İstanbul’un Enerji Sorununun Çözümü

0
Latest posts by Süleyman Karagülle (see all)

Bir ekonominin gelişebilmesi ve dünya ile rekabet edebilmesi için temel bir kural vardır, o da girdileri ucuza mal etme ve kaliteli üretim yapma. Bundan sonra iş dayanabilmeye bağlanır. Krizler olduğu veya dünya pazarları kapandığı zaman varlığını sürdürmelidir. Biraz sonra piyasa açılır, zararlar kısa zamanda kapanır. Asıl sorun kriz zamanında varlığını sürdürmedir.

İstanbul piyasası dünya piyasasıdır.

İhracat ve ithalat serbest bölge ile sağlanacaktır.

Ama savaş veya doğal afet veya ekonomik denge bozulunca kriz olacaktır.

İşte o zaman da İstanbul yaşayabilmelidir.

İstanbul Belediye Başkanı’nın ilk işi İstanbul’u krize karşı korumak olacaktır.

Eskiden kentler suyun olduğu yerde kurulurdu. Nerede akarsu varsa orada kentler oluşurdu. Şimdi suyun yerini elektrik enerjisi almıştır. Eğer bir yere elektrik gelmişse orada yerleşme başlar. Suyun yerini elektrik almıştır. Çünkü elektrik varsa suyu arıtarak kullanırsın. Sorun değildir. Sorun elektriksiz kalmadır.

Susuz insanlar birkaç gün dayanabilirler ama artık elektrik hava gibidir, sadece bir gün dayanabilirsiniz. Dolayısıyla ilk çözeceğiniz sorun elektrik sorunudur. Elektriği ucuza mal ettik mi şartlar ne olursa olsun varlığımızı sürdürürüz. Maliyetlerimiz düşer, dünya piyasasına çok kolaylıkla gireriz.

İstanbul’un ekonomideki ağırlığı Türkiye’de %50’dir. İstanbul’un sorunlarını çözdüğümüzde Türkiye’nin sorunlarını çözmüş oluruz. Petrole bile ihtiyacımız kalmaz.

Bunun için İstanbul esnafı bir ortaklık kurmalıdır. Burada küçük kapasiteli elektrik jeneratörlerini üretmelidir. Akevler’de bunun projesi vardır. Bunları Anadolu’ya elektrik karşılığı satmalıdır. Anadolu köylüsüne demelidir ki “Al bunu kur, elektrik üret, bedelini üreteceğin elektrikle öde.”. Böylece İstanbul üreticisi elektriği yarı fiyattan az bir bedelle elde edecektir. Bunun dışında enerji sıkıntısını çekmeyecektir.

Elektrik en kolay su değirmenleri ile üretilir. Değirmen çalışır elektrik verir. İkinci kaynak yel değirmenleridir, rüzgâr enerjisidir. Üçüncü kaynak odun santralleridir, çalı çırpı santralleridir. Dördüncü kaynak güneş enerjisidir. Bunlar halkın bin yıldan beri her gün kullandığı enerji kaynaklarıdır.

Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) ile yaptığı anlaşma ile köylerden alınan enerji İstanbul’a nakledilir, kuruma da %50 nakliye bedeli bırakılır. Böylece ve bu sayede Türkiye enerji problemini de çözmüş ve petrol ihtiyacını da azaltmış olur. Anadolu esnafı yatırım yapacak ve karşılığında elektrik alacak, elektriği ucuz değil bedava alacaktır. Yani eski yatırım kira geliri olacaktır. Marjinal maliyet sıfır olacaktır.

Bunun anlamı nedir?

Dünya piyasalarına en ucuz bir şekilde çıkabileceklerdir.

Bir tehlike kalmıştır. Uçaklarla enerji nakil hatları tahrip edilirse İstanbul yine elektriksiz kalabilir. Bunun için İstanbul başka tedbir almalıdır. En az 6 ay yetecek kadar sıvı yakıtı depolayıp yedek olarak bulunduracaktır. Dizel jeneratörler hazır olmalıdır. Hatlar kesildiğinde bunlar hemen harekete geçmelidir. Yüz lojmanlı işyeri apartmanlarında bu tedbir alınmış olacaktır. Böylece arızi kesintiler İstanbul piyasasına etki etmeyecektir.

İstanbul esnafı ve tüccarı daha başka bir şey yapmalıdır. İstanbul üretim merkezi olmalıdır. İstanbul ticaret merkezi olmalıdır. Üretim Anadolu’da yapılmalıdır. Yani elektriğin üretildiği yerlerde de hem küçük işletmeler kurulmalı, üretimleri onlar yapmalı ve İstanbul pazarlamalı hem de İstanbul’a taşımadan pazarlanmalıdır. Bunun için yurt içi ve yurt dışı ulaşım vakıflarını kumalıdır.

Üretici mallarına ucuz pahalı her zaman piyasa bulmaktadır. Üretici emek sattığı için ücret düşük olur veya pahalı olur ama mutlaka olur. Ucuz satarsa ucuz da alır, dolayısıyla ekonomik kriz etki etmez. Bugün devleti yönetmek çok basittir. Sadece bilgiye ihtiyaç vardır. Başka hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Bugünkü bilgi de bilgisayara dayanmaktadır.

Güngören Belediyesi’nin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı ilk iş bir bilgisayar Ar-Ge merkezini kurmak olmalıdır.

Bunları yalnız ve yalnız Akevler camiası okuyor. Bundan dolayı üzülmemelisiniz. Demek ki Allah onlara nasip etmiyor. Yakında size bunları uygulama görevini verecektir. Allah onların kulaklarını tıkıyor, duymuyorlar, çünkü layık değildirler.

Bize sadece söylemek düşer, yapacak yani yaptıracak olan O’dur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz