Ekonomik krizle baş edemeyen iktidar vatandaşın akli melekeleriyle oynuyor..

0

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. “Ülke gerçekten yangın yeri, fiyatlar herkesin cebini ağırlıklı olarak yakmaya devam ediyor.” diyen Beştaş, şunları söyledi:

“Pazara, markete gitmenin lüks olduğu günlerden geçiyoruz. İnsanlar iki elma, bir portakal alarak her gece ana haber bültenlerine konu olmaya devam ediyor. Sokak röportajlarında da insanların ne kadar zor durumda olduğunu görüyoruz. Kotalar da başladı, tarım ürünlerinde kota uygulanıyor. Her geçen gün vatandaşın alım gücü eriyor, ekonomi politikalarıyla vatandaşın alım gücü eriyor, ekonomi alanında tam anlamıyla kaotik bir durum var. Unun fiyatı arttı, şimdi de fırıncılar isyanda. Hayatın her alanında bunu görüyoruz. Bulgur fiyatı tavan yaptı. Çünkü yoksul yurttaşların tüketiminin başında un geliyor, un ile ekmek yapabiliyorlar. Ya da bulgur veya çorba ile beslenmek zorunda kalıyorlar, et ve balık alamıyorlar. Diğer tüketim malzemeleri lüks sayılıyor. Şimdi una, bulgura zam geldi ve vatandaş açlıkla boğuşacak.

AKP Genel Başkanı ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ dedi. Bu çok büyük maliyetlere sebep olmaya devam ediyor. Bir yılda TL yüzde 40 değer kaybetti. Hazinenin yüzde 58’i döviz cinsinden oluşuyor. Hazinenin borcu sadece bir ayda doların artmasıyla 430 milyar TL’nin üzerinde arttı. Dövizin artmasıyla enflasyonun önümüzdeki aylarda en az yüzde 15 artacağı kesinleşmiş oldu. Asgari ücret 340 dolar seviyelerinden 240 dolar seviyelerine düştü. Dolarla maaş almıyor vatandaşlar ama her ürünün fiyatı dövize bağlı ve sonucu doların kuru belirliyor. HDP olarak asgari ücretle ilgili düşüncelerimizi açıklamıştık. Vergiden muaf asgari ücret net 5 bin TL olsun dedik. Bu konuda önergeler verdik ve bunlar AKP MHP oylarıyla reddedildi. Asgari ücret eridikçe eridi. Ekonomik basiretsizliğin ve cehaletin bir güncelleme gerektirdiği de ortada. Bunu önümüzdeki günlerde Ekonomi Masamızla birlikte tekrar değerlendireceğiz.

Yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı enflasyon artacak, fiyatlar artacak ve zamlar peşi sıra gelecek. Asgari ücretin vergiden muaf net 5 bin TL olması gerektiğini söylüyoruz. Bu rakamın bir kuruş altında bile emekçilerle pazarlık yapılamayacağını söylüyoruz. AKP’yi uyarıyoruz; sermayenin ve işverenin sırtını sıvazlamayı bıraksınlar ve emekçilere emeklerinin karşılığını versinler. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından organize edilen, asgari ücretle çalışanları ve yoksulları sokağa çağıran, halktan ve emekten yana bütçe için omuz omuza yapılan eylemler devam ediyor. Bu eylemleri HDP olarak selamlıyoruz. Biz HDP olarak uzun süredir acil atılması gereken adımları kamuoyu ile paylaşıyoruz: Bir kere asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın ki böylece tüm ücretler 750 TL artacaktır. Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturaları vergi ve kesintiden muaf tutulsun, dolaylı vergiler düşürülsün, tüm gıda ürünlerindeki KDV sıfırlansın, en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine yükseltilsin. Herkese asgari geçim ücreti verilmelidir ve toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hayata geçirilmelidir.

Bununla birlikte dünden beri bir de tartışma var. AKP’nin ekonomi yazarlarına önceki dönem başbakanlarından Binalı Yıldırım da eklendi. Keşke hiç konuşmasalar ya! Cahit Özkan konuştu Japonya’yı örnek verdi, şimdi Binali Yıldırım dünyanın birinci ekonomisi olan ABD ile Türkiye’yi kıyaslıyor. Her halde iktidar partisi her hafta ‘bizi kim batırır’ diye kota belirlemiş ve bu hafta da Binali Yıldırım çıkmış Amerika’dan sıfırdan yüzde 7’ye çıkmış enflasyon, 7 kat artmış. Bizde onlardan 20’ye çıkmış, sadece 2 kat artış. İyi değil mi? diyor. Değil tabii ki! Geçen hafta krizdeki Türkiye ekonomisini, dünyanın en büyük 3’üncü ekonomisi ile kıyasladı Cahit Özkan, şimdi de Binali Yıldırım. Ama Yıldırım’a dört işlem bilgisi verelim. Sıfırın 7 katı 7 değil, sıfırdır. Dört işlem bilmiyorlar, hakikatten akli melekeleriyle oynuyorlar vatandaşların. Ekonomik krizle baş edemeyen iktidar en iyi yöntem olarak vatandaşın akli melekeleriyle oynuyor. Bununla kimler ekonomiyi batırıyor daha iyi görüyoruz.

Diğer önemli bir gündem partimize açılan kapatma davası. Hukuk Komisyonumuz ön savunmamızı verdi. HDP’ye saldırı dalgaları durmak bilmiyor. Bu da Türkiye’yi kapatma davasına dönüşmüş durumda, partimize açılan kapatma davasıyla faşizmi tam olarak kurumsallaştırmanın adımları atılıyor. Partimize yaklaşım Türkiye’nin geleceğine yaklaşımdır. 5 Kasım’da AYM’ye sunduğumuz ön savunmadan sonra, şimdi de esasa ilişkin belgeleri toplamamız devam ediyor. Kamuoyundan gizleniyor ama bu dava hukuki ve anayasal temelden yoksundur, bir torba davadır. 843 sayfalık bir iddianame ve yüzde 85’i üye, yönetici ve vekillerimiz hakkındaki ceza davaları ve soruşturmalarla doldurulmuş bir torba. HDP’lilere karşı mütemadiyen çalışan bir yargı var, bu ceza dosyalarını üst üste yığmışlar ve hukuk tabii ki ruhuna Fatiha okunmuş çoktan bir torbaya dönüştürülmüş. Siyasi bir dava tabii ki. İktidarın küçük ortağı gayri resmi ve hatta grup toplantılarında açıkça yürüttüğü kampanya ile bir algı yaratmaya çalışıyor.

İrfan Fidan vakası kapatma davasında önemli bir yer tutuyor. Kendisi şu anda AYM Hakimi. 29 soruşturmada savcı olarak görev yapmıştı. Hem savcı hem de hakim nasıl oluyor? CMK da buna engel, şimdi AYM’ye türlü hilelerle üye yapıldı, tarafsız olmayacağı kesin olan bu üyenin kesinlikle bu kararda yer alamayacağını ifade etmek istiyorum. 451 kişi hakkında yasak isteniyor. Hepsi ‘örgüt suçu’ diye tanımlanmış. Tweet atan da ‘açım’ diyen de örgüt üyesi oluyor, metre kareye 20 tane üye sığıyor. Düşüncesini ifade eden herkes örgüt üyesi. Böyle iddialarla kapatma davası açılmış. Bu ülkede milyonlarca örgüt üyesi var yargı soruşturmasıyla. Dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan bir durum. Başka şeyler de var, bağımlı ve taraflı yargı gerçekliği var. Hiçbir maddeye aykırı davranışı yok partimizin. Diğer taraftan AİHM kararları, Venedik Sözleşmesi, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi kararları ışığında daha önce Türkiye’nin mahkum olduğu birçok dava gerçekliği önümüzde duruyor. Tüm bu uluslararası yargı kararlarına Türkiye yargısı nasıl direniyor?

Öte yandan itirafçı yaratıyorlar, gizli tanık üretiyorlar. Diyorlar ki HDP’liler şu şu suçları işlediler. Kobani Kumpas Davasında da bunu yaptılar. Komik olamayacak kadar trajik bir durum. Henri Batasuna kararını okumamışlar bizimle hiçbir ilişkisi yok. Tam tersine kendilerini vuran bir karar var. Bizimle aynı düşünen bütün parti kapatma kararları AİHM’den döndü. Son çağrımız AYM’ye. AYM birkaç günlük kurum değil, günlük çıkarların döneceği bir yer değil. Bu kurumun bağlı olması gereken tek olgu Anayasadır, tek kurul anayasal düzendir. Baskılara direnmesi ve özerkliğini koruması gereken önemli bir kurumdur. Bu durumda AYM’nin hukuksuz vereceği diğer kararlar kendisinin de bitişini ilan edecektir. İktidarın küçük ortağının liderinin yaptığı çağrılar anayasal düzene kast etmektir, Anayasayı tanımamaktır. Bu konuda AYM’den özel hiçbir isteğimiz yok. Tek talebimiz Anayasaya uymasıdır.

Helalleşme meselesi çok gündemde, buna dair çokça tartışma yapıldı. Bir yandan inkara dayalı bir tarih ve bununla var olan bir gerçeklik var, bir yandan bu inkara direnen halklar bahçesi var. Ülkemizde hala unutulmamak için direnen milyonlarca yurttaş var, çokça yaşanmışlık var. Bırakın helalleşmeyi, daha özgürce konuşulamıyor bile. Adının konulmasını bekliyor. Daha dün Diyarbakır’da bir gence annesinin gözleri önünde işkence yapılıyordu. Helalleşme, olan bitenin tarihselliğini ve hakikatini unutmaya bir çağrı olarak algılanabilir. Biz diyoruz ki ilk adım yüzleşmektir. Yüzleşme olmadan nasıl helalleşme olacak, buradan başlanması gerekiyor. Toplumsal yaralar yüzleşmeyi ve adaleti gerektiriyor. Bu konuda yüzleşme olmadan helalleşmenin mümkün olmadığını belirtiyoruz. Sorunlarımızın büyük, tarihsel hafızanın açık olduğunu ve bunun halen devam ettiğini bilmemiz gerekiyor. Türkiye her alanda geçmişiyle yüzleşmelidir, yüzleşme olmadan ortak bir gelecek yaratamayız. Yüzleşme olmadığı için sorunlar artmaya devam ediyor. HDP bu ülkenin kolektif belleğidir. Yaraların iyileşmesi unutmaktan geçmez, yüzleşmek iyileştirir. Temiz bir sayfa için yüzleşme olmazsa olmazdır. Hakikatlerin açığa çıkarılması ve bir komisyonun oluşması için bu alanın uzmanlarıyla çalışılması gerekiyor.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz