- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Mekke Dönemi, 13 yıl devam eden uzun süreli bir kişilik eğitimiydi. Bu eğitimin sonunda kişi kendini ve Yaratıcı’yı tanıyor, O’na inanıyor ve O’nu kutsalı olarak kabul eden bir inanan konumuna yükseliyordu.
Bugün Müslümanların yaşadıkları sorunların, açmazlarının temeli işte bu Mekke Dönemi’nin tam anlaşılamamış olmasındandır.
‘Mekke Dönemi’ dediğimiz zaman aralığı Müslüman için temeldir. (Basis, foundation, Infrastruktur, Fundament)
Temeli tam olarak kurulamayan İslam binası bugün Müslümanların üzerine çökmüştür. Müslümanlar çöken bu enkazın altında kalmışlardır.
Cuma günleri ‘işin aslı’ bölümünü ele almamızın sebebi de aslında bu enkazdır. Öncelikli görevimiz bu enkazı ortadan kaldırmak ve binayı tekrar inşa etmeye çalışmaktır.
Almanya’ya geldikten sonra anlatılan bir hikaye çok hoşuma gitmişti. Neden mi? Gerçeklerle birebir örtüştüğü için. Küçük bir mekana bir iş makinası yerleştirme görevini bir Alman’a ve bir Türk’e vermişler. Türk hemen yerleştirmiş ve çalıştırmaya başlamış. Makina duvara çarpıp çalışamadığı zaman yerini biraz değiştirmiş, tekrar başlamış. Tekrar sorun çıkınca tekrar yerini değiştirmiş, gene sorun çıkmış. Tekrar yerini değiştirmiş, tekrar sorun çıkmış. Bu sekiz-dokuz sefer tekrarlanmış. Hem iş makinası zarar görmüş, hem de üretim aksamış.
Alman mekanı ve iş makinasının nasıl çalıştığını ölçmüş, tartmış. Başlamış hesap yapmaya. Ama aradan da zaman geçmiş, yani Türk’ün yaptığı gibi hemen çalışmaya geçmemiş. Ölçmüş, tartmış, hesapları yapmış ve makinayı yerleştirmiş. O yerleştirmeyle makina hiç yerinden oynamadan senelerce çalışmış.
Mekke Dönemi konusu da bence aynen böyle: Mekke Dönemi’nde tesis edilen ‘iman’ı Müslümanlar 6 esasa indirip, ezberlenen birşey sandılar. Sorun çıktı, hadi bakalım çözümler arandı. Bir yöntem uygulandı, olmadı. Başka sorunlar çıktı, başka yöntemler arandı, uygulandı. Olmadı. Gün oldu sanayileşme rahatsız etti, çözümler arandı. Dün modernizm ve modern hayat sorun oldu, çözümler arandı. Olmadı. Bugün de maddi imkanlar ve lüks hayat düşkünlüğü sorun oldu, çözümler aranıyor. Ve gene olmayacak. Çünkü hesap-kitap işi olan, gözlem ve değerlendirme olan, araştırma ve düşünme olan, kişisel gelişim olan, Yaratıcı’yı tanıma-bilme ve O’na iman olan Mekke Dönemi es geçildi.
İmanı bilmeden başörtüsü takıp cihat yapan yığınlar oluştu.
İmanı bilmeden sakal-cüppe ile İslam şovları yapanlar oldu.
İmanı arayıp-bulup tanımadan oruç tutanlar ve hac yapanlar oldu…
İman edebilmenin zorluğunu yaşamadan kendini Mümin ve Müslüman sananlarla beraber yaşıyoruz. Ve sonra da en küçük bilinçsizlik ve çiğlik görünce Müslümanlar neden böyle diyoruz. Acaba bu kişiler imanı tanıyan Mümin olup sonra da üzerine İslam’ı inşa eden Müslümanlar mı, yoksa bu kişiler sadece miras İslam’ını yaşayan Müslümansılar mı?
Mekke Dönemi’ndeki eğitimi, kişisel gelişimi, imanın tesis edilebilmesini anlatmıştık. Edilebilmesi diyorum çünkü bu o kadar kolay bir konu değil. İman edebilmekten bahsediyorum. İman dediğimiz hemen ‘inandım ve iman ettim’ demeyle olan bir durum değildir. İnsanı sallar, kendinden geçirir, zorlar, kendinden geçip teslim olmak o kadar da basit değildir.
İşte bütün bu zorlu süreçlerin yaşandığı Mekke Dönemi’nde tek bir ibadet vardı: Namaz.
Kimine göre namaz, kimine göre salat (dua), kimine göre yalvarma-sabır ve şükür, kimine göre Yaratıcı’yla bağ kurma, kimine göre Aşkın olanın gücüne boyun eğme, kimine göre içindeki parçacığı BÜTÜN’le buluşturma…
Namaz; hicretten önce, İsra ve Miraçta vazife olarak farz kılınmıştır.
Diğer ibadetler ise hicretten sonra Medine Dönemi’nde farz kılınmıştır. Nelerdir bunlar:
Oruç, hicretten 1,5 ile iki yıl sonra.
Zekat, hicretin ikinci yılında.
Örtünme (tesettür), hicretin beşinci yılında.
Hac, hicretin dokuzuncu yılında.
Kurban etme Arap toplumunda bilinse de, Kurban Bayramının eda edilmesi ve kurban kesilmesi de hicretten sonradır.
Görüldüğü gibi Mekke Dönemi’nde ne oruç, ne zekat, ne örtünme, ne hac ve de ne kurban farz olmuştur.
Öncelikli görev insanın kendini tanıması ve böylece Rabb’ini tanıması, kişisel gelişimini tamamlayarak iman etmesidir. Bunları yaparken de Yaratıcı ile direk bağlantıyı kuracağı namaz farz olmuştur.
Bugün derdimiz büyük gibi görünse de, aslında aşılmayacak değildir. Yeter ki, öğrenmeye açık samimi insanlar olsun…
Sevgi ve Bilgiyle kalın