Elimizde geniş ve güçlü bir araç seti bulunuyor..

0

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, alınan parasal tedbirlerin üretim ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçladığını söyledi.

Online düzenlenen 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı kapsamındaki özel oturumda yaptığı konuşmada Uysal, küresel finansal kriz sonrasında gelişmekte olan ülkelere önemli miktarda sermaye girişi gerçekleştiğini ancak bu ülkeler için halen sürdürülebilir büyüme ve kalkınmaya ulaşmada finansman kaynaklı zorluklar bulunduğunu kaydetti.

Bu durumun borçlanmaya ve kaldıraca dayalı finansal sisteme alternatif olabilecek, sürdürülebilir ve uzun vadeli finansman modeli arayışlarının hızlanmasına yol açtığını belirten Uysal, “İdeal olan; finansman kaynaklarının hem altyapı hem de özel yatırımları finanse ederek üretim ile istihdamı artırması ve kamu finansmanına yeni yatırımları teşvik etmesi, böylece sosyal politikalara da katkı sağlamasıdır.” dedi.

İslami finansın varlığa dayalı finansman yapısıyla risk paylaşımını esas aldığını kaydeden Uysal, buna ek olarak “sağlam bir finansal altyapı”, “gelir eşitsizliğinin azaltılması” ve “çevresel sorunlara duyarlı finansman konularına katkısı” gibi özelliklerinin İslami finansı ön plana çıkardığını anlattı.

Küresel İslami finans sektörünün, son 10 yılda kayda değer bir büyüme göstererek 2019 itibarıyla 2,44 trilyon dolarlık aktif büyüklüğe ulaştığını vurgulayan Uysal, “Buna karşılık küresel finansal sektör içerisindeki payının sadece yüzde 1 civarında olduğu düşünüldüğünde sektörün hala önemli bir büyüme potansiyeli taşıdığı görülmektedir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de İslami finans sektörünün gelişimine değinen Uysal, bu alanda yapılan faaliyetleri anlattı.

Bu yıl itibarıyla ülkedeki katılım finans kurumları sayısının 6’ya ulaştığını aktaran Uysal, katılım finans kuruluşlarının 2015-2019 döneminde bankacılık sektör ortalamasının üzerinde bir büyüme sağladığını, 2005’te yüzde 2’ler civarında seyreden aktif payının, kamu katılım finans kurumlarının kurulmasıyla son 2 yılda yüzde 20’nin üzerinde artarak mart itibarıyla yüzde 6,5’e ulaştığını bildirdi.

“TCMB, katılım finans sektörünün gelişimine katkı sağlamaktadır”

Murat Uysal, TCMB’nin, faizsiz finansın artan önemine paralel olarak katılım finans sektörünün gelişimine katkı sağladığını belirterek, bu alanda yaptıkları düzenlemeler, hayata geçirdikleri uygulamalara değindi.

Uysal, son dönemde Merkez Bankası bünyesindeki döviz ve efektif piyasalarında daha aktif bir rol almaya başlayan katılım finans kurumlarının, özellikle TCMB ile gerçekleştirdikleri swap işlemlerini artırmaya başladığını bildirdi.

TCMB’nin, sektörün gelişimine destek olmak amacıyla İslami finans alanında çalışan uluslararası kuruluşlara üye olarak küresel ölçekteki çalışmaları yakından takip ettiğini ve bu çalışmalara katkı sağladığını aktaran Uysal, Uluslararası İslami Likidite Yönetimi Kuruluşu’nun (IILM) 2010’dan beri kurucu ortaklarından olduklarını hatırlattı.

Katılım finans sisteminin, ortaklık sözleşmelerini ve risk paylaşımını öne çıkartarak katılımcı ve kapsayıcı büyümeyi desteklediğini ifade ederek, sistemin bilinirliğinin artırılması ve potansiyelinden daha iyi yararlanılabilmesi için çeşitli çalışmalar yapılmasında fayda görüldüğünü söyledi.

Uysal, “Katılım finans alanında farkındalığın artırılması ve sektöre yönelik güvenin sağlamlaştırılması için hazırlanacak kapsamlı bir iletişim stratejisinin zamanlıca uygulanmasının, sektörün kazandığı ivmeyi daha da artırabileceğini ifade etmek isterim.” dedi.

Katılım finans sisteminin gelişmesinin ülke ekonomisi için önemine işaret eden Uysal, bu süreçte TCMB olarak her türlü katkıyı sunabileceklerini söyledi.

“Salgının seyri konusundaki belirsizlik küresel büyüme görünümünü zayıflatıyor”

TCMB Başkanı Uysal, koronavirüs salgınının dünya genelinde hızla yayılmasının, küresel ticaret ve iktisadi faaliyette belirgin bir yavaşlamaya neden olduğunu belirterek, salgının ekonomik etkilerine ve normalleşme sürecine ilişkin yüksek belirsizlik ortamının küresel büyüme görünümünü önemli ölçüde zayıflattığını söyledi.

Bu süreçte tüm dünyada merkez bankalarının hayata geçirdiği politika tedbirlerine değinen Uysal, “Toparlanma sağlanabilmesi ve salgından en fazla etkilenen hanehalkı ve firmaların desteklenerek farklı kesimler üzerindeki maliyetlerin en aza indirilmesi önem taşıyor.” dedi.

Salgına karşılık çok yönlü ve mikro politika uygulamalarının kritik önemine değinen Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Önümüzdeki dönemde ekonomilerde oluşacak hasarın tespiti ve normalleşme hızına bağlı olarak destekleyici politikaların süresi ve boyutuna ilişkin ciddi belirsizlikler bulunuyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha önce eşine rastlanmamış büyüklükte tedbir paketleri açıklanması, salgın sonrası dönemde bütçe açıklarının genişleyeceği, kamu ve özel sektör borçluluğunun artacağı, küresel faiz oranlarının ise uzun bir süre düşük seyredeceği bir görünüme işaret ediyor. Bu süreçte politika adımlarının etkin kaynak yönetimi anlayışıyla hedefe yönelik ve geçici nitelikte olması, salgının olumsuz etkilerinin sınırlanması ve genişletici politikaların olası yan etkilerinin önüne geçilebilmesi açısından büyük önem taşıyor.”

“Attığımız adımlar sürecin en az hasarla atlatılmasını amaçlıyor”

Murat Uysal, son dönemde aldıkları parasal tedbirlerin ekonomide üretim ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçladığını vurgulayarak, “Koronavirüse bağlı gelişmelerin olumsuz etkilerini sınırlandırmak için finansal piyasaların, kredi kanalının ve firmaların nakit akışının kesintisiz ve sağlıklı bir şekilde işlemeye devam etmesi önem arz ediyor.” dedi.

Bu amaçlar doğrultusunda süreci ve etkilerini yakından izleyerek sistemin artan likidite ihtiyacını karşılamaya ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını sağlamaya yönelik zamanlı, hedefe odaklı ve öngörülebilir adımlar attıklarını belirten Uysal, bu adımları anlattı.

Uysal, bu süreçte belirledikleri limitler dahilinde DİBS piyasasındaki likiditeyi desteklemek amacıyla da adımlar attıklarını kaydederek, “Bunun yanı sıra Varlığa Dayalı Menkul Kıymet ve İpotek Teminatlı Menkul Kıymetleri teminat havuzuna dahil ederek sermaye piyasalarının derinleşmesini ve finansal kurumların kaliteli teminat getirerek kullanabileceği likidite imkanlarının çeşitlenmesini hedefledik.” diye konuştu.

TL cinsi reeskont kredileri için tahsis edilen imkanın 20 milyar lirasını, daha verimli bir şekilde yatırım taahhütlü avans kredisi olarak kullandıracaklarını açıkladıklarını hatırlatan Uysal, bu adımla verimliliği yüksek, ithalatı azaltan ve ihracatı destekleyen yatırımların teşvik edilmesini, dışa bağımlılığın ve cari açık sorununun azaltılmasını ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesini amaçladıklarını söyledi.

“Elimizdeki bütün araçları kullanmaya devam edeceğiz”

TCMB Başkanı Uysal, attıkları adımlarla, finansal sisteme ve reel sektöre ihtiyaç duydukları likiditeyi uygun koşullarla sağlayarak finansal istikrara ve salgın sonrası toparlanma sürecine destek olmayı hedeflediklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: 

“Böylece geçici salgın ortamından doğan etkilerin uzun vadede üretim ve istihdama verebileceği zararları en aza indirmeyi amaçladık. Nitekim, ekonomide üretim ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçlayan tedbirlerin finansal sektörün likiditesini ve kredi koşullarını desteklediğini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini koruduğunu gözlemliyoruz.

Önümüzdeki süreçte ülkemizin ve ekonomimizin ihtiyaç duyacağı kararları hızlı bir şekilde almaya ve alınan kararları etkili bir biçimde uygulamaya devam edeceğiz.” 

Salgın hastalığın olumsuz etkilerini en aza indirmek için Merkez Bankası olarak ellerinde geniş ve güçlü bir araç seti bulunduğunu vurgulayan Uysal, “Bu dönemde de parasal duruşumuzu enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlemeye ve elimizdeki bütün araçları veri odaklı bir yaklaşımla fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edeceğiz. Sürekli vurguladığımız gibi fiyat istikrarı, ekonomideki belirsizlikleri azaltarak, ekonominin büyüme potansiyelini destekleyerek sürdürülebilir büyümeye katkı sağlamakta, sağlıklı ve kapsayıcı büyüme ise fiyat istikrarının sürdürülebilirliğini güçlendirmektedir.” şeklinde konuştu. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz