Erdoğan’a çağrı bulundu.. İstediğin televizyonda istediğin konuyu konuşalım

0

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak ” İstedikleri şartlarda, istedikleri televizyonda, istedikleri konuyu onlarla konuşalım.” dedi.

Partisinin Manisa 1. Olağan Kongresi’nde konuşan Davutoğlu, şunları söyledi: “İktidarın son numarası da bu, sorunların ciddi bir şekilde konuşulmasını engellersek millet batırdığımız ekonomiyi, yıktığımız hukuk devletini konuşmaz, görmez, duymaz zannediyorlar.

Onun için bize medya ambargosu uyguluyorlar. Biliyorlar ki biz medyada 3 gün konuşsak bunlar üç ay nefes dahi alamazlar. Onun için bizi engelliyorlar. İşte çağrımız; İstedikleri şartlarda, istedikleri televizyonda, istedikleri konuyu onlarla konuşalım. Karşımıza istediklerini çıkarsınlar, biz de kendi kurmaylarımızı çıkaracağız. Eğer bizimle tartışmak istiyorlarsa, AK Parti Genel Başkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanı, buna da hazırız.

Yaptığı her suçlamanın cevabını verir, yanlış yürüttüğü her politikanın alternatifini kendisine birer birer anlatırız. Biz sağlam bir kadromuz var. Bu kadro her sınavı bundan sonra en iyi şekilde verecek ve bu zorluğu aşmanın yolunu da milletimize anlatacak.

Dün 12 Eylül’dü. 1980’de demokrasimize indirilen büyük darbenin 40. yıldönümü. O yıllarda bizim gençlik hareketleri içinde olduğumuz yıllardı. Darbe şartlarının oluşması için her kesimden nice genç fidanlar, karşılıklı çatışma ortamında toprağa düştü; nice genç fidanlar da ‘bir oradan bir buradan’ denerek idam sehpalarına gönderildi.

Geçenlerde verdiğim bir röportajda o soğuk savaş yılları psikolojisini kast ederek ‘gençlik yıllarımda Anadolu hikmetine dayalı milli bir çizgiyi savunuyordum; ama sağcı-solcu kategorilerinin çatışan tarafı olarak sağcı olmayı da zamanla doğru bulmadım’ mealinde bir açıklamamı istismar edenler çıktı.

Evet o zaman da böylesi bir kutuplaştırıcı tutum yanlıştı; bu gün de hem yanlış hem tehlikelidir. O gün çatıştığımız solcu arkadaşlarımız içinden bizden önce hacca gidenler de oldu; 12 Eylül zindanlarında sağcı ve solcu olarak birbirlerine dost olanlar da oldu.

İşte bugün partimizde 12 Eylül hapishanelerinde ülkücülükten 7.5 yıl yatmış Selçuk bey de var; devrimcilikten 3 yıl yatmış murat bey de var. Şimdi aynı heyecanla bir daha böylesi kutuplaştırıcı bir siyaset kültürünün ve bundan beslenen bir darbe kültürünün oluşmasını engelleyecek demokratik bir siyaset için Gelecek Partisinde omuz omuza mücadele ediyorlar.

“Cumhurbaşkanlığı makamı 28 Şubat artığı aktörlerin vesayeti altına girmiş”

Partimizin temel siyaset anlayışı ile bir kez daha herkese ve her kesime sesleniyorum. Gün eski kategorilerle, dogmalara ve önyargılarla düşünme günü değil, özgür düşünceyle bir araya gelme günüdür. Gün alışageldiğimiz mahallelere sığınarak toplumumuz kategorilere bölmeye çalışanlara fırsat verme günü değil, mahallelerimizden çıkarak selamlaşma, tanışma ve kaynaşma günüdür.

Bu bağlamda da bilinmesini isteriz ki ister doğrudan ister dolaylı darbelerle kim demokratik özgürlükleri kısıtlamak ister, kim 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat artıklarıyla birlikte Türkiye’yi insan haklarına aykırı otoriter rejimlerle yönetmek isterse karşısında dimdik dururuz.

Bugün de maalesef 12 Eylül felsefesinin devamı niteliğinde bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile yönetiliyoruz. 12 Eylül TBMM’ni kapatmış; yaptığı anayasayla da hep asker olacağını varsaydığı Cumhurbaşkanına demokratik sistemin vesayeti görevini vermişti.

Bugün getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile TBMM nerdeyse tümüyle etkisizleştirilmiştir. Halk oyuyla seçilmesi dolayısıyla demokratik niteliği güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı makamı ise ‘aslında ülkeyi biz yönetiyoruz’ diyen 28 Şubat artığı aktörlerin vesayeti altına girmiş görünmektedir.

Bu çerçevede biz diyoruz ki; Türkiye 12 Eylül darbe anayasasını toplumsal mutabakata dayalı gerçek bir demokratik anayasayla değiştirmedikçe kalıcı bir demokratik düzene kavuşamayacaktır. Ve ülkemiz hak ettiği demokratik düzen seviyesine ancak ve ancak toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği TBMM’nin güçlendirilmesi ile ulaşabilir. Bu bağlamda tam ve gerçek bir parlamenter düzenin hayata geçmesi temel amacımızdır.

Yeni sistem ile ilgili kapsamlı ve sistematik bir şekilde ortaya koymak üzere bir çalışma grubu oluşturmuş bulunmaktayız. Bu konularda detaylı açıklamaları Ekim ayı içinde gerçekleştireceğimiz Büyük Kongremizde yapacağız.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz