İnfaz Yasasında eşitlik ilkesi mutlaka esas alınmalıdır, ayrımcılık kabul edilemez..

0

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, genel merkezde düzenlediği basın toplantısında partisinin belediyelerine kayyım atanmasına tepki gösterdi.

“Bütün dünya insanlığı tehdit eden Korona Virüs ile mücadele için yöntemler ararken Türkiye’de iktidar bambaşka hesaplar peşinde.” diyen Sancar, şunları söyledi:

“Bu operasyonun niteliği ile ilgili resmi kaynaklardan bir bilgi kamuoyuna yansımış değil. Ancak geçmişteki tecrübeler de göz önüne alındığında bir kayyım operasyonu ile karşı karşıya olduğumuza dair pek çok veri var. Bizler başından beri insanlığı tehdit eden büyük bir tehlikeden söz ettik ve bu tehlikeye karşı hem ülkede hem de uluslararası alanda dayanışmayı zorunlu gördüğümüzü belirttik.

İnsanlık bu büyük tehdidi ancak dayanışma ile aşar dedik. İktidara da bu yönde çağrılar yaptık, halk sağlığını düşünmesi, halk sağlığı için gerekli tedbirleri alması uyarısında bulunduk. Önerilerimizi düzenli olarak kamuoyu ile paylaştık ama görüyoruz ki iktidar dayanışma yerine kutuplaştırma politikalarını tercih ediyor. Bu, iktidarın insanlığı tehdit eden büyük tehlikeler karşısında bile öncelikle kendi bekasını düşündüğünü gösteriyor. Halkı değil kendi iktidarını düşünen, iktidarını nasıl sürdüreceğini düşünen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

Biz demokrasi, şeffaflık istedik. Böylece halkın güveninin kazanılabileceğini vurguladık. Bu tehditle ancak bu çerçevede bir mücadelenin mümkün olduğunu söyledik. Ancak iktidar her türlü otoriter yöntemi uygulamaya devam ediyor. Ve bu konuda da herhangi bir değişiklik yapma niyetinde olmadığını bütün yaptıklarıyla ortaya koyuyor. Biz şeffaflık diyoruz iktidar karanlığı seçiyor, biz demokratik katılım diyoruz iktidar otoriterliği, keyfiliği tercih ediyor. Biz halk sağlığı dedikçe iktidar halka saldırıyor, halk iradesini yok sayıyor, halkın sağlığını tehdit eden durumları ortadan kaldırmak yerine halkın iradesini ortadan kaldırmaya yöneliyor.

İktidar bu büyük tehlikeyi insanlık için en ağır tehditlerden biri olduğu söylenen bu salgını bir fırsat olarak kullanmaya çalışıyor. Bunun siyaseten kabul edilebilir bir yanı olmadığı açıktır. Ancak sadece siyaseten değil ahlaken de kabul edilebilir bir yönetim pratiği değil. Bu fırsatçılık başka alanlarda da karşımıza çıktı salgından beri. Bu salgının pandemi olarak ilan edilmesinden beri bütün ülkeler, uluslararası kuruluşlar insan sağlığını esas alan çalışmaların öne çıkarılması gerektiğini söylerken bu iktidar bu tehdidi, bu salgını kendisi için bir fırsata çevirmeye çalışıyor.

Biz bu uygulamanın demokrasiye, halk iradesine, toplumun bütününe yönelik bir saldırı olduğunu vurgulamak istiyoruz. Burada yapılan şey sadece Kürt illerindeki belediyelerin gaspı değil aynı zamanda ülkenin ve toplumun demokrasi inancının yok edilmesidir. Burada yapılmak istenen şey bütün Türkiye halkının çıkarlarını gözetmek değil Türkiye halkını karamsarlığa, karanlığa, ümitsizliğe mahkum etmektir. Çok büyük bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuzun herkes farkına varmalıdır. İktidarın uygulamaları toplumu tehdit ediyor. Bizler bu tehdidi tıpkı salgına yönelik yöntemlerde olduğu gibi ancak bütün ülkede demokrasi isteyen özgürlük ve barış isteyen eşitlik isteyen insanların dayanışmasıyla aşabiliriz.

Eğer biz bu ülkede barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak, eğer biz bu ülkede demokrasi inancını canlı tutmak istiyorsak, eğer bu ülkede eşitlik temelinde kardeşçe bir yaşam sürmek istiyorsak bütün bunlara hep birlikte karşı çıkmalıyız. HDP olarak biz, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, çatışmacı dili ve politikayı reddettiğimizi sürekli söylüyoruz. Ancak bunu söylerken bu keyfi, bu antidemokratik, bu gaddar iktidar politikalarına sessiz kalacağımız da düşünülmesin. Esasen bu konudaki demokratik tepkilerimizi bütün meşru yollardan göstermek için hazırlıklarımızı yapıyoruz.”

İnfaz düzenlemesiyle ilgili ise Sancar, şöyle konuştu: “Bizim doğrudan bir görüşmemiz henüz olmadı. Elbette Meclis’te grup başkanvekilleri arasında çeşitli sohbetler oluyor ancak bizim iktidarla bugüne kadar doğrudan herhangi bir temasımız olmadı. Burada da beklentimiz açıktır. Eşitlik ilkesi mutlaka esas alınmalıdır. Ayrımcılık kesinlikle kabul edilemez böyle bir ortamda. Daha önce de söyledik, yoksulları ve hassas durumda olan kurumları ve orada tutulan insanları tehdit ediyor.

Bu konuda ayrımcı yaklaşım insanların hayatıyla keyfi bir şekilde oynamak anlamına gelecektir. Biz yapılacak düzenlemenin ayrımsız bütün mahkumları ve tutukluları kapsaması gerektiğini söylüyoruz. Temel yaklaşımımız budur ve bu yaklaşımdan vazgeçmemiz mümkün değil.

Tüm cezaevlerinde bu tehlikeyi gözeten, tüm tutuklu ve hükümlüler için bu ağır tehlikeyi göz önüne alan bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. Cezaevlerinin ancak bu çerçevede güvenli hale gelmesi mümkündür. Aksi takdirde cezaevlerinde tutulan insanların sağlığı ve hayatı tehdit altında olacaktır.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz