HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Siyaset barışı sağlamak için vardır

0

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis Grup Toplantısında konuştu. Türkiye’nin Suriye’ye yönelik başlattığı operasyonu eleştiren Buldan, şunları söyledi:

“‘Terörle mücadele’ söylemiyle bu işgal girişimini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Ancak biz biliyoruz ki sizin tarih boyunca yaptığınız Kürtlerle mücadeledir. Ama şunu da unutmayın: Kürt halkı da sizin bu faşizminize karşı mücadele etmesini iyi bilir ve edecektir de.

Nitekim AKP Genel Başkanı da konuşmasında ‘İnşallah en kısa zamanda bu fetih müyesser olur’ diyerek, istila girişimini açıkça itiraf etmiştir. Amacınız işgal girişimi değilse dilinizdeki fetih nedir? Nereyi, kimin topraklarını fethetmeye gidiyorsunuz? Kimi kimin yurdundan kovuyorsunuz? Kuzey Suriye toprakları sizin babanızın tapulu malı değildir buradan bir kez daha haykırıyoruz. Türkiye’nin tek yanlı sürdürdüğü savaşta ne yazık ki sivil, kadın, çocuk, demeden herkes zarar görüyor. 9 Ekim’den bu yana sınırın her iki tarafında 18 sivil hayatını kaybetti. Ve her gün ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor.

Dün gece belediye eşbaşkanlarımıza operasyon düzenleyerek gözaltına aldılar. Hakkari, Yüksekova, Nusaybin ve Erciş Belediye Eşbaşkanlarımız bir kez daha rehin alındılar. Partimizin Nusaybin’deki kriz masasını da basarak çalışanları gözaltına aldılar. Bu gözaltılar Kürt halkının iradesine bir saldırıdır. Kürde hakarettir. Kürdü hiçe saymaktır. Partimize ve belediye başkanlarımıza gerçekleştirilen bu saldırılar çok açık ve net olarak göstermektedir ki, Kürtlerin en meşru en demokratik yollardan elde ettikleri kazanımlar bile bu iktidarın ve yürüttüğü faşizmin hedefindedir.

Bu bir halk mücadelesidir. Hiçbir gayri meşru saldırınız halkımızın haklı mücadelesini ve kazanımlarını geriletemeyecektir! Bizler direne direne kazanmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. İçerideki Kürt karşıtlığını Kuzey Suriye topraklarında da aynı şekilde sürdürüyorlar. Kürtler yeter ki bir avuç toprak parçasında söz sahibi olmasın diye neredeyse tüm Türkiye’den vazgeçecekler. Düşmanlıkları bu kadar tarihi ve köklü.

Çok net görülmektedir ki, AKP kendi siyasi iktidarı yıkılmasın diye ülkeyi, sınır bölgesini ve halkları yıkım süreciyle karşı karşıya getirmekten çekinmemektedir. Evet, bu savaşın aynı zamanda iç siyasi boyutu da var. Türkiye derin ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal krizler yaşıyor. Bir yönetim krizi var. Ülke tek adam rejimiyle uçuruma doğru sürükleniyor. İnsanlar aç, yoksul ve işsiz. Ekonomi dibe vurmuş durumda. İnsanlar çaresizlik içinde canına kıyıyor.

Kadınlar her gün katlediliyor. Doğa katlediliyor. Bu arada Kaz Dağları için mücadele eden halklarımız direndi ve kazandı. Değerli temsilcileri aramızda, hoş geldiniz diyor ve halkımızı kutluyoruz. İş cinayetlerinin yaşanmadığı tek bir gün yok. Halkın sofrasındaki ekmeği her geçen gün azalıyor. Halkın ekmeğini kurşun yapıp satıyorlar. İşçinin alın terinden kısarak mermi alınıyor, çocuğun mamasına yeni vergiler getirerek bomba alınıyor, elektriğe, gaza zam yaparak ÖSO çetelerine maaş veriliyor. Hiç kimse geleceğine umut ve güvenle bakamıyor. Bütün bunların sorumlusu kim? Bu iktidar ve izlediği savaş politikalarıdır. İçerideki krizin üzerini örtmek için savaşa ihtiyaç duydular.

Bu topraklarda yaşam en çok çocuklara, gençlere ve biz kadınlara borçludur. Bizler ‘savaşa hayır’ derken nelere hayır dediğimizi iyi bilsin herkes! Biz bir hiç uğruna hiç bilmediği bir diyarda sebebini dahi bilmeden körpecik masum canların yitirilmesine hayır diyoruz. İnsanların o hiç bilmediği diyarda neyin diyetini ödediğini dahi bilmeden gençlerimizin kolunu, bacağını, gözünü bırakıp geri dönmesine, belki de bir daha hiç geri dönemeyecek olmasına hayır diyoruz.

Bu ülkede bu savaş çığırtkanlarının sesi olmayan, savaşa hayır diyen aydın, sanatçı, barolar, meslek örgütleri ve buradan bir kez daha siyasileri selamlıyorum. Ve aynı zamanda çok iyi biliyoruz ki bunun yanı sıra bütün baskı, sansür, tehdit ve şoven kampanyalara rağmen tüm dünyada olduğu gibi bu ülkede de ses veremese dahi bu savaşı lanetleyen, içi kanayan, kuşaktan kuşağa bu savaşın lanetini aktaracak bir hafızayı taşıyan milyonlar var.

Unutmayın siyaset barışı sağlamak, barışı korumak, barışı sürdürmek için vardır. Kan akıtmak gençleri ölüme sürmek için değildir! Milyonlar savaş istemiyor, kadınlar hiç istemiyor! Bu ülkede hangi kadın ömrünü adayarak büyüttüğü evladının bir başka ülkenin topraklarında ziyan olmasını ister! Hangi anne evladının tabutuna sarılıp ağlamak ister? Onların çocukları, damatları ve yedi sülalesi savaşlardan zenginliğine zenginlik katarken, onlar daha fazla kazansın diye hangi ana baba evladını kurban eder! Hangi kadın iktidarın koltuğunun ömrüne kendi evladının ömründen vermek ister?”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz