Diziler Savaşı: Payitaht “Abdülhamid”…

0
Latest posts by Mustafa Kalabalık (see all)

Sanat mı siyaseti kapsar? Yoksa siyaset mi sanatı? Siyaset sanata nasıl bakar? Benimser ve değerlendirir mi? Yoksa dışarıdan mı bakar sadece?

Siyasetin olduğu kadar sanatın da toplumsal hayatı, geleceği, hayal gücümüzü, umutlarımızı ve vizyonlarımızı gerçekliğe dönüştürebilme kudreti vardır hâlbuki.

Ne kadar inkar edilse de..!

Bir önceki yazımda, yumuşak gücün etkili silahı olan sanat ve sinemanın, televizyon dizileriyle birlikte hüküm sürmeye başlamasını konu etmiş ve Kanal D’nin dizisi “Vatanım Sensin”in konularını ve aktarmaya çalıştığı günümüz siyasi söylem örneklemelerini incelemeye çalışmıştım.

Bu yazımda da, TRT’nin Payitaht “Abdülhamid” dizisi ve karakterlerinin sözleri, ifade ve söylemlerinin, günümüz siyasilerinin düşünce, söz ve ifadeleri ile kıyaslamasını sizlerle paylaşmak istedim.

Algı operasyonlarının ve yumuşak gücün sanatsal yansımasının, bir başka alenileşen meydan okuması ile…

Gelelim Payitaht “Abdülhamid” dizisinde geçen konulara, yaşananlara ve Abdülhamid’in günümüze yansıtılan sözlerine. Payitaht’ın son bölümünde Tahsin Paşa’nın İngiliz sefaretinde yargılanması konu edilmişti.

Yargılama altında yatan asıl gerekçenin Abdülhamid’in tahttan uzaklaştırılması için olduğuna dair düşünceler, ifadeler ekranlara geldi. Acaba izleyicilerin kaçında, bugün yaşananlarla karşılaştırma düşüncesi ve hangi olaylarla karşılaştırılması yapılıyor?

Zarrap davasının bir tiyatro olduğunu, asıl hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti iktidarının olduğuna dair düşünceler ve ifadeler ile söylem birliğinin olduğu ile kıyasladım ben şahsen..

Mesela AK Parti Sözcüsü Ünal’ın Reza Zarrab davası için yaptığı açıklama:

“Türkiye’nin sıkıştırılmasına seyirci kalmayacağız. Hukukta yeri olmayan bir adamın bazı iddialar üzerinden rehin alınarak, ortaya koyduğu iddialar üzerinden Türkiye’nin rehin alınmasına müsaade etmeyiz…

Türkiye yerli ve milli unsurları ile Amerika’nın derin devletinin yargıda oluşturduğu, New York’ta FETÖ’nün aklının etkisi altında, dava üzerinden birilerinin Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak köşeye sıkıştırmasına seyirci kalacak değiliz…

2002’den beri AK Parti’den kurtulmak isteyenler, AK Parti’den, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulsanız, milletten kurtulamazsınız. Milletten kurtulsanız Allah’tan kurtulamazsınız.”

Peki Payitaht “Abdülhamid” dizisinde işlenen konu neydi? Dizide hangi sözlere, ifadelere yer verildi dersiniz?

Kaçırılarak, Parvus Efendiye karşılık rehin alınan ve takas için kullanılmak istenen Tahsin Paşa, rehinliğindeki sorgusunda; “Osmanlı’ya bunu niye yapıyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Sultanımızdan ne istiyorsunuz? Masum halktan ne istiyorsunuz?’’ diyordu…

Parvus’un adamı Vladimir’in cevabı ise: “Bu bir din mücadelesi. Sizin dininiz bizi yok etmek istiyor. Biz de sizi…!”

Dizinin başka bir bölümünde ise bu sefer rehin durumdaki Parvus Efendi ile Abdülhamid’in konuşması vardı. Parvus efendi: “Sonunda beni bırakmaya mecbur olduğunuzu söylemiştim” dedi..

Abdülhamid :

“Bugün benden kurtulsan, yarın milletimden kurtulabilecek misin? Kaçsan ve dünyanın en ücra yerine gitsen vicdanının sesi bir gün sana yaptıklarını hatırlatacak.

Vicdanından kaçabilecek misin? Vicdanının azabından kurtuldun diyelim, tarihin gazabından kurtulabilecek misin?

Tarih yalan yazdı, utandı diyelim. Mahşer günü Allah’ın gazabından kurtulamayacaksın. Allah’ın hükmünden kaçamayacaksın.”

Tabii bu diyalogu izlediğimde, şahsen benim aklıma hemen, dizinin yayınlanmasından çok önceye ait olan Mahir Ünal’ın sözleri aklıma geldi.

Derken Parvus Efendi: “Abdülhamid’in Yunan harbinde harp suçu işlediğini bütün dünyaya duyuracağız. Mahkeme kurulacak. Dava görülecek… Kapitülasyonlarla Osmanlı’da gayri Müslimlerin yargılanması için sefaretlere izin verildi… Sefaretler yıllar içinde Müslümanların davasına bakmaya başladı… Tahsin Paşa’yı yargılayacağız” diyerek, Tahsin Paşa’nın İngiliz sefaretinde yargılanması sürecini başlattı.

Sonrasında İngiliz sefiri Abdülhamid’in huzuruna çıkarak, Tahsin Paşa’nın yargılanacağını bildirmeleri üzerine Abdülhamid: “Siz Tahsin Paşa’yı değil Osmanlı’yı yargılıyorsunuz! Güçlülerin hukuku haklıdır dersiniz! Yanılırsınız! Haklıların hukuku güçlüdür.”

İşte benim bu andan itibaren, izlediğim bölüm, ABD’de süren Reza Zarrap (Rıza Sarraf) davasını, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ile sürmesini, hatta Eski Bakan Zafer Çağlayan hakkındaki ABD yargısının tutuklama kararını hatırlattı…

17/25 Aralık sürecinden itibaren yaşananlar, ayakkabı kutuları, verilen ve alınan rüşvetler!

Rüşvet aldıkları söylenen eski bakanların Yüce Divan tartışmaları. TBMM’nce aklanmaları…!

15 Temmuz kalkışması ve OHAL’in ilanı..

ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve büyükelçiliğini taşıma kararı..

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın “Doğu Kudüs Filistin’in başkentidir” kararı..

Birleşmiş Milletler’de (BM), ABD’nin Güvenlik Konseyi’nde veto ettiği Kudüs tasarısının, BM Genel Kurul’unda oylanması ve 128 oyla kabul edilmesi ile ABD Başkanı Donald Trump’a Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararından vazgeçme çağrısının yapılması..

* * *

Televizyon dizilerini izleyenler kadar izlemeyenlerin, sevmeyenlerin olduğunu yakın çevremizden de, sosyal medyadan da takip edebiliyorum.

Kimileri dizilerin kısır döngüye dönen sözlerinden dolayı, kimisi ise tarihin gerçeklerini yansıtmaktan uzaklaştıklarını düşündükleri için izlemeyi bıraktıklarını söylüyorlar.

Hâlbuki günümüz siyaset meydanından kesitleri barındırabiliyorlar. Kamuoyunu alıştırabiliyorlar…

Toplumu belli siyasal söylem öncesi tepkisizliğe hazırlayabiliyor ya da karşılaştırma yaptırma imkânı da sunabiliyorlar. Tabii görmek isteyene ve görebilene!

Onun içindir ki son iki yazımda, “Diziler Savaşı”nın iki örneği ile sizlere farklı görüşler ve televizyon dizilerine bakış açısı getirmeyi arzu ettim.

“Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekûn ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfî, yenilgi kaderdir.” II. Abdülhamid

Önceki İçerikMerhâmet bulaşıcıdır
Sonraki İçerikCemaatlerden Arınmak
16 Ağustos 1970 Kocaeli-Gölcük-Değirmendere’de doğdu. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü ve Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün, “Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi” dalında Yüksek Lisans’ını tamamladı. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, “Siyaset ve Sosyal Bilimler” Doktora (Ö) Öğrencisi olarak dersler aldı. 2010 yılında “Öteki Siyaset”, 2013 yılında da “9. Köy’den Sonra” isimli kitapları Vadi Yayınlarından yayınlandı. 2011 yılında, Kocaeli’ndeki yerel gazete ve dergilerde yazarlığı başladı. Aynı zamanda “Kocaeli TV” televizyon kanalında, “Öteki Siyaset” isimli TV program hazırlayıp sundu. 2016 yılından itibaren de Ocak Medya’da yazarlık yapmaktadır. Özel sektörde, aynı zamanda halen yöneticilik yapmakta olan Kalabalık, Demokraside Birlik Vakfı, İnsani Değerler Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği ve Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz