İşin aslı: Hicret (1)

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

En son olarak ‚Miras ve kazanım imanı‘ konusunu ele alarak Mekke Dönemi’nden bahsetmiştik. Bugünün Müslümanlarının en temel sorunlarından biri olan ‚iman’ın öneminden dolayı ‚kazanım imanı’nı ele almıştım. Çünkü miras İslam’ını yaşayan Müslümanlar için imanın kazanılması gibi bir durum söz konusu değil. 

Dün regaib kandili vesilesiyle çok yoğun paylaşım ve mesaj trafiğini yaşadık. Ezbere yaşamların ezbere davranışları olur, aslında dünkü yaşadığımız da böyle bir durumdu. Ezbere yaşanan miras İslam’ının ezbere davranışlarındandır kandiller ve kandil kutlamak. Gerçeği ifade etmek gerekirse; karnavaldan sonra halis niyetle ve mistik hislerle oruca başlayan Hristiyanlarla, üç aylar diyerek kandil kutlayan halis niyetli mistik hislere sahip Müslümanlar arasında hiç fark yok. Müslümanları farklı kılan bir bütün olarak (sonrasında da sistemin kurulması ve işletilmesi) İslam’ı düşünmeleri, araştırmaları, kendi hayatlarında tesis ederek yaşamalarıdır. Bu olmadığı takdirde mistik alana dair dinsel ritüelleri yaşayan Hristiyan, Yahudi ve Müslüman hep aynıdır. 

Hicret konusu miras İslam’ını yaşayan ve ezbere davranışlarla hayatlarını geçiren Müslümanlar için sadece bir kutlamadan öteye gitmez. Kutlanan da hicri yılbaşıdır. Aslında bunun kutlanması da miladi yılbaşına olan tepkinin dışa vurulmuş halidir de diyebiliriz. Sadece bu davranışta değil, neredeyse bütün davranışlarda aynı ‚tepkisellik’i görürüz. İslam, tepki gösterme dini midir, yoksa alternatif ortaya koyan sistemsel bir bütünlük müdür? 

Neyse biz hicret konusuna başlayalım. 

Hicret kelime olarak (hecr) ‚terketmek, ayrılmak‘ anlamındadır. Bir kişinin bedenen, ruhen bir yerden ya da bir toplumdan ayrılması. İslami bir terim olarak ise; Hz. Peygamber’in ve Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç etmeleridir. Fıkhi olarak da bir açıklama yapılmıştır, bu açıklama önemli olduğu için ilerleyen zamanlarda ayrıntılı şekilde ele alacağız. 

Kuran’da hicretle ilgili ayetlere bakalım: 

Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur. Kim Allah ve Resûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisa, 100)

(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur. (Tevbe, 100)

İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. (Nur, 22)

Akabe sözleşmeleriyle kendilerine Medine’de yaşama imkanı bulan Müslümanlar tek tek ve gruplar halinde Medine’ye hicret etmeye başlamışlardır. Ebu Seleme zaten Medine’de bulunuyordu ve sonrasında Musab b. Umeyr de gitmişti. Amir b Rebia ve ailesi de bu sözleşmelerden sonra hicret ettiler. Gruplar halinde ve ‚gizlice‘ yapılan bu göç; şahsi, tinsel (ruhsal) inanma olan imandan çok farklıydı. Bu durumu bugüne taşıyacak olursak Müslümanlar iman ettiklerini ifade ederler ama yaşam alanı olarak benimsedikleri bir sözleşmeyle, kendilerine uygun olan bir coğrafyada da mı yaşamaktadılar bundan emin değiliz. 

Müslümanlar gizlice hicret ederken bir kişi var ki, açıkça hicret edeceğini beyan etmiştir ve bu kişi de Hz. Ömer’dir. 

Mekke’de kalan ‚ağır top‘ diyebileceğimiz Müslümanların hicret etmeleri neden engellenmek istendi? 

Mekke’liler Müslümanların Medine’ye gidip yeni toplum oluşturmalarından rahatsız oldular ve Hz. Peygamber’in de hicret ederek yeni oluşan bu toplumun başına geçmesinden ve daha da güçlenmelerinden korkuyorlardı. Bu yüzden de Mekke’de kalan Hz. Peygamber, Ebubekir ve Ali’nin ve ailelerinin hicret etmelerinin engellenmesi için ellerinden geleni yapacaklardı. İşte bu sebeple Mekke’nin ileri gelenleri Darunnedve’de toplandılar ve bu duruma çözümler aradılar. Ebu Cehil peygamberi öldürmeyi teklif etti ve bu karara bağlandı. Bunun uygulanması için de Kureyş kabilelerinden birer kişi seçilecek ve bu tim Hz. Peygamber’i hicret etmesine fırsat bırakmadan öldürecekti. 

Bu karardan sonra hangi gelişmeler oldu? Onları da haftaya ele alacağız. 

Sevgi ve Bilgiyle kalın 

Önceki İçerikTürk heyeti, İdlib’de ateşkes istedi..
Sonraki İçerikMedipol Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi’nde son 16 takım arasına kaldı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz