Fikir çarpıştırma popo seviyesinde

5
Latest posts by Aysun Saygı Köknar (see all)

Birkaç gündür hem ülkemiz hem de dünya gözlerini Azerbeycan ile Ermenistan arasında Dağlık Karabağ nedeniyle yaşanan gerilim sonucunda patlak veren savaşa çevirmiş durumda.

Savaş karşıtı bir insan olarak ortaya çıkan krizi büyük bir üzüntü ile karşılıyor, iki ülke arasındaki sorunun cephede savaşarak değil diplomatik yollardan en kısa sürede çözüme ulaşmasını diliyorum.

Konu savaş olunca kamuoyu haklı olarak duruma büyük bir duyarlılık gösterdi. Gerilimin başladığı ilk andan itibaren sosyal medyada büyük bir kitle kendi fikrini beyan etmekte adeta yarış haline girdi.

Can dostumuz Azerbeycan taraftarı olanlar da vardı, sessiz kalma hakkını kullananlar da. Sadece biz değil, konuya 10 bin km uzaktan dahi müdahil olanlar oldu.

Ermeni asıllı ABD vatandaşı reality şov yıldızı Kim Kardashian, Azerbeycan-Ermenistan sınırındaki çatışma ile ilgili sosyal medya hesabından Ermenilerin Karabağ’da saldırıya uğradığını iddia ederek “Karabağ’ı korumak için hayatlarını tehlikeye atan cesur erkek ve kadınlar için dua ediyoruz.” dedi.

Türkiye’nin silah ve savaşçı göndermesi konusunda uyarılmasını isteyen Kardashian, Azerbeycan’ın savaş propagandası yaptığını ve sosyal medyayı bloke ettiğini de ileri sürdü.

Bakü’yü saldırgan güç kullanımı ile suçlamaktan, ABD’ ye ayar vermeye kadar eleştirilerini geniş bir yelpazede sıralayan Kim Kardashian’a bilgi yoksunu skandal açıklamaları sonrasında tepkiler çığ gibi büyüdü.

Kardashian’a en sert tepki bir haber kanalında akşam haberlerini sunan Ece Üner’in bültenin kapanışı sırasında sarf ettiği sözlerle geldi. Üner izleyicilerine “Kim Kardashian’ın kameralara göstermeye alışık olduğu büyük bir kaynağı var, yine aynı kaynağı mı referans aldı acaba?” diye sorunca sosyal medyanın gündemine oturdu.

Ece Üner sergilemiş olduğu bu üslupla laubali görünmekle kalmıyor erkeksi, cinsiyetçi, ötekileştirici, avam ve sığ bir düşünce biçimine sahip olduğunu da gözler önüne seriyor. Sarf edilen popülist açıklama milliyetçilik ilkesini benimseyenlerden alkış toplama amacı taşıyorsa bunlar gayet ucuz numaralar.

Kim Kardashian’ın açıklamaları, bilgisiz ve cahilce ama Ece Üner’in de fikir çarpıştırması popo seviyesinde.

Buna tam da AD Hominem olayı diyebiliriz.

Wikipedia’da (Argumentatum Ad Hominem)  şu şekilde açıklanmış. Bir reaksiyonun, belirli bir kişinin herhangi bir konudaki duruşu yerine şahsına yöneltilmesidir. Örneğin bir argümana cevap verirken, argümanı eleştirmekten ziyade, argümanı ortaya atan kişinin alakasız bir özelliğini gündeme getirerek fikirlerini çürütmeye çalışmaktır. Önerme yerine, önerme yapan kişi tartışma konusu edilerek iddialara karşı çıkmak suretiyle yapılır. Tartışmalarda kişilerin bir noktadan sonra fikir yerine karşısındakinin karakterine, geçmişine veya davranışlarına saldırma durumudur.

Bir önerinin reddedilmesini sağlamak için, önerinin kendisi yerine öneriyi yapan kişinin etnik kökeni, politik tutumu, dini görüşü gibi niteliklerine saldırmak, karakteri ya da hareketleriyle ilişkilendirip tartışma konusu yapmaktır.

Bir insanı dış görünüşü üzerinden düşünceleri ile vurmak ancak söyleyecek sözü olmayanların yöntemidir.

Bir argümanı çürütmek, aşağılayıcı bir tavır sergilemeden bilgi ile saf dışı bırakmakla olur. Bilgi sahibi olmadan fikir beyan edenleri ancak mantıklı açıklamalarla kendi safına çekebilir, ortak bir yol bulup uzlaşabilirsin.

Ben dilersem aklım – fikrim, dilersem dünya üzerinde görünür olmamı sağlayan bedenimin her hangi bir uzvu, dilersem duygularımı ön plana çıkarma özgürlüğüne sahibim.

İstersem çarşaf giyer cemiyet içinde kendimi o şekilde lanse ederim veyahut sarsıcı bir varoluş krizi sonrası tüm bedenimi göz aklarım da dâhil olmak üzere dövme ile kaplarım. Kime ne?

Sen kırpılan düşüncelerin, budanan fikirlerinden, unutturulan hayallerinden haber ver.

Hep erkek egemen toplum, eril enerji diyoruz ama kadınların da azılı bir hâkim, kök söktüren bir yargıç gibi birilerini hırpalaması konusunda sicili hiç de temiz değil.

Bu yüzyılda küresel sistem, kapitalist düzenin insan üzerinde oynadığı oyunun hepimiz gönüllü birer oyuncusuyuz. Yenidünya düzeninde her fert sanki görünmez bir ringe çıkmış gibidir, birbirinin rakibidir ve karşısındakini yenmesi gereklidir.

Kadınsan önce hemcinslerin her hareketini yargılar, sorgular, eleştirir; sonra, hayatına giren erkekler.

Hatunlar seninle aynı gemide bulunduğu için zaaflarını hisseder, arzularını bilir, açıklarını erkeklerden daha kolay tahmin eder. Doğal olarak birinin yumuşak karnını bilince bıçağı da nereye saplayacağını iyi hesaplarsın.

İnsanlar utançlarını, kıskançlıklarını, korkularını, özlemlerini hep başkaları üzerinden açığa çıkarmaya meyillidir. Bunları bazen farkında olarak bazen farkına bile varmadan yapar. Çünkü bu çok seçilmiş, kolay bir yoldur. Ne gerek var şimdi kendini değiştirmek için uğraşmaya, ıssız patikalara dalmaya değil mi?

En yakınımızda olanlarla oyalanıp ömrümüzü tüketelim bize yeter.

Çünkü değişmek çaba ister. Efor sarf etmek gerektirir. Sancılı bir süreçtir aynı zamanda acı vericidir.

Güvenli alanımızda ömür tüketip, başka insanlarla aramıza kalın duvarlarla ördüğümüz önyargılarımız içinde yaşamak bize konfor alanı sağlayabilir. Ama gelişimimize engel olur.

Her olaya at gözlüğüyle bakan, sığ, yavan, tatsız tuzsuz bir insan olup çıkarız. Sonra bir bakmışız ki durumumuz çorak bir tarla misali. Bırakın kurda kuşa yuva olan cennetten bir bahçe yaratmayı, üstünde ot bile bitmez.

Karşıt fikirlerimizi birbirimizi aşağılamadan, yok saymadan, bedensel var oluşumuza saygı göstererek, güzel olan şeyleri küçük kuruntularımızla harcamadan ortaya koymalıyız. Çarpışacak bir şey varsa o da etik değerler çerçevesinde düşüncelerimiz olmalı.  

Sadece üzerinde yaşanılan vatan için değil benliğimizi tutsak eden örümcek ağlarından kurtulmak için de gereken savaşı vermeliyiz.

Aysun Saygı Köknar

5 YORUMLAR

  1. AZERBAYCAN-ERMENİSTAN SAVAŞI NEDENİ
    Azerbeycan’ın haklılığı sulandırılmadan bütün dünyaya anlatılmaya devam edilmelidir. Medyamıza da bu konuda çok iş düşüyor, aklı başında ciddi söylemlerle fikirler ortaya konulmak zorundadır.
    Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerilimin esas sebebi ise Dağlık Karabağ’dır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Karabağ, Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir gerilim bölgesi haline geldi. Karabağ Ermenileri, Karabağ’ın Sovyet Azerbaycan’dan Sovyet Ermenistan’a geçmesi gerektiğini talep etmesiyle tırmanan gerilim 20 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Taraflar arasındaki ateşkese rağmen Azerbaycan ve bölgeyi işgal eden Ermenistan sınırında sık sık çatışma yaşanmaya devam ediyor. Bölgedeki gerilim bölgedeki doğalgaz ve petrol boru hattı koridoru dolayısıyla uluslararası kamuoyu tarafından da yakından takip ediliyor.

    Karabağ Savaşı sırasında Hocalı kasabasında yaşayan Azeri siviller Ermeni askerler tarafından öldürülmüştü.

    HOCALI KATLİAMI’NDA 613 KİŞİ ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

    Hocalı Katliamı, Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan’a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürülmesi olayıdır.

    Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat’ta bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edilmiştir.

    Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşımaktaydı. Kasaba Hankendi’yle Ağdam’ı bağlayan yolun üzerinde bulunup bölgenin tek havalimanı için üs konumundaydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre Hocalı kasabası Hankendi’yi top ateşine tutan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından üs olarak kullanıldığı için Ermeni kuvvetler tarafından top ateşine tutulmaktaydı.

    Aralık 1991’de Hankendi çevresinde yerleşen ve Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. 30 Ekim’den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. 20 Kasım 1991’de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçta birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır. Hocalı’dan çıkmış mültecilerin İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne söylediklerine göre, bazı durumlarda bombardımanlar açıkça sivil hedeflere karşı yönlendirilmiştir. Saldırı öncesi, birkaç aydır kasaba elektrik ve gazdan yoksundu.

  2. TV’lerdeki tartışma programlarında sıkça karşılaştığımız bir durumu yazmışsınız Aysun hanım. Hatta entellektüel, bilgi birikimleriyle fikir üreten yılların tecrübeli kalemleri medyadan uzaklaştırıldıktan sonra onların yerine getirilin, iktidarın hoşuna giden sığ bilgisi, özgür irade yoksunu, tartışmalara kapalı yazarlar! sıklıkla sıkıştıkları yerde bu yola başvururlar. Bu kişilerin söyleşecek bir şeyleri kalmadığında düşünce sahibinin özelliklerine saldırırlar. Suçlarlar, iftira atarlar. Sucusun bucusun, şurda şunu yaptın bunu yaptın, yetersizsin, anlamazsın, nerede yaşıyorsun vb…

  3. Azerbaycan ordusu, işgal altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı karşı saldırıda meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Kendi topraklarını savunuyor. Buna karşı her platformda karalama kampanyaları yapılacaktır. Ermeni ünlüler, etkili sosyal medya kullanıcıları buna karşı kendilerini masum göstermek için tezler savunacaklardır. Biz de akıllı ve sağlam tezlerle bunlara karşılık vermeliyiz. Azeri kardeşlerimiz yıllardır işgal altındaki topraklarından, memleketlerinden uzakta çile çekmektedir. Ermenistan yıllardır zulüm yapmaktadır. Ermenistan devletinin yaptığı yanlışlıkları anlatırken, bunu savunanlara eleştirilerin seviyesini düşürmeden cevap vermek davanın ciddiyeti için son derece önemlidir.

  4. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Show Ana Haber sunucusu Ece Üner’in Ermeni asıllı ABD’li realiy show yıldızı Kim Kardashian’a yönelik, “Kim Kardashian’ın kameralara göstermeye alışık olduğu büyük bir kaynağı var, yine aynı kaynağı mı referans aldı acaba?” sözlerini yorumladı.

    https://farukbildirici.com/blog/detay/Haber-kalmadi-haber-sov-verelim-1

    “Yorum ile haberin içiçe geçtiği, düz bilginin yerini yorumla ambalajlanmış haberimsi içeriklerin aldığı bu programların artık “haber programı” sayılmaması gerek” gerek diyen Bildirici, “Böyle bir ortam oluşması habercilere dilediği kişiye hakaret etme, haber aktarırken argo ifadeler kullanma hakkı vermez. Gazetecilik ilkeleri duruma, yere, zamana göre değişen ilkeler değildir. Ece Üner, herhangi bir kişiye, herhangi bir dönemde söyleyemeyeceği sözü bu dönemde Kim Kardashian’a da söylememeliydi” dedi.

  5. 10 bin km öteden bir eli yağda bir eli balda olan ermeni diasporasının en popülerlerinden olan kim kardasian ve sülalesi.en büyük özellikleride koca popolarını insanların gözüne sokarcasına teşhir etmeleri değilmi.
    mezkur kadının önden çekilmiş kaç tane fotoğrafı var ki.varsa yoksa arka çekim.
    işte bir eli yağda bir eli de balda olan bu zevatın karabağın ne şartlarda işgal edilip katliamlar yaptığını görmezden gelip hala savaş kışkırtıcılığı yapması karşısında Ece Ünerin çıkışı neden cinsiyet katliamı olsun ki.
    katliamı görmezden gel kardasianın poposuna sahip çık.
    kardasian poposuna kendisi bu kadar sahip çıkmıyor ya.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz