“(Hâl böyle iken) Nereye Gidiyorsunuz?”

2
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Farkına varmadan veya bilerek ayrışıyoruz, ayrıştırılıyoruz. Bölünüyoruz, parçalanıyoruz. Bizi biz yapan değerlerimizden her geçen gün biraz daha uzaklaşıyoruz. Artık bizi bir araya getirecek ortak değerlerimiz daha az. Neşede, kederde bir araya gelemiyoruz.

Meselelere hep en uç noktalardan yaklaşıyoruz. İstanbul’da deprem oluyor, ‘büyük felaketten nasıl kurtuluruz’ diye kafa yormak yerine eksik yanlarımızla birbirimize saldırmanın derdindeyiz. Başkalarının acılarından zevk alır hale geldik. Bir araya gelmek için ortak noktalar bulmak yerine birbirimizden uzaklaşmak için planlar yapıyoruz.

Bireyselleşelim derken kopuyoruz. Herkes kendi kabuğuna çekilmiş. Bunlardan daha kötüsü, yaşadıklarımızı dert edinmiyoruz. Bize bu sıkıntılar sorun olarak gelmiyor.

Toplumda “bananecilik” almış başını gidiyor. Siyasetin dümeninden çok hızlı etkileniyoruz. Hayatımızın orta yerine siyaseti koymuşuz. Bunun dışında başka şeylerin olabileceğine ihtimal dahi vermiyoruz. İnsani değerlerimiz azalıyor.

Videosundan Zeynep’in kaç yaşında olduğunu tam kestiremiyorum ancak 3 yaşında var ya da yok. Tutuklu annesini arıyor. 

Sokakta yerde yatan bir köpeği görüp yanına yaklaşıyor. Köpeğin kulağına doğru eğilip yürekleri paramparça eden şu soruyu iki defa soruyor:

“Köpek, Annem Nerede?”

Anne ve babaya hasret çocuklar..

Aldığı cevap tabiî ki bir hiç.

Yürek yakan bir başka paylaşım ise Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan. KHK’lı tutuklu Harun Reha Atac’ın kanserli oğlunun son hali. Sedyeye öylece uzanmış, makineye bağlı cansız yatıyor.

Gergerlioğlu, Adalet Bakanlığına soruyor:

“Kanser ilerliyor, baba tahliye edilmiyor. Bu çocuğun yanında babası olmalıydı. Acımasız kararlarla nice dramlar yaşanıyor!”

Fotoğrafı gönderen çocuğun annesi de Adalet Bakanlığına şöyle sesleniyor: “Canım yavrum benim, ilk defa böyle oldu. ‘Anne nefes alamıyorum’ dedi. Soluğu acilde aldık. Hastalığı ilerliyor. Babasını istiyor. Kıymayın şu çocuklara. Verin babasını.”

Dramlar ülkesi olduk.

Acı bir haber daha..

Ege’de 5’i çocuk 7 Türk vatandaşı boğularak hayatını kaybetti. Allah aşkına hiç dönüp vicdanlarımıza soruyor muyuz: Nereye gidiyoruz?

Kur’an-ı Kerim’de Tekvîr Suresi 26. ayette Allah soruyor ya..

Fe-eyne tezhebûn(e)

“(Hâl böyle iken) Nereye Gidiyorsunuz?”

Kim bilir yaşadıklarımız da kendimizi sorgudan geçirmeyişimizdendir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“Akıllı kimse, günü dörde ayırır: Birincisinde, yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münacaat eder, yalvarır. Üçüncüsünde, bir işte çalışıp, helal para kazanır. Dördüncüsünde, istirahat eder ve mubahlarla kendini eğlendirir, haramlardan kaçar.”

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, ‘FETÖ’yü teşvik edenlerin bugün cellat kesildiğine dikkat çekerek “Bu davalarda, KHK mağdurları ile ilgili süreçte hukuk dışına çıkıldı” diyor.

Sayın Vekil, hukuk dışına çıkan kimdir?

Allah aşkına sizler şikâyet makamında mısınız?

Bu, bir belediye başkanının yönettiği şehrin kaldırımlarından şikâyet etmesine benziyor.

Sosyal medya hesabınızı takip ediyorum, adaletsizliklerden bahsediyorsunuz. Vicdanen duyarlı olduğunuz için en başta teşekkür ediyorum. Bu dahi başlangıç için iyidir.

MKYK üyesi olan biri olarak bu haksızlıkları AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da toplantılarda aktarıyor musunuz?

Eğer aktarıyorsanız Sayın Erdoğan’ın buna tepkisi ne oluyor? Adalet Bakanı Abdülamit Gül’e yapılanların doğru olmadığını söylüyor musunuz? Çözümler sunuyor musunuz?

Bakın şu da Sayın Yeneroğlu’nun son paylaşımlarından: “Demin bir Lunapark fotoğrafçısında çalışan bir Cumhuriyet Savcısı ile tanıştım, ihraç edilmiş, 1. ve 2. merci mahkemede beraat etmiş, dosya yargıtayda. Ailesini geçindirmek için sigortasız iş bulduğuna şükreden, onuruyla ayakta duran bir beyefendi. Yaşanan dramlara susamayız!”

“Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.”

AK Parti Mardin eski Milletvekili Orhan Miroğlu, “Ahmet Altan’ın kitabı Fransa’da vitrinde. Tanıtımında ‘Bir daha dünyayı göremeyeceğim.’ yazıyor. Geçmiş olsun Ahmet, bir an önce özgür olmanı diliyorum. Bu ülkede, iki yılda kırk insanın öldürüldüğü bir cezaevinden sağ çıkmış mahkumlardan biri olarak diyorum ki umutsuz olma” şeklinde bir paylaşımda bulundu. 

Yeneroğlu da bunu alıntılayarak “‘I will never see the world again’ veya ‘Ich werde die Welt nie wieder sehen’ kitabı İngiltere’de ve Almanya’da raflarda, ikisini de aldım, Türkçesi yok. Değerli Abim, bu ayıp bizlere yeter. Ve hep birlikte ahlaken sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Özgürlükçü Türkiye hayal olmamalı!”dedi.

Evet, çok doğru…

Bu ayıplar bize yeter.

Ancak vatandaş olarak eleştirileri zaten bizler yapıyoruz. Etkili ve yetkili makamlarda bulunan sizlere düşen görev ise bu haksızlıkları düzeltmek için gece gündüz çalışmaktır.

15 Temmuz hain darbe girişiminden sorumlu olan herkes A’dan Z’ye yargılanmalıdır. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak bunu yaparken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği “At izi it izine karıştı” noktasına getirmemeliyiz. “Önce içeri atalım, sonra suçlu olup olmadığına bakarız” tarzı bir yaklaşım, ülkeyi başka noktalara taşıyor.

Meclis, yeni yasama yılına başlayacak ve Yargı Reformunu görüşecek. İnsanlar, bu yargı reformundan umutlu. Bu umutların sönmemesi için haksızlıkların giderilmesi noktasında adımlar atılması gerekiyor. Bunun ilk adımı da çocuklu kadınların, en azından cezaları kesinleşene kadar tutuksuz yargılanmalarının yolunun açılmasıdır.

Eğer bu adaletsizlikleri çözemeyecekse yargı reformu, onun adına reform denemez. Tabii önce, adım atabilmek için ortada bir mağduriyetin olduğunu kabul etmek gerekiyor. Hastalığı teşhis etmeden yazacağımız ilaçların hiçbir faydası olmayacaktır.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün şu sözlerine katılmamak mümkün mü?

“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve adaleti tesis edecek olan yargı mercileridir. Herkesin kendini emin ve güvende hissetmesi demektir.”

Bu söylemin inandırıcılığını sağlamak yine sayın bakana düşüyor. Hep birlikte geleceğimizin aydınlığı için adaletli bir ışık yakmanın zamanı gelmedi mi? 

2 YORUMLAR

  1. Şuna kanaat getirdim: Çektiğimiz çile galiba bir proje. Başka izah bulamadım. Nasıl yapıyorlar, nasıl uyguluyorlar böyle bir projeyi aklım almıyor. Kader…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz