EGO KÖTÜLÜKLERİN ANASI İYİLİKLERİN DE BABASIDIR

0
Latest posts by İbrahim Yersiz (see all)

Bilgelerde yanılır, çünkü onların bilgileri de dönemin kabullerine göredir.
Kabulleri aşabilirlerdi, ancak muhtemelen kabulleri aştıklarında anlaşılmayacak, gerçek üstücülükle suçlanacaklardı.
Çünkü kabuller aşıldığında dönemin gerçeklik algısından da kopmuş olunuyor.
Eğer insanların size bir gerçekçilik veya hikmet izafe etmelerini istiyorsanız söyledikleriniz yaşadığınız dönemin kabulleriyle uygunluk halinde olmalıdır.
Çok genel geçer söylemler bilgeye bir avantaj sağlasa da, bu tek başına yeterli değildir, çünkü insanların güne hitap eden söylemlere de ihtiyaçları var.
Bilgeler bu nedenle söylemlerini dönemin algı şartlarına ve hikmetlerini de zamanın ruhuna izafe etmişler.
Bilgelerin temel pratikleri de genelde insanların kendilerini bulmaları üzerinedir.
Bunun nasıl olacağı ise açık olmakla birlikte genelde pek pratik değildir.
Çünkü insanlara sağduyularına güvenmelerini veya iç seslerini dinlemelerini söylemek görünürde basit olsa da, bu sanıldığı kadar kolay değildir.
Ama yine de kişilerin kendilerini bulmalarında bilgelerin temel formülasyonları bu şekildedir.
Fakat dediğim gibi iç ses kesinlikle tam bir açıklığa ve anlaşılırlığa sahip değildir.
Eğer iç seste kastedilen şey insanların duygularını dinlemeleri ise bu büyük bir yanlış olabilir, çünkü duygular iradi bir tasarruf değil, aksine iradenin zayıf bir yansıması, içgüdülerin iradeye galebe çalmasıdır.
Dahası, iç sesin egoya karşı bir varlık göstermesi oldukça zayıf bir olasılıktır, zira iç ses egonun bir hizmetkarı değilse bile, olması muhtemeldir, çünkü iç sesin üzerinde iradenin kontrolü de tam değildir.
Bunu söylerken bütünüyle egoya karşı olduğum düşünülmesin, çünkü bir itici güç olarak insanların egoya da ihtiyaçları vardır; zira ego olmadan herhangi bir şeyi nihayete erdirmenin koşulu da yoktur.
O yüzden bilgelerin egoya savaş açmış olmaları doğru olsa da, bu savaşın tümden bir savaş olması yanlış bir düşüncedir.
İnsanların kendilerini bulmaları için elbette egolarıyla bir yere kadar savaşmaları gerekir, ancak bu yer nereye kadar bunu mutlak manada insanın iradesi belirlemelidir; keza iadenin hükmü yoksa egonun duracağı bir yerde yoktur.
Fakat şunu üstüne basarak söylemeliyim ki, insanı ayakta tutan egonun ona verdiği itici güçtür, tabi öldürende.
Ama insan kesinlikle ego sayesinde bugünkü kendisidir.
Sri Aurobindo “Nefsin itici gücü olmadan hiçbir yeniliği bulmak olası değildir” der.
Şahsen bu benim de görüşümdür, ancak abartılmadığı sürece; çünkü ego kontrolü almaya hazır bir iblis olarak olası felaketlerimizin de baş müsebbibidir.

İnsanın kendisini bulması konusuna gelirsek; kuşkusuz bu bilgelerin üzerinde durdukları konuların başında geliyor.
Ancak bu görünüşte bir bilge için anlaşılır olsa da, bu kesinlikle sıradan insan için anlaşılır değildir ve yalnızca bu sebepten bile olsa insanları bilgelik yerine bilime yönlendirmemiz doğru bir yaklaşımdır, çünkü bilgelikte ne bir anlaşılırlık vardır ne de genele hitap şekli…
Oysa bilim -kulvarları farklı olmakla birlikte- tüm insanlığı kucaklamaktadır.
Elbette bilgeliği de tümden yadsımıyorum; çünkü sonuçta bilim önemli oranda şeylere dair iken, bilgelik insanlığa dairdir; dolayısıyla şayet biz bilgeliği bilimden soyutlarsak o zaman bilimi de bütün olarak şeylerin bilgisine indirgemiş oluruz ve bunu yapmakla insanlığa zarar vermiş oluruz.
Şunu söylemeliyim ki, insanın egosunu aşması için saf bir bilince ihtiyacı vardır, çünkü ancak saf bilince ulaşan biri egosunu tümden kontrol altına alıp yönetebilir duruma gelebilir.
Bu, belkide birileri için mümkündür, ancak tüm insanlar için mümkün olmadığı ortadadır; yani insan bir şekilde bir alanda ehil olsa da, bu onu diğer alanlarda aptal olmaktan kurtarmamaktadır; o nedenle bilgelerin önermeleri makul olsa da, umuma icbar ettiğimizde gerçekçi değildir.
Bilgiyi ilgiye göre aldığımızda ise, bu baştan sona bir gerçeklik olmaktan çıkmakta, herhangi bir insanın ütopyası haline gelmektedir.
Sadede gelirsek, öncelikle insan egosunu yok edemez, hem yok etmesi ne doğrudur ne de gerçekçi ki, zaten doğru olan onu yok etmesi değil, yönetmesi, kontrol etmesidir; çünkü ilerlemenin tüm dinamikleri gücünü egodan almaktadır. İnsanın sebep bulması da, sebep yaratması da ve sebepler üzerinden bir nihayete ulaşması da egonun ona verdiği bir şeydir.
Peki, bilgeler neden egoya o kadar karşıdır?
Çünkü tüm kötülüklerin anası odur.
Unuttukları şey ise, iyiliklerin de babası olduğu…

İbrahim Yersiz

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz