‘İslâmcı terör’ ifadesi.. Rahatsızlık büyük…

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Almanya başbakanı (Şansölyesi) Angela Merkel bir günlük Türkiye ziyaretini tamamladı. Muhtemelen sığınmacılar, İncirlik, darbe girişimi, Almanya’daki gelişmeler, diyanet ve imamların durumları masaya yatırılmıştır görüşmelerde.

Ancak görüşmeye damgasını vuran, ortak basın toplantısındaki ‘İslâmcı terör’ ifadesi ve bunun düzeltilmesi oldu. Türkiye’deki gazetelerde olduğu gibi, alman basınında da üzerine yorumlar yapılan ve yazılar kaleme alınan bir durumdu.

‘İslâm ve terör’, ‘İslâm, terör, barış’ gibi makalelerle durum ortaya konuldu ve çeşitli yorumlarla fikirler sunuldu.

Diğer bazı gazetelerde de ‘hassasiyetimiz dile getirildi’ yada ‘Merkel diz çöktü’ gibi başlıklarla kaleme alındı.

Müslümanlar olarak rahatsızlık duyuyoruz.

İslâm barış dinidir. SLM kökünden gelir ve ‘İslâm hem kendi döneminde hem de kainata kadar barışı tesis edecek dindir’ diye inanıp söylüyoruz.

Peki kendini ifade etmede açıkça ‘İSLÂM’ kelimesini kullanan ve alenen ‘TERÖR’ yapan bu insansılara ne diyeceğiz?

Din ve özellikle İslâm, kişilerin sorumluluklarını akıl ve baliğ olmakla başlatır. Yani dinin seçimi ve uygulaması kabaca bir genellemeyle: erkeklerde 12-14, kızlarda 11-13 diye ifade edebiliriz, tabii istisnalar her zaman mevcuttur.

Buradan çıkan şudur: din, sonradan kabul edilen ve tasdik edilen bir inanıştır.

Sonradan olmayan yani doğuştan itibaren, bize kim olduğumuzu belirleyen milliyet konusu çok daha güçlüdür.

Almanya’da ‘aşırı sağcı Almanlar’ diye ifadeler kullanıldığında, acaba Almanlar ‘hayır, aşırı sağcılıkla Alman kelimesi yan yana kullanılamaz’ diyorlar mı?

ABD’de yollarda gösteri yaparak, protesto eden Yahudiler; ‘İsrail’in cinayet işlemesine dur diyoruz’ derken, kendi millet ve kendi dinine karşı duruş sergilerken ‘kötüye kötü olduğu için karşı çıkmıyorlar mı?’

Hassasiyeti anlıyorum, katılıyorum. Ama aklıma sorular da gelmiyor değil.

Türkiye’de isis denmiyor, daeş midir, deaş midir, artık hangisi doğruysa…

Ama İslâmı kullanıp, gençleri kandırarak saflarına katan, insansılara karşı duruş sergileyip, adını koymak gerekirken, ‘hassasiyet’ adına şov yapma ne anlama gelmektedir?

İslâm araştırılmasın, öğrenilmesin ve hatta pozitif olarak bile bakılmasın diye kurulan ve desteklenen bir gruptan söz ediyoruz.

Bu kişiler zaten özellikle ‘İslâm’ kelimesini kullanmaktalar. Ve alenen terör yapmaktalar.

İslâmcı terör yapıyorlar mı? Evet yapıyorlar. Ayetleri delil gösterip, masum insanları HAKSIZCA öldürüyorlar mı? Evet öldürüyorlar.

Bunun üzerinde kelime oyunları yapmak, hassaslık adına şov yapmak çok garip geliyor bana.

Angela Merkel, eminim kelimeleri özellikle kullanarak bu konuyu ele almak istemiştir.

Çünkü Almanya’da müslüman terörü, İslâm terörü yada İslâmi terör gibi ifadeler zaten yok.

Ortada bir güruh var, bunlar kendilerine özellikle bu kelimeyi kullanıp isimlendirmişler ve alenen terör yapıyorlar.

Bize düşen ne olmalıdır? Olayı olduğu gibi ele almak ve bunlar İslâmcı terördür demek ve bunu tescillemek.

Neden?

Çünkü: bu grubu tescillediğimizde, geri kalan bütün müslümanlar rahatlayacaklar.

Kötü budur diyerek tescillemek, kötü olmayan grubun iyiliğini daha da ortaya çıkarmaktır.

Almanya’da ‘aşırı sağcı Almanlar’ tescillenir, kötü olan budur denir. Ve geri kalan iyiler, nerede olduklarını bilirler.

Şehirlerde gösteri yapan aşırı sağcıların karşısında, bunları protesto eden iyi ve barışçı Almanlar herzaman çok daha fazla sayıda mevcuttur.

Bu neyi gösterir ve ortaya koyar: Kötünün kötülüğünün tescillenmesi, iyiliğin iyi olduğunun parlatılması ve yerinin belirlenmesi. Bu yüzden insanlar, tarafını bilerek kötüyü protesto ederler.

Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarının bu konuda fikir yürütmeleri gerektiği kanaatindeyim, özellikle İbrahim Kalın’ın..

Peki bu davranışın etkisi nasıl oluyor?

Bu ifade, düzeltme yapıldığında; karşı taraf şunu da düşünebiliyor: ‘kötüye kötü denilememesinin altında acaba ne var?’ İşte bu daha tehlikeli bir durum.

Peki neden bu ifade ve düzeltme yapılma ihityacı duyuluyor?

Hep ifade ettiğim: imam-hatip habitusu.

İmam-hatip habitusu, savunulmaya ihtiyacı olmayan İslâmı, savunmaya çalışmaktır.

İslâm’ın savunulmaya ihtiyacı yoktur. İslâm’ın, günümüzde yani modern hayat içinde bilimsel ve hukuki yönleri de dahil olmak üzere hayatın içinde yaşanmaya ihtiyacı vardır. Ayrıca; ‘sorulduğu’ zaman da, bilimsel ve hukuki boyutta anlatılmaya ihtiyacı vardır.

İslâm’a, Allah’ın gönderdiği bir din olarak inanıyorsak, zaten O, savunma işini kimseye bırakmadan kendisi yapacaktır.

Bu ifade yanlıştır demek yerine; İslâm’ı günümüze taşımanın, anlaşılmasının, tefekkür edilmesinin, hukuki ve bilimsel yönlerinin araştırılmasının ve ortaya konulmasının, İslâm düşüncesinin 2071 hedefleri gibi düşünce kuruluşları kurulmasının derdine düşmek gerekir.

Bunlar yapılmadan, yada yapılmaya başlanmadan; İslâmcı terör yanlış ifadedir diyerek, düzeltilmesi hem gülünç hem de ciddiyetten uzaktır.

İzlediğim bir programdaki ifade beni ziyadesiyle etkilemiş ve şaşırtmıştı. Sizinle de paylaşmak ve konuyu açmak isterim:

İslâmcı terör konusu işlenen programda birkaç ilahiyat profesörü çağırılmış ve konu hararetli bir biçimde ele alınıyordu.

Sunucu, kafirlerin öldürülmesi ayetini ve sonrasında Nisa suresi 144. ayetini katılımcılara soru olarak yöneltti. Hepinizin bildiği: ‘İman edenler, müminleri bırakıp, kafirleri dost edinmeyin’ diye tercüme edilen ayeti.

Bir tefsir profesörü, dikkatinizi çekiyorum tefsir profesörü şu ifadeyi kullandı:

‘Evet, öyle bir ayet vardır. Ama başka ayetlerde de, başka türlü ifadeler vardır’.

Oturduğum yerden irkilerek, kalktım ve ‘insaaaf’ dedim.

Ayette geçen ifade ‘veliler edinmeyin’dir.

Veli edinmek, veli tayin etmek; kendi adınıza bir başkasını tayin edip, sizin adınıza karar vermesine izin vermeniz anlamına gelir.

Bu ayetteki ‘dost edinmeyin’ ifadesi alenen yanlıştır.

Hadi mealleri geçtik, bir tefsir profesörünün de bu şekilde ifade etmesini anlamak mümkün değil.

Böyle kişiler bir yeri, bir makamı işgal ediyorsa,

İslâm’ın gerçekten araştırılması yerine; araştırma görevlisi yada doçent yada profesör olmak için İslâm araştırılmaları yapılıyorsa,

Diyanetteki akademisyenler kişisel arzularını doyurup ve emekli olduktan sonra, köşelerine çekildiklerinde gerçekleri kaleme almaya başlıyorlarsa,

14 yıl geçmesine ve 15 temmuz gibi acı bir olay yaşanmasına rağmen, hala daha ‘İslâm araştırma merkezleri’ kurulmayıp ve hatta bunun derdine bile düşülmeyip, popülist-duygusal İslâm her alana sirayet etmişse,

İslâmcı terör ifadesini düzeltmek….

Bilmiyorum….

Tamam; daeş mi, deaş mı, edaş mı, şade mi, adeş mi, yada sadece şd mi, yada dş mi?

Her ne ise…

Sevgi ve bilgiyle kalın…

 

Önceki İçerikBaşbakan: Hiç değilse referandumda ıskalamayın
Sonraki İçerikKupa’da çeyrek final eşleşmeleri belli oldu… İşte F.Bahçe’nin rakibi
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz