- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Yeni bir çatışmanın haberini, Ankara’da siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen yazardan okuduk ve tescillenmiş oldu.
Evet, yeni bir çatışma başlayacak. Bunu zaten bilmeyen yok ama bence bu haberin tescillenmesi daha da önemli.
İktidara yakın olup, basına duyurular yapan yazar, Tayyip Erdoğan’ın mesajlarını iletti. Sayın Erdoğan şöyle bir cümle dile getirmiş: ‘Hafıza kayıtlarımızın içinde olanları da vakti geldiğinde milletimizle paylaşacağımızı şimdiden burada söylüyorum. Bu kayıtların içerisinde çok şeyler var. Kim kimdir, bunları milletimizin bilmesi lazım. Bilmesi lazım ki yanlış istikamette gitmesin’.
Bana göre Türkiye yeni bir döneme giriyor. Muhafazakar kesim içerisinde başlayacak olan bu çatışma, bana göre bir ilk. Şimdiye kadar sağ-sol; Alevi-Sünni; Akıncı-Ülkücü çatışmaları yaşanmıştı ama bu seferki çok farklı. Kendilerini muhafazakar/dindar olarak tanımlayanların aktör olacağı bir çatışmadan bahsediyoruz.
İki tarafın da argümanları, kaynakları ve yol tutuşları aslında aynı. Peki farklı olan ne?
Farklı olan şey, tarzları.
Ahmet Davutoğlu’nun verdiği demeçle aslında fitil ateşlenmiş oldu. Sayın Davutoğlu 2015 yılındaki koalisyon görüşmelerine vurgu yaptı. ‘Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz; 7 Haziran ile 1 Kasım arası en kritik dönemlerden biri’ ifadesini kullandı. Meydan okudu ve bizi ‘ihanetle suçlayanlar’ dedi.
Gerçekten çok farklı ve yeni bir çatışma hali.
Hafıza kayıtları içinde olanların zamanla açıklanması ibaresi, aslında bir tehdit, hem de açıkça bir tehdit. Siyasi kavgalar-çatışmalar tarih boyunca hep yaşandı. Ancak buradakinin farkı, kayıtlarda olan bilgilerin iki tarafı da yakından ilgilendiren ve iki tarafı da bağlayan bilgiler olması.
Yani sayın Erdoğan, hafıza kayıtlarında olanları açıkladığında, aslında bu kayıtların kendisini de kapsayacağı.
‘Kayıtlarda çok şeyler var’. Evet, bu çok normal, 17 yıllık iktidar dönemi çok bilgilerle dolu. Ancak ‘kim kimdir’ konusu ise en çetrefilli olan konu. Kimin kim olduğunu, kim ve kimler belirleyecek?
Kimin kim olduğu, siyasi iktidar tarafından mı belirlenecek; yoksa siyasi iktidarı bugünlere taşıyan etkin güçler tarafından mı belirlenecek, bence en önemli soru da bu.
Merkeze yakın olan yazar, ‘şimdiye kadar diğerleri konuştu ama sayın Erdoğan henüz konuşmadı’ cümlesiyle kendisinin konuşmaya başlayacağını duyurmuş.
‘Bazı özel dosyalar ve bazı özel ilişkiler’in deşifre edileceğinden de bahsetmiş. İşte en tehlikeli olanı da bu bence. ‘Özel dosyalar ve özel ilişkiler’ dendiğinde ipin ucu nereye varır hiç belli olmaz.
Burada iki önemli nokta beni endişelendiriyor:
Birincisi, muhafazakar/dindar kesimde başlayacak bu çatışmanın insanlarımızı yaralaması ve onarılması güç sonuçlara sebep olması. Başka ülkelerde olduğu gibi fiziksel çatışmalar tabii ki olmaz ama toplumun bir kez daha bölünmesi ülkemiz için kötü olur.
İkincisi, bu özel dosyalar ve özel ilişkiler konusunun yurtdışı ayağı. Yönetime gelmeden önce yapılan görüşmeler, verilen sözler, proje başkanlıkları ve sonrasında yaşanan gelişmeler…
Ak partinin içinin boşaltılması ve yaşanan yozlaşma da, bana bir planın parçası gibi geliyor. Zaafların ve kişisel özelliklerin bilinmesi, insanları yönetmede kolaylıklar sağlayan etkenler. Bir de buna, insanların özelliklerinde değişimlerin olmaması da eklenince, işin çok daha kolay olduğu aşikar.
Hafızada ya da başkalarının hafızalarında olanlar gün yüzüne çıkmaya başlayınca, bu çatışmayı yöneten Ak parti ve sayın Erdoğan mı olacak, yoksa yönlendirmeyi yapan dış etkenler mi?
Hırslarına yenik düşenler çok daha kolay yönlendirilecekler, bu kesin. Sayın Davutoğlu’nun hızlı ve keskin çıkışı, bize bu noktada ipuçları veriyor.
Tam da bunları yazarken, şu soru da aklıma geldi: ‘Hafızada olanların, ya da başkalarının hafızalarında olanların, özel görüşmelerin, bazı defterlerin açılmasıyla ortaya çıkacak mahrem konuların gün yüzüne çıkması ve kimlerin kimler olduğunun bazı kimseler tarafından açıklanmasının, Türkiye’ye ve ülkemiz insanlarına ne kazandıracağı?’
Bu çatışma vuku bulursa, bundan ülkemiz ve insanlarımız ne elde edecekler?
Kalkınma ve ilerleme mi olacak, milli gelir mi yükselecek, gençlerimize iş imkanı mı oluşacak, yeni nesiller ülkeyi terk etmekten vaz mı geçecekler?..
Gerçekten soruyorum, acaba ne kazanacağız?
Sevgi ve Bilgiyle kalın