- Hören wir zu, um unser Gegenüber „zu verstehen“ oder…? - 11 Kasım 2025
- Von Yafes bis heute die Organisation des Olivenbaums… - 10 Kasım 2025
- Der Habitus der IHL verbreitet sich im ganzen Land. Aber ist das gut so? - 7 Kasım 2025
Biontech’in başarısına geçmeden şu istifa olayıyla ilgili zihnime gelenleri aktarayım.
Malumunuz B. Albayrak istifa etti, resmi görev değişimi dahi yapılmadı. Bu durum da akıllara birçok soruyu getiriyor.
Genel kanı şu: ‘Albayrak ve babası Cumhurbaşkanına kırgınlarmış. Hatta görüşme bile olmamış’
Aile içi mesele diyenler de çok.
Aile içi olan bir durum yok aslında.
Kişi devlette görevli ise, konu kamuya aittir.
Görünürdeki kırgınlık konusuna pek inanamadım.
Benim gözlemlediğim konu daha başka.
Mesele aslında kırgınlık değil, asıl konu Berat Albayrak’ı korumaya alma.
Trump’ın kaybedeceği beklenmiyordu. Biden’ın kazanmasıyla dengeler altüst oldu.
Biden’in göreve gelmesiyle ‘Halk Bank’ konusu tekrar masaya yatırılacak. Bu aşikar…
O yüzden de Hakan Atilla ile ilgili istifa ya da ‘af dileme’ konuları bir anda gündeme geldi. Evet, kendisi aksini ifade etti ama bilemiyoruz.
Ne zamandı bu dava?
Trump döneminde.
Konu neydi?
‘Halkbank’a altı farklı suçlama yöneltilmişti. İddianamede Halkbank’ın İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarını ihlal etmesinden ötürü ABD kurumlarını dolandırmak, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal, Amerikan bankalarını dolandırmak, Amerikan bankacılık ve finans sistemini dolandırmak , kara para aklamak gibi’.
Daha yeni, Temmuz 2020 tarihinde de Berat Albayrak şu an ulaşılamayan Twitter hesabından bir açıklama yapmıştı:
‘Hukuksuz yaptırımlardan, tiyatro yargılamalardan sonra böyle gülünç davaları da gördük. Bunların hangi amaçla, hangi gündemlerin üzerine yapıldığını, ne anlama geldiğini biz de biliyoruz, milletimiz de artık çok iyi biliyor…’
Muğlak ve net olmayan bir ifade.
Halk Bank davası tekrar açılırsa, velev ki konu Albayrak’a kadar giderse sorun yaşamasın.
O nedenle de siyaseti de bıraktı.
Peki başkalarına değmez mi bu sorun?
Değer elbet ama onlar aileden değil.

Gelelim Biontech konusuna.
Her paylaşımda, her haberde görüyoruz.
Biontech aşağı, Biontech yukarı.
‘Gururlandık, onur duyduk, işte Türklerin gururu’ ve benzer ifadeler.
Prof. Uğur Şahin’e bugüne kadar ulaştık mı?
Adını duyduk mu?
Hayır.
Eşi Özlem Türeci ile de aynı şekilde.
Korona aşısı gündeme geldi ve kendilerinin bulduğu aşının Pfizer tarafından da desteklenmesiyle gündem oldular. %90 oranında pozitiflik.
Bu iki bilim insanının TÜRK olmalarından neden gururlandık?
Ya da onların Almanyalı Türklerden olmaları neden sevindirici?
Aşının bulunmasına çok yakın oldukları için mi sevindik?
Türkler aşıyı buldu diye mi?
!Asrın sorunu olan koronaya çözümü TÜRKLER buldu’ demek için mi?
Almanların ‘Alman’ olma konusunu dillendirmelerini sürekli eleştirirken, aşı konusunda ‘Türkler’ buldu diye övünmemiz bana biraz garip geliyor.
Hani rahatsız oluyorduk bu durumdan.
Tabi konunun bir de şurası var.
Biz böyle diyoruz da, Uğur Şahin ‘ben Türk değilim, Hatay Araplarındanım derse… ‘
İşte o zaman baya ilginç olur…
Sevgi ve Bilgiyle kalın











