İmamoğlu-Yıldırım ortak yayını neden olay oldu?

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Bilmiyorum sizler de farkında mısınız ama ilginç zamanları yaşıyoruz. Hayatın koşturmacasından, sosyal medya yoğunluğundan ve kendimiz gibi olmayanlara laf yetiştirmekten zaman bulup, yaşadığımız şu günler üzerine biraz zihin yorduğumuzda bunu daha iyi anlıyoruz.

İptal edilen bir seçim ve üzerindeki sis perdesi aralanmadan girilen seçim yenileme süreci.

Seçimin iptali hakkıyla tartışılmadan oldu bittiye getirildi. İşin daha da ilginç yanı, bu sürecin kendini muhafazakar/dindar olarak tanımlayan bir iktidarın yönetimde olduğu dönemde yaşanıyor olması.

Bu süreci hukuka uygun şekilde ve anlayarak sindiremedik, bunu açıkça ifade etmemiz gerek.

Ve şimdi ikinci aşamadayız: ‘Seçimin yenilenmesi’.
Bu süreçte de çok ilginç olaylara şahit oluyoruz. Devletin imkanlarının tek taraflı kullanılması, seçim İstanbul’da olacak olmasına rağmen adayların bütün ülkeyi gezmesi ve tabii ki ortak katılımlı TV yayını.

Bu üç maddenin hiçbirisi hukuk düzenine sahip, demokrasisi ve sosyal yapısı gelişmiş ülkelerde yaşanmaz, öncelikle bunu belirteyeyim.

Devlet imkanları, ne ve nasıl olursa olsun, bütün adaylar için eşittir. Seçim yeri dışında, bütün ülkenin gezilmesi öncelikle israftır, maddi imkanların boşa kullanılmasıdır ve saçmadır. Ama konu Türkiye olunca, illa da mantık aramaya gerek yok. Çünkü ülkemizin topraklarında bazı şeyler farklı işliyor.

Gelelim ortak katılımlı yayına.

Olması gereken bir durum, neden bu kadar büyütüldü?

Çünkü anormallikten dolayı büyük bir olay.

Burada bir soru daha aklıma geldi: ‘Sürekli normalleşmekten bahsediyoruz da, yaşadığımız anormalliklerden dolayı acaba ‘normali’ mi unuttuk?’

Neyse, bu soruyu başka bir zamana bırakalım.

Ortak yayın neden büyük bir olay?

TV kanalları bu haberi verirken şu ibareyi kullanmaktalar: ‘Tarihi yayın…’

  1. Tarihi yayın, çünkü unutulmuş bir durumu yeniden yaşıyoruz. Yaşadığımız anormalliklerden dolayı unuttuk, unutturulduk. Adayların TV kanallarına birlikte çıkıp projelerini anlatıp savunmaları, normal olanı aslında. Ancak yıllardır iktidarda olan Ak parti ve onun politika stratejisi bize bunu unutturdu. Elindeki güce ve aldığı oylara güvenerek buna hiç yanaşmadı. Toplum da, işin açıkçası, bunu hiç sorgulamadı. Sorgulayamadı, çünkü ortam oluşmadı.
  1. İstanbul seçiminin iptali aslında Ak parti’nin ‘keyfim nasıl istiyorsa, ona göre karar veririm’ psikolojisinin en tepe noktası oldu. Bu zirve belki güç zirvesi gibi görünebilir ama bir bakıma da toplumdaki Ak parti algısının da kırılma noktası oldu. Birçok Ak partili bile ‘haksızlık yapıldığını’ düşünmekte. Hal böyle olunca da, geri adım atarak keyfiliği sınırlamak gerektiği düşünüldü. İşte bu yüzden de, ortak yayını hiçbir zaman kabul etmeyen Ak parti bu yayını kabul etmek zorunda kaldı. Bu kabul etme bazı pazarlıkları da beraberinde getirdi. Moderatör kim olacak?
  1. Moderatörün kim olacağına dair Binalı Yıldırım bir teklifte bulundu. Uğur Dündar’ın kendi açıklamasına baktığımızda bu teklifin resmi yapılmadığını öğrenmiş olduk. Kendisine yapılan linç, teklifi olumsuz cevaplamasına sebep olmuş. Uğur Dündar toplumdaki kamplaşmadan ve normalleşmeden bahsediyor. İyi de benim anlamadığım, insanların zihinleriyle dalga mı geçiliyor ne?

Normalleşmeden bahsediyoruz da, peki neden bu ortak yayının bu kadar büyütülmesinin anormallik olduğunu söylemiyoruz?

Ortak yayının yapılacak olması normalleşmeye giden küçücük bir adım, evet. Ama biraz da normalleşmeden de bahsetmek gerekmiyor mu?

Normalleşme.

Bu ortak yayın abartılmıştır, olması gerekenin ‘sanki birisinin teveccühü gibi’ sunulmasıdır.

Normalde adayların bütün ülkeyi gezmeleri gerekmemektedir, doğru olan, masraf çıkarmadan İstanbul’da kalarak bütün TV kanallarına katılmalarıdır.

Normalde bu kadar abartmadan, moderatör seçmeden halkın karşısına çıkılmalıdır.

Normalde tek bir ERKEK moderatör değil, kadınlı erkekli gazetecilerin katıldığı programlar olmalıdır.

Normalde ortak yayın için partilerin bazı yetkilileri değil, adayların kendileri açıklama yapmalılar.

Normalde diyerek başlayan çok cümleler sıralanabilir de, neyse….

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikMHP, Binali Yıldırım’a Karşı…
Sonraki İçerikİngiltere’nin başbakan adayları belli oldu..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz