göl gibi. Buraya atılan pislik başka bir yere gidecek değil. Karşı taraf da bizim. Ruslara ait olan kısım da bizim. Hepimiz aynı gölün içindeyiz. Açık denizlerin de kirlenmemesi gerekiyor çünkü canlı popülasyonuna karşı dezavantajlı bir durum oluşuyor. Biz elimizden geldiğince kollamaya çalışıyoruz. Kullandığımız paketleri denize atmamaya çalışıyoruz. Tayfamızı bilinçlendiriyoruz. Geleceğimize, torunlarımıza, çocuklarımıza, daha sonraki nesillere bir şey aktarmak için bilinçli olmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Teknenin kaptanlarından Bahri Akbulut (61) da 15 yaşından beri balıkçılık yaptığını söyledi. Havanın bozuk olması sebebiyle balık olmadığını anlatan Bahri kaptan, “Havanın geçmesini bekliyoruz. Hava geçerse temennimiz bol balık olur. Herkes de bundan nasiplenir.” dedi.

Teknenin ekip başı Fatih Şener, “Çok çalışıp, çok kazanmak ve şampiyonlar liginde oynamak” istediklerini söyledi. Tekneye binmeden önce yeni tip koronavirüs ile ilgili bütün önlemleri aldıklarını aktaran Şener, “Test yaptırdık. Maskemiz var, her şeyimiz hazır. Dikkat etmek lazım.” diye konuştu. Şener, balık yoğunluğunun az olmasından yakındı.

Balıkçılarla denizde 5 gün geçiren AA muhabiri zorlu av mesaisini görüntüledi

Teknenin aşçısı Hakkı Aydın, tekneyi yüzen bir eve benzettiğini kaydetti. “Yemek olarak bir standardımız yok. Ne uygun görüyorsak o gün için ona göre yemek hazırlıyoruz. Yeter ki insanlar aç kalmasın.” diyen Aydın, teknede aşçılığın hem olumlu hem olumsuz yanları olduğunu anlattı.

Teknede aşçılık yapmanın zorluklarına değinen Aydın, şunları söyledi: “Gemide istediğin gibi hareket edemiyorsun. Alan konusunda sıkıntılar yaşanabiliyor. Sürekli dalga var ve sallanıyorsun. Mutfak sıcak ve havalandırma sistemi yüzde 90 yok diyebiliriz. O konuda sıkıntılarımız var. Bir saatin yok, dakikan yok. Sürekli verimli olmak zorundasın. Onun haricinde işini seven birisi için bunlar hiç önemli değil.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz