Hz. Muhammed’in vefatıyla başlayan İktidar Savaşları

5
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Sevgili Gençler, kendini genç hissedenler ve ileride genç olup merak içinde yeni bilgiler öğrenmek isteyecek bugünün çocukları.

Erken seçimlerin ilan edilmesiyle başlayan süreci yaşıyoruz. Şeytanlaştırma, karalama, kendini kutsallaştırma, başkasını hainleştirme ve daha neler neler.

Bunları okuduğunuzda, gördüğünüzde sizler şaşırıyorsunuzdur. Nasıl oluyor da, bu koca koca adamlar ülkenin dertleriyle uğraşmak yerine bu saçma kavganın içinde oluyorlar?

Ülke için bütün güzellikler başkanlık seçiminden sonra gelecek diye vaadler veriliyor, madem şu anda yönetimdesiniz ‘neden şimdi yapmıyorsunuz’ gibi sorular da aklınıza geliyordur.

Hiç şaşırmayın ve anlamıyoruz diye kendinizde anormallik olduğunu düşünmeyin.

Bunların hepsi normal şeyler. Bunun adı ‘İktidar Savaşı’…

İktidar savaşlarında herşey mübahtır. Her türlü ayak oyunları ve düzenbazlık normal hale gelir. Bu sebepledir ki; ‘ne istediler de vermedik’ diyenler, gün olur ‘fetö planı’ diye başkalarını şeytanlaştırırlar.

Bugün bunları yaşıyoruz, sadece bugün mü, hayır.

Bunlar eskiden de yaşandı.

Hz. Muhammed’in vefatından sonra halifelik (Başkanlık) sorunu ortaya çıkınca Hz. Ömer Hz. Ebubekir’e biat edince (yönetme hakkını teslim etmek) Saideoğulları sakifesi denilen yerde bulunanlar da biat ettiler.

Ensar (Medineli müslümanlar) halifenin kendilerinden olmasını istemişlerdi.

Muhacirler de, halife Kureyş’ten olmalı demişlerdi.

Neticede Hz. Ebubekir halife oldu.

Hz. Muhammed’in vefatından sonraki İktidar Savaşı başlamış oldu. Hz. Ali defin işlemleriyle uğraştığı için orada değildi. Daha sonra kendisinin de biat ettiği söylenmiş olsa da, bu konuda kesinlik yoktur.

Hz. Ebubekir vefat etmeden önce mektup yazdırır. Mektubu kaleme alan Hz. Osman’dır. Tam yerine geçecek ismi söyleyeceğinde bayılır ve oraya Hz. Osman da Hz.Ömer’in adını yazar. Hz. Ebubekir kendine gelince ‘kendi adını da yazabilirdin ama Hz. Ömer’in adını yazmak doğru seçim’ der.

Hz. Osman, ensardan birinin ismini yazmamıştır. Çünkü İktidar elde bulundurulması gereken bir imkandır.

Hz. Ömer ikinci halife olmuştur.

Hz. Ömer suikaste uğrar. Evet yanlış duymadınız suikast. Ölüm döşeğinde iken altı kişilik bir ekip kurdurur ve onların içlerinden halife seçmelerini ister. Bu altı kişi: Ali, Osman, Zübeyr, Talha, Sa’d b. Ebî Vakkas, Abdurrahman b. Avf.

Ayrıca ‘oy kullanmamak şartıyla’ ensârın yaşlılarını; Hz. Hasan’ı, Abdullah b. Abbâs’ı ve kendi oğlu Abdullah’ı da aralarına almalarını istemiştir.

Abdurrahman b. Avf’ın Hz. Osman’dan yana tavır alıp ona biat etmesiyle Hz. Osman halife seçilmiş oldu.

Peki ya Hz. Ali.

Hz. Ali, Hz. Osman’a biat edeceğini ifade etmişti. Açıkcası Hz. Ali samimiyeti, doğruluğu, efendiliği sebebiyle kendisini ön plana atmamıştı. Toplumda ayrılık çıkmasın diye kendini geri çekmişti.

Hz. Osman’ın üçüncü halife olması ile sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Fetihler, toprakların genişlemesi olsa da, İktidar Savaşı dediğimiz gerçek kendini göstermeye başladı.

Fetihlerle lüks yaşam başladı, müslümanlar bu lüks yaşamı benimsediler ve artık toplumda adam kayırma dönemi de başlamış oldu.

Bundan dolayı diyebiliriz ki; Hz. Osman dönemi adam kayırmanın, akrabaları göreve getirmenin en üst seviyede olduğu dönemdir.

Kendine bağlı olmalarını isteyerek yaptığı bu görevlendirmelerde Muaviye b. Ebu Süfyan’ı (Mekkeli müşriklerden Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye) Suriye genel valisi yapmıştır.

Kufe valiliğine Said b. As’ı, Mısır valiliğine süt kardeşini, Basra valiliğine dayısının oğlunu, devlet katipliğine de amcasının oğlu Mervan’ı tayin etmişti.

Ümeyyeoğullarına geçen devletin bu durumunu Hz. Ali ve diğer sahabeler eleştiriyorlardı ama bu eleştiriler sakin, kaliteli, seviyeli oluyordu.

Eleştirenler suçlandılar. Öyle ki; Ebu Zer Muaviye’nin sınırsız harcamalarını ve lükse düşen müslümanların davranışlarını eleştirdiği için, Muaviye’nin şikayetiyle Hz.Osman tarafından Medine’ye çağırıldı.

Eleştirilerini devam ettirince de Rebeze çölüne sürgüne gönderildi. Ve orada vefat etmiştir.

Tekrar edelim: Sürgüne gönderilen sahabe: Ebu Zer

​​Sürgüne gönderen sahabe ve halife: Hz. Osman

​​Kimin şikayetiyle: Muaviye

Hz. Osman dönemindeki yanlışlıklar, adam kayırmalar toplumda rahatsızlık meydana getirdi.
Fitne adı verilen aslında bu yanlışlıklar karşısında yapılan itirazlar ve eleştirilerdi.

Ama müslümanlar sahabelere konduramadıkları için, bu fitneleri hep başkaları yapmıştır.

Sanki Hz. Osman ve Ümeyyeoğulları hiç hata yapmadılar ve fitne dışarıdan geldi. Bu, kandırmacadan başka bir şey değildir.

Hz. Osman’ın öldürülmesine kadar giden süreç böylece başlamıştır. Sebebi de İktidar Savaşı.

İsyancılar acilen halife seçilmezse, Hz. Ali’yi öldüreceklerini söylediler ve Hz. Ali de halifeliği kabul etmek zorunda kaldı.

Onun halifeliğini kabul etmeyenler de çoktu. Muaviye de onlardan biridir.

Hz. Ali de şehit edilir, suikaste uğrar.

Hz. Hasan, Muâviye’den sonra halîfeliğin kendisine geçmesi şartıyla, feragatte bulunur. Ancak bir süre sonra Hz. Hasan’ın vefatıyla, Muâviye kendisinden sonra oğlu Yezid’i veliahtayin edip, onun için hayattayken biat alması, Râşid Halîfeler adı verilen dönemin sona ermesidir.

Keyfilik, krallık, saltanat başlamış olur. Bu da Muaviye ile başlar.

Hz. Ali’nin vefatından önce yaşanan Sıffın savaşı da çok önemlidir.

Hz. Ali ile Muaviye arasında olan bu savaşın sonuçları çok acı olmuştur. Hariciler Hz. Ali’yi öldürmüşler ve Muaviye ile de saltanat başlamıştır.

Bir bakıma Hariciler Muaviye’nin ekmeğine yağ sürmüşlerdir. Güya Hariciler Muaviye tarafında olmasalar da, Muaviye’ye halifelik yolunu açmışlardır.

Bu konular müslümanlar tarafından konuşulmaz, konu açılsa hemen kapatılır.

Sebebi nedir?

Sebebi şuydu: Onlar sahabelerdi ve onların yanlışlıkları ortaya çıkmasın diye, bu konular irdelenmiyordu. Bu sorun konuşulmayınca sanki unutulacak ve üzeri kapanacak.

Ama öyle olmuyor.

Sahabelerdi evet ama onlar da İktidar Savaşı içinde oldular.

Hatta birbirlerine karşı savaştılar.

Gelelim bugüne.

Bugün de İktidar Savaşı var. Kutsalmış gibi gösterilmeye çalışılan bir iktidar savaşı. Güç ve iktidarın kazanılması için yapılan ve her türlü yolun mübah görüldüğü bir savaş.

İslam tarihinde nasıl olmuşsa, bugün olması da gayet normal.

Normal olmayan ise, aradan geçen o kadar yıla rağmen, bu iktidar savaşı için bulunan dayanakların değişmemesi.

Din, kavmiyetçilik, dışlamacılık, kısaca her türlü prim yapan etkenin acımasızca kullanıldığı bir ortam.

Müslümanlar, tarihte yaşanan bu olaylardan hiç ders almadılar ki; hala daha aynı şekilde devam eden bir iktidar savaşına şahit oluyoruz.

Meselenin ne dinle, ne devletle, ne vatanla alakası yok. Meselenin en temel sebebi Güç ve İktidar.

Müslümanlar bu hırslarını aşamadıkları sürece, tarih sürekli tekerrür etmeye devam edecek.

Müslümanlar da her seferinde şeytanı, batıyı, üst aklı suçlamaya devam edecekler. Kendilerinde hata arama erdeminde bulunamadıkları için, kendilerini kutsal ve doğru, başkalarını da sıradan ve yanlış görmeye devam edecekler.

Ama bir ayet vardır: ‘Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz’. (Bakara,216)

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikDışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aksoy’dan AB Komisyonu Başkanına tepki.. Bu açıklamaları reddediyoruz
Sonraki İçerikBuda The Economist’in iddiası.. Türkiye’de erken seçim adil olmayacak
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

5 YORUMLAR

  1. Sinan bey, Verdiginiz bilgiler icin tesekkurler. Cemel savasinda da sahabeler birbirleriyle savastilar, aralarinda cennetle mujdelenenler de vardi, ordulardan birinin basinda Hz. Aise, digerinde Hz. Ali vardi.

  2. Sayın Eskicioğlu,
    Merhabalar…

    Bugünkü yazınızda, Sahabi Efendilerimiz arasındaki “iktidar savaşları” (!) konusuna değinmişsiniz.

    Şunları öncelikle belirtmeliyim ki; “Sahabi efendilerimiz”, alemlere rahmet olarak gönderilen ve devrin müşrikleri tarafından dahi “Emin” kişi olarak kabül edilen Peygamberimizin Arkadaşlarıdır…

    Yani;

    – İslamın ilk yıllarında her türlü işkence, zulme, baskılara göğüs geren kahramanlardır.

    – Varlarını-yoklarını, refahlarını, canlarını, mallarını İslâm’ın yayılması yolunda çekinmeden harcayanlardır.

    – Devrin büyük devletlerine, büyük dinlerine, inatçı-cahil kavim ve kabilelere karşı sadece Allah’a sığınarak dik duranlardır.

    – Onlar, O Eşref-i Mahlûkat Efendimizin ilk göz ağrıları ve talebeleridir.

    – Sahabiler, bu ümmetin saff-ı evvelleri olduğu için onlardan sonra gelen tüm müslümanların hayır ve hasenatlarına hissedardırlar. Dolayısıyla ademoğulları içinde, peygamberlerden sonra en hayırlı ve sevabı en çok insanlardır.

    – O muhterem zâtlar, Peygamber Efendimize ve İslâm’ ın emirlerine sadece ve sadece Allah için itaat edip bunun karşılığında sıkıntıdan başka birşey ellerine geçmemiştir.

    – Onlar bir mes’eleye yaklaşırken dünya hayatını değil âhiret hayatını esas almışlardır.

    Peki, yukarıda azıcık faziletlerini sayabildiğimiz bu şerefli insanları eleştiren biz gafillere gelecek olur isek…

    Acaba kendimizi o mükemmel insanlarla yarıştırabilme cesareti cahilliğimizden mi gelmektedir.

    Bu fazilet sahibi insanları eleştirenlerin bazıları bilerek veya bilmeyerek şöyle bir düşüncenin oluşmasına yol açmaktadırlar: “Sizin o çok büyüttüğünüz Sahabiler bile bakın bakın insani zaaflarına mağlup olmuşlar. Dolayısıyla çok büyütmeye ( HAŞA) gerek yok” demek istemektedirler.

    Heyhat!

    Bir tarafta Allah için yaşayanlar….
    Diğer tarafta dünya esaslı yaşayanlar.

    Bu dünya hayatını esas maksat tutan insanlar nerede…

    Tüm dünyaya İslâm’ı, tüm yokluğa, baskılara, devrin cehaletine rağmen kabul ettiren Mümtaz Sahabeler nerede. ..

    Tüm bunları söylerken Sahabi Efendilerimizin insan olduklarını unutmuyoruz ve elbette onların da duygularının, nefislerinin olduğunu kabül ediyoruz. Ama onların adları, hatıraları anılırken kendimize şöyle bir çeki düzen vermemiz gerekiyor.

    “Edep Ya Hû” diyoruz.

    Not: Mekke’nin müşriklerinden dediğiniz Ebu Süfyan, sahabi olma şerefine ermiştir.

    Saygılarımla. ..

  3. bu yazıdan iki şey çıkarılabilir.
    1- iktidar savaşı normaldir. insanı kötü veya iyi yapmaz. çünkü insanın fıtratında vardır. dolayısıyla sahabe iktidar savaşı yapmıştır gayet normal… Bu öncülü kabul edersek sahabeyi ayıplamayalım gizli ya da ima yoluyla
    2- iktidar savaşı ayıp bir şeydir. ahlaksızca yapılmamalıdır. bu ayıp şeyi sahabe yapmıştır. sahabe bunu yapmışsa bizler yapmışız çok mu? ya da şöyle diyelim. sahabe de kim yahu iktiradar savaşının esiri olmuş insanlar kötü insanlardır. bu durumda sahabeyi öven gündeme geldiğinde olumsuzluklardan bahsetmeyi yasaklayan hadisleri ne yapacağız. BU AÇMAZLARDAN BİZİ KURTARABİLİR MİSİN EY YAZAR.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz