Emekli müftü Mehmet Gündoğdu yazdı: Her işin başı ‘Hamdele’ (Allah’a hamd)

0

Hamd, sözlükte iyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme (medh’ü sena etmek, övme, şükürle  minnet etmek) mânâsına gelir.

Dini terim olarak Hamd; bütün medih türlerini içerip sevgi ve tazimle Allah’a yapılan, medh’ü sena, şükür ve duadır.

Kulların Allah’a karşı memnuniyet ve sevinçlerini, O’na şükranlarını bildirmeleri demektir.  

Kuran’da Allah’a Hamd, kısaca;          اَلْحَمْدُ لِلَّه “El-Hamdü lillâh” terimi ile ifade edilir. İslami literatürde bu terime Hamdele de denir. (T.V.D, İslam Ansiklopedisi,15/442)

Rabbimiz kutsal kitabı Kur’ân-ı Kerime, “Besmele” ve “Hamdele” ile başlamıştır.

“Giriş” ya da “başlangıç” anlamına gelen ve Kur’an’ın ilk sûresi olan Fâtiha’nın, “Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn” (Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.)  âyetiyle başlaması, önemli işlere Allah’a hamd ile başlanmasını işaret etmektedir.

Hamd, şükür, medh Anlam ve Mâhiyeti!

Arap dilinde hamd, medh ve şükür kelimeleri eş anlamlı kelimeler olmakla birlikte aralarında az da olsa fark vardır.

Hamd, verilen verilmeyen, bilinen bilinmeyen, görülen görülmeyen nimetlerin tamamına teşekkür ve Allah’ı (c.c) sahip olduğu sonsuz ve sınırsız nitelikleriyle övmektir.

Şükür, sadece  verilen nimetler sebebiyle genelde nimet sahibine, özelde Allah’a(c.c) teşekkür etmektir; Allah’tan başka varlıklara da teşekkür edilir.

Medh (sena, övgü) ise nimet sahibinin, cömertliği veya güzelliği veya becerisi, yeteneği vb. sebeplerle medh etmek, övmektir. Allah’tan başka varlıklar da medh edilir. (D.İ.B, Dini Kavramlar Sözlüğü, 627)

Kur’an’da Hamd Kavramı

“Hamd” kelimesi ve türevleri Kur’ân-ı Kerim’de toplam olarak 68 yerde geçmektedir.

Yüce Allah, “Rabbini hamd ile tesbih et.” (Hicr, 15/98) âyetinde insanlara hamd etmeyi emretmektedir.

Kur’ân-ı Kerim’de İnsanlar; kendilerini yarattığı (Bakara, 2/21), yeri, göğü, geceyi, gündüzü, ayı, güneşi kısaca her şeyi hizmetlerine sunduğu (Bakara, 2/30) ve sayısız nimetler verdiği için (İbrâhim, 14/32-39) Allah’a hamd ettikleri gibi; Bela, musıbet,  hastalık, üzüntü, zulüm vb. musibetlerden kurtuldukları (Mü’minûn, 23/28) veya bir nimet elde ettikleri zamanlar da Allah’a hamd etmeleri gerektiği belirtilmiştir. (D.İ.B, Dini Kavramlar Sözlüğü, 628)

Kuran’da hamd ayetleri, her gün bir solukta okuyabileceğimiz dua mahiyetindeki, geniş manevi sırlarla dolu ayetlerdir. İlgisini çekenler için yoruma ekledim.

Hamd görevini yapan müminler, Kur’ân’da “el-hâmidûn” olarak nitelenmiştir. (Tevbe, 9/112)

Bazı insanlar, dünyada hamd görevini ifa etmeseler de kıyamet koptuktan sonra mahşer yerinde toplanmak üzere çağrıldıklarında Allah’a hamdederek bu çağrıya uyacaklardır. (İsrâ, 17/52)

Özellikle istiğfardan  önce Hamd

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ   “Rabbini Hamd ile tesbih et ve istiğfar et.” (Nasr,110/3).

Allah (c.c), hamd ile tesbih ettikten sonra istiğfar etmeyi emretmiştir.

Ümmü Seleme’nin naklettiği bir hadiste, Rasulullah (s.a.v), vefat etmeden bir müddet  önce (son aylarında);                                                                                    

سُبْحَانَكَ  اللَّهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ أَسْتَغْفِرُكَ وَ أَتُوبُ إِلَيْكَ     “Allahım seni hamd ile tesbih eder, sana tevbe ve istiğfar ederim” cümlelerini çokça tekrar etmeye başlamış. Ümmü Seleme; Rasulullah’a, َسُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ أَسْتَغْفِرُكَ وَ أَتُوبُ إِلَيْك cümlelerini çokça tekrar etmeye başladın Ya Rasulullah  demiş.

Peygamberimiz (as), yukarıda geçen, Nasr suresinin üçüncü ayetini okuyarak; “Rabbim bana böyle emretti” buyurmuştur. (Mecmeu’z-Zevaid, 9/26)

Hamd ve Hz Muhammed (s.a.v)

Peygamber efendimizin beş ismi, Muhammed, Ahmed, Mahmud, Hâmid, Hamîd isimleri, hamd fiil kökünden türetilmiş isimlerdir.

MUHAMMED; O’nun en meşhûr birinci ism-i şerîfidir. “HAMD” kökünden türemiş olup, O’ndan önce hiç kimseye bu isim verilmemiştir. “Övülmeye/medhedilmeye değer bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi” demektir. Kur’ân-ı Kerim’de dört ayette geçer: (Âl-i İmrân 3/144, Ahzab,33/40, Muhammed, 47/2, Fetih, 48/29)

AHMED; Hazret-i Peygamber’in en çok kullanılan ikinci ismidir. Bu isim de kendisinden önce hiç kullanılmamıştır. “HAMD” kökünden türemiş olup “Allah’ı herkesten daha iyi ve daha çok öven; herkesten daha çok övülen” manâlarına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de bir ayette geçer. (Saff,61/6)

MAHMÛD, “çokça medhedilmiş, çokça övülmeye lâyık” manâlarına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de İsra suresinde (17/79 ayette) geçer.

HÂMİD,”şükreden, hamdeden” demektir. HAMÎD,”Övülmeye lâyık” demektir.

Dolasıyla “El-Hamdü lillâh” ile önce Allah’ı ismen, Rasulullah’a (s.a.v) da işareten anmış oluyoruz. Onun için hamdeleden sonra salvele gelir.

Hadis-i Şeriflerde Hamd Kavramı

Ebû Hâcer Muhammed Saîd Besyûnî’nin hadis indeksinde Resûl-i Ekrem’e atfen “el-hamdü lillâh” diye başlayan cümlelerin sayısı 250’ye yaklaşmaktadır (Mevsûfatü eŧrâfi’l-ĥadîŝ, IV, 572-583).

Hamd kavramı birçok hadiste çeşitli kelimelerle Allah’a nisbet edilmiştir.

Enes b. Mâlik Hz. Peygamber’in şöyle niyazda bulunduğunu rivayet etmektedir: “Allahım! Senin yüceliğin bütün yüceliklerin üstünde, sana yönelen övgü (hamd) bütün övgülerin fevkindedir” (Müsned, III, 127, 239).

Kütüb-i Sitte’de yer alan hadis rivayetlerinde hamd kavramı tahmîd kelimesiyle de Allah’a izâfe edilmektedir. Çokluk mânası ifade eden tahmîd Allah’a tekrar tekrar hamd edilmesini belirtir.

Peygamberimiz (a.s.); “el-Hamdü lillah dediğin zaman Allah’a şükretmiş olursun.” (Taberî, I/60), “Duanın en efdali el-Hamdü lillah diye dua etmektir” demiştir. (Tirmizî, Dua, 9).

Peygamberimiz (a.s.), bir şey yiyip içtiği zaman; “Bizi yediren, içiren ve bizi Müslümanlardan yapan Allah’a hamd olsun” diye yemek duası etmiştir. (Tirmizi, Deavat, 56), “Bir şey yiyip içip de o nimet sebebiyle Allah’a hamd eden kuldan Allah razı olur.” (Müslim, Zikir, 89)

“Temizlik imanın yarısıdır. “Elhamdülillah” mizanı doldurur.  “Sübhanallah” ve “Elhamdülillah” gökler ve yer arasını doldurur” (Müslim,taharet,1) buyurmuştur.

İbadetlerde Hamd kavramı

Medh’u-Sena, zikir, şükür ve dua unsurlarını ihtiva eden hamd tıpkı besmele gibi müslümanların hayatında önemli bir yer tutmaktadır.

Müminler, hem ibadetlerinde hem de hayatlarının her fırsatında Allah’a Hamd’u Sena ederler.

Namaz üç kelime üzerine bina edilmiştir; 3/1’i, el-Hamdülillah, 3/1’i, “Sübhanallah” , 3/1’i, “Allah’ü Ekber” dir. Onun için Peygamberimizin ifadesiyle namazdaki eksiklikleri tamamlamak üzere, namaz sonunda yapılan tesbihatı, bu üç kelime oluşturur.

Kılınan beş vakit namazdan sonra ve geceleyin yatmadan önce; 33 defa, سُبْحٰانَ الله  “sübhânellah”, 33 defa, الْحَمْد لله  “el’hamdü lillâh”, 34 defa الله أَكْبَر “Allahü Ekber” çekmek sünnettir. Yekünü 100 eder. Söylenilecek bu üç kelimenin sayılarında hikmetler vardır.  Bu rakamlara riayet etmek gerekir.

Bunlar Yüce Allah’ın rahmet, merhamet, bereket kapılarının anahtarlarının dişleri mesabesindedir. Herkesçe malumdur ki anahtarın bir diş eksik veya fazla olması durumunda kapı açılmaz.

Her gün kılınan beş vakit, kırk rekat namazın her rekatında, Kur’an’ın özeti olan ve Allah’a hamd ile başlayan Fâtiha sûresi tekrarlanmaktadır.

Namazın girişinde okunan Sübhâneke’de, rükû dönüşünde okunan tahmidde, Tahiyyât’ın ilk cümlelerinde, Salli ve Bârik dualarında, Kunut dualarında, namazın ardından okunan tevhid cümlesinde, bayramlarda ve diğer bazı dinî merasimlerde getirilen tekbirlerde,hep hamd kavramı tekrarlanmaktadır.

Hac ibadetinin ifası sırasında her fırsatta tekrar edilmesi istenen telbiyede de hamd yer almaktadır.

Cuma hutbesinin her iki bölümü de hamd cümleleriyle başlar. İslâmî eserlerin ilk cümlelerini genellikle besmele (Bismillahirrahmenirrahim), hamdele (el-Hamdülillah) ve salvele (Peygamberimizin manevi şahsiyetini selamlama) cümleleri oluşturur.

İslâmî gelenekte Hamd kavramı

İslâmî gelenekte, bütün  işlerin başında besmele çekilip hamd edilir; bitiminde de bütün başarı ve nimetleri lutfeden Allah’a yine hamd edilip şükürde bulunulur.

Resûl-i Ekrem’in tavsiyeleri ve uygulamalarından olmak üzere yazmaya, konuşmalara,  vaazlara, zikir ve dualara besmele, hamdele ve salvele cümleleriyle başlamak, yemeğe besmele ile başlayıp hamd ile bitirmek, uykudan uyandığımız zaman el-Hamdülillah demek, aksırdıktan sonra el-Hamdülillah diyerek hamd etmek (Tirmizî, “Salât”, 185;) bu kabildendir. (T.V.D, İslam Ansiklopedisi, 15/443)

Livâül-Hamd Sancağı

Bazı hadisler, Resûl-i Ekrem’in kıyamet gününde “livâü’l-hamd”i taşıyacağını ifade eder. “Hamd veya övgü sancağı” demek olan “livâü’l-hamd”in sağladığı izzet ve şeref, hesap gününde ümmetinin çokluğu, Allah nezdindeki şefaat yetkisi sebebiyle Hz.Peygamber’in şahsına ait olan sancaktır. (Müsned, I, 281, 295; III, 144; Tirmizî, “Menâķıb”, 1) (T.V.D, İslam Ansiklopedisi, 15/443)

Üzerimizdeki nimetlerin bedeli

“Evet, o Mün’im-i hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.

Başta “Bismillâh” zikirdir. Âhirde “Elhamdü lillâh” şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i san’at olan nimetler Ehad, Samed’in mucize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir. (Sözler, 1.Söz)

Hamd etmek nimetlerin artmasına sebeptir

Allah’a Hamd etmek aynı zamanda Allah’a şükretmek manasında olduğu için Yüce Rabbimiz; “Hani Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim/7) buyurmuştur. Hamd etmek nimetleri artırır, ömrü bereketlendirir.

Dikkaat!!!, Herkese Lazım. Vesselam.

Dua

Allahım sana hamd eder, Rasûlüne Salat Selam ederiz. Bizlere vermiş olduğun sonsuz ve sınırsız nimetlere, sağlık sıhhat ve afiyete, teşekkür ederiz.

Allahım Bizi Sana hamdeden, sana şükredenlerden eyle.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz