Deprem, bizi bize hatırlattı

2
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Almanya’da gündem olan konuların başında Merkel’in İstanbul ziyareti yer aldı. Ziyaretle ilgili eleştiriler çok ama ben o konuya hiç girmeyeyim, nasıl olsa anlamak isteyenlerin sayısı çok az. Bu az sayıda olanlar da, eleştirilerin neler olduğunu ve neden yapıldığını da biliyorlar. 

Diğer bir konu da aşırı sağcı gruplara yönelik yapılan çalışmalar. Combat 18 isimli grubun yasaklanması ve askeriyedeki ‘gölge ordu’ araştırması. Gölge ordu, askeriye içindeki aşırı sağcı askerler, yani anlayacağınız ‘paralel ordu’ gibi bir durum. Bu rakam 350’den 550’ye yükselmiş ve askeriye de kendi içinde bir temizliğe gidiyor. 

Yazımı kaleme aldığım saatlerde Fransa’daki silahlı saldırı da gündeme düştü. 

Bunlardan başka daha ön sırada yer alan haberler: Çin’deki Coronavirüs salgını ve Elazığ’daki deprem. 

Virüsle ilgili o kadar çok bilgi var ki, bu bilgilerin yayılması virüs kadar tehlikeli. Özel hazırlanmış biyolojik silah olmasından tutun da, dünyayı yöneten siyah grubunun özel buluşu olmasına kadar. Medyamızda da kendini İslamcı olarak tanımlayan bazı yazarlar, üşenmeden bu bilgiler üzerine yazılar kaleme alıyorlar. 3. Dünya savaşı çıkmadı ve bunun yerine bu virüsle dünyayı yönetenler yeni bir plan peşindeler…

Kıyamet savaşı ve benzeri konuları kaleme alan bu İslamcı yazarlardan iyiden iyiye şüphelenmeye başladım. Kim bu İslamcı yazarlar? 

Yazılarına bakıyorsunuz hep İslam ve din motifli, yazıların anlamsal içeriğine bakınca da kocaman bir korku kurmacası. Dünyayı yönetenler, Biraderler vs… Sürekli ama sürekli olarak dünyayı yönetenleri öyle güçlü imiş gibi yazıyorlar ki, diyorum bu İslamcı yazarlar kripto birader mi? 

Öyle değil mi ama? Nasıl olsa ‘İslamcılık’ etiketi ile yerden göğe Müslüman görünüyorlar!

Neyse, bırakalım bu İslamcıları kendi hallerine. Nasıl olsa sürekli paranoya psikolojileri ile hayat artık onlar için gördükleri gibi…

Evet, Mamurat el-Aziz. Tarihi M.Ö. 10 yy’a kadar dayanan bir şehir. El-Aziz olarak isimlendirilip, sonrasında Elazığ olmuş. 

Yaklaşık 60 saat önce 6,8 şiddetinde bir depremle sarsıldı. Ölü sayısı 35’e ulaştı. Rabbim ölenlere rahmet eylesin. 

Hala daha enkaz altında kurtarılmayı bekleyenler var. 

Elazığ depremi basında ve haber kanallarında sürekli ele alınıyor. Böyle büyük depremlerde görmeye alıştığımız deprem uzmanları kanal kanal gezerek bilgiler veriyorlar. 

‘Elazığ depremi, bizi bize gösterdi’ diyorum. Neden mi? 

Böyle acı bir tabiat olayında bile fikirler, yaklaşımlar ve haberler ikiye ayrılabiliyor. İktidar kanadının haberleri ve diğer haberler. Deprem vergisi üzerinden yöneltilen soruların cevapsız kalması. Sosyal medyadaki paylaşımlar için verilen demeçler… 

Ortada bir tabiat olayı var. 35 kişi canından olmuş ve kurtarılmayı bekleyenler enkazın altında ve ama hala gelen haber konusunda netlik yok. 

Konuya ilişkin farklı sorular yöneltenler olması ne kadar acı öyle değil mi? Neden bu sorular yöneltiliyor demiyorum, nedendir bu ‘güvensizlik’? 

Neden deprem vergileri konusunda ‘şüphe’ var? 

Elazığ depremi, bize ne kadar da ‘hızlı unutan bir millet’ olduğumuzu da gösterdi. Deprem bölgesi olan bir ülkedeyiz ve bu konuda illa büyük bir depremin olması bekleniyor. 

Yapılan binalar, depreme dayanıklı olmayan yapılar, deprem konusundaki eğitimin eksikliği… 

Hele, Kürtçe bilmeyen arama-kurtarma ekibindeki kişinin telefonla tercümanlık yapmasına ne demeli. 

Elazığ depremi; bilinçli olmayı ve programlı bir şekilde yaşamayı, sürekli konuşsak da bir türlü öyle yaşamadığımızı da gösterdi. Hep dilde bizimkisi. Herkes her şeyi çok iyi biliyor ama uygulamaya gelince de kolektif bir dumur hali başlıyor. Bu sadece depremle ilgili değil, bu durum birçok konuda karşımıza çıkıyor: Gündelik hayat, trafik, iş güvenliği ve ahlakı, ekonomi, siyaset ve hatta din…

Çok iyi biliyoruz ama uygulamak istemiyoruz. Yeri geliyor, işin uzmanından daha fazla biliyoruz ama bahanelerle geçiştiriyoruz. 

Elazığ depremi bize şunu da gösterdi; az ama sürekli çalışma yerine, arada ama abartılı yoğunluğu sevmeye devam ettiğimizi. Deprem oldu ve ülke olarak Elazığ’a kilitlendik. Bütün diğer işler durdu ve her şey Elazığ oldu. 

Ne diyelim, hayırlısı…

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikDevlet Baba, Tabiat Anaya Karşı Çaresiz mi?
Sonraki İçerikYıl 1918, Nuri Paşa’nın Azerbaycan’la kucaklaşması
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

2 YORUMLAR

  1. Bir, ülke düşünün! Sıradan halk hayatlari boyunca, cambaz siyasetçilerin sihirli çubukluğunu yapmışlar ve yapmayada devam ediyorla..
    Bu nedenden dolayıde, devleti yönetenler bu zâafları kendi lehlerinde kullanmakta, hiç bir engelle karşılaşmiyor! Karşılaşmak şöyle dursun,anında kendi lehlerine çeviriyorlar.

    Şu an son! Deprem, bölgesine gönderilen yardımlari iç işleri bakani o yardımların HDP’li belediyeler, tarafından gönderildiği için yardımlari o bölgeye sokturmiyor.

  2. Sayin Nurdan
    Olaylari ve gelismeleri objektif görebilmek önemli. Ama acidir ki, bunlari göremeyenler cok fazla.
    Sevgi ve Bilgiyle kalin

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz