İstihbaratçılar ve Seks işçileri

18

Dünyanın en eski mesleğinin “karşıdaki müşterek kişiden para ya da bir çıkar karşılığında ona verebileceği ve asla kişinin kendi başına sahip olamayacağı haz/eğlence/mutluluk” duygusunu iş haline getirmiş gruba mensup olan “Fahişeler” olduğu bilinir. Onlar kadar eski, neredeyse insanlıkla yaşıt bir meslek daha var.

“İstihbaratçılar”

İnsanoğlu, birey olarak mağaradan çıkıp, ilk ve karanlık çağlarda bir grup halinde, sosyal olarak yaşamaya başladıkları anda çok basit ve net bazı parametrelere ihtiyaç duydu. Grubun sağlıklı ve yeterlice beslenmesi, temiz su kaynaklarına ulaşması, soğuktan ve yırtıcılardan korunması için daha konforlu barınaklara sahip olması ve hatta dişileriyle yavrularını diğer kendi türündeki tehlikelerden koruması / koruyabilmesi için ihtiyacı olan şey basitti; “Bilgi” bu kadardı aslında.

Peki; bu hayat kurtaran bilgiye nasıl sahip olacaktı?

Kendi grup içinde zor koşullarda yaşayabilen / hayatta kalabilen, yırtıcılara karşı güçlü, kendi türündeki tehlikeleri bertaraf edebilecek yeteneklere sahip üyelerini bu kritik infolara ulaşması için kabile dışına “keşif” görevine göndererek. Gidip, ölmeden geri geldiklerinde, kabileye; kaliteli yaşam koşulları olan “beslenme – temiz su – güvenli barınak – çevre koşulları – diğer insan yerleşkeleri ve o insanların ne tür tehlikeli envantere sahip olduğu – o insanların ne kadar barışçı yaşadıkları – paylaşımcı yanları gibi” özelliklere sahip lokasyonlara göçmelerini sağladı.

Bilgi netti.

Ve kesinlikle doğruydu.

Neden yanlış bilgi versin ki?

Ne çıkarı olabilir üstelik gönülden bağlı olduğu insanlara?

Ve tarihin ilk “istihbaratçıları” işte böylelikle ortaya çıkmış oldu.

Aynı kabile de bir de çocuklarının karınlarını doyurmak için ve onlara bakmakla mükellef olan erkeğin bir av sırasında ölmesi ile diğer avcı erkeklerden besin karşılığında, onların gönüllerini hoş tutan bir meslek grubu daha oluştu; “Fahişeler”

Ortada doktor yoktur, avukat yoktur, vali, yazar, manav, terzi hatta tüccar yoktur, din adamı bile belli belirsiz gözükür.

Diğer yandan; kabilede avlama, toplama ve genel olarak yeteneksizlik konusunda en önde olanı “din adamı” olarak seçilmiş ve ava giden gruba Tanrıların yardımcı olması için ateş başında dans etmekle görevlendirilmiştir.

Ondan fazla bir şey beklenmez.

O dans eder, hoplar – zıplar ve bunun karşılığında bedava et kazanır. Haksız da değil. Kimse onun yaptığını yapamaz. Hayatta kalmak için farklı da olsa o da bir yetenek türüdür.

Genel olarak “İstihbaratçılık” ve “Fahişelik” meslek gruplarını insanlığın ilk gününden bu yana ele alırsak, gelişme ile paralel olarak hedef / kazanç ve çıkarları da değişkenlik göstermiş, çeşitler artmış, var olma bölgeleri bazı parametrelere göre farklılaşmıştır. Ancak iki meslek grubunun da asla içlerinden atamayacakları özellikler hala bugün bile öylece durmaktadır. Ve sanırım milyonlarca yıl boyunca da çıkmayacaktır. Ve korkarım milyonlarca yıl boyunca yok olmayacak iki meslek grubu da işte bu mevzu bahis işlerdir.

İki meslek grubu, akademik değil de primitif olarak incelendiğinde birçok ortak noktası vardır. İnsanlık tarihinin en eski mesleği olmalarının dışında en belirgin özellikleri, kesinlikle işleri sırasında son derece “profesyonel” davranmalarıdır. Her iki grupta işlerini icra ederlerken, duygusallığa- romantik travmalara hatta en temelde yatan ilkel insani duygulara yenik düşmemeleri gerekir. Bu başlarını ciddi derde sokabilir.

Bu duygusal durum herhangi bir “bağlılık- metanet hatta verilen ödün” kısmına girildiğinde de iki meslek grubu birbiriyle son derece paralel ilerler. Eşit şekillerde ödün verirler aslında. Verdikleri ödün sadece ruhsal dünyalarında değil; sosyal ve beşeri ilişkilerinde, aile hayatlarında, komşulukta hatta duygusal “Aşk” ilişkilerinde bile aynıdır. Kariyeri dışında ilerleyen hayat ve o hayatın sunduklarına karşı özellikle.

Çok spesifik durumlar dışında her iki meslek grubu da işini, unvanını hatta işinin temel özelliklerini çevresinden gizlemek durumundadır. Aslında buna mecburdur. Ve bundan pek de memnun değillerdir. Yani bir pubda yeni tanıştığınız insanlara işinizi söylerken her iki meslek çalışanları sizin kadar rahat olamaz. Bir kartvizitleri yoktur çıkarıp masaya koyabilecek.

Gizlilik ve gönüllülük esasına göre çalışırlar. Bir insanın bu iki işten biri için gönüllü olması bir çılgınlık olabilir ama hangimizin “çılgınlıkları” yok ki? Koca bir ilkokul sınıfında hiçbir çocuk, büyüyünce mesleğinin ne olacağı sorulduğunda; “Fahişe” ya da “istihbaratçı” demez. Ama bazılarımız, bazı muhtelif tercihler sonucunda ne yazık ki bu iki meslek için “gönüllü” olup, parmak kaldırmaya itilirler. Ve ne yazık ki bu işleri de birileri yapmak zorunda!

Her iki meslek grubu da “müşteri ilişkileri yönetiminde” çok hassas ve tam bir sır küpü gibi davranmak zorundadır. Küçücük bir çatlamama sizi işinizden, kazançlarınızdan hatta hayatınızdan bile alıkoyabilir. Bu konuda çok çok dikkatli hareket etmek zorundadırlar.

Her iki meslek grubunda da temel; “Müşteri Memnuniyetidir” Müşterinin sizden ne istediğini muhakkak bilirsiniz ve ona göre davranırsınız. Zordur ve bu iki mesleğin en zor yanı budur; “Müşterinin memnun kalması” Sizden çığlıklar atmanızı isteyen bir müşteri ile çığlıklar attırmanızı isteyen müşteri arasında inanın bana hiçbir fark yoktur. Biri bir adamdır, parayı ödeyen insandır, bireydir diğeri ise tüzel bir kişi, bir grup, bir bakanlık hatta bazen koca bir devlettir. Ama “müşteri her zaman haklıdır” Her iki mesleğinde en temel Desturu budur.

Her iki meslek grubunun da operasyonel kısmında çok ciddi riskler alır. Bu noktaya geldiğinizde atacağınız emniyetsiz bir adım size çok pahalıya mal olabilir. Müşterinin beklentisi bu noktada tabii ki önemlidir ama operasyon ne kadar zorlaşırsa kazanç ve kârda o kadar yükselir. Ve bu her iki meslek grubunun en belirgin ortak özelliklerinden biridir. Ne kadar risk o kadar kâr… Kalabalık bir partide strip dans yapmakla, düşman unsurlarının fazlaca olduğu bir mağaraya girmek arasında bir fark yoktur. Risk, eşittir.

Bir diğer en belirgin özellik; her iki meslek çalışanlarının da son derece yüksek tiatral yeteneklerinin olmasıdır. “Eli kırbaçlı Dominant bir Sahibeyi” oynamakla “Singapur’da Kanadalı bir olta balıkçısını” oynamak arasında bir fark yoktur. Eğer ki oynayamıyorsanız bu işler pek size uygun değildir. “Aaa ben utanırım” ya da “Hım. Olur, deneriz.” demek sizde çok ciddi kayıplara neden olur.

Yalan, her iki meslek grubu için bir ayıp-yasak-günah değil tam aksine olmazsa olmazdır. Ve bu konuda çok çok iyi olmalısınız. Dürüst olmanız gereken yer kesinlikle iş saatleriniz değildir. Eğer dürüstlüğünüzle övünüyorsanız gidin “Papaz – Rahip – Haham ya da İmam” olun. Onların da ne kadar dürüst olduklarını size bırakıyorum.

Her iki meslek grubu çalışanları da kendi sağlıklarına – fiziksel görünüş ve özelliklerine kesinlikle çok dikkat etmeliler. Bedenleri onların sermayeleridir. Ve bir gün bu tükendiğinde, yükünüzü sağlam tutmuş olmayı dilersiniz. Bu yük; bazen tecrübedir, bazen bilgi, bazen zekadır, bazense vadesiz mevduat hesabıdır. Hepsi de sizin için artık değerdir. Burada Marx’ın artık değerinden bahsetmiyorum.

Bu meslekler sonsuza kadar yapabileceğiniz işler değildir. Bir gün yorulursunuz ve “Artık yeter” dediğiniz süre ikisinde de hemen hemen aynıdır. Hizmet süresi ortalama olarak benzerlik gösterir. 20’li yaşlarda başlar 40’lı yaşların ortasında “Artık yeter” derseniz. Ya bir masa başına geçersiniz ya da sizi hiç tanımayacakları bir sahil kasabasındaki villanızın bahçesinde domates yetiştirirsiniz.

Başka bir ortak nokta da; her iki mesleğin emeklilik planları çok benzerlik gösterir. Nedense; Her iki meslek grubunun emeklilik planını sorun; hemen hemen aynı cevapları alırsınız. Sebep basittir; Toprak ve Çamur, ele bulaşmış kandan daha kolay temizlenir…

Her iki mesleğin en temelde ortak özelliği; “Önce emniyettir” Sağlığınız emniyeti, bedeninizin emniyeti, bilginin emniyeti ve daha çok sahip olduklarınızın emniyeti. Bunlardan biri zarar görürse gerisi çorap söküğü gibi gelecektir çünkü.

“Disiplin” her iki mesleğinde saç ayaklarından biridir. Uymanız gereken bir kurallar vardır ve bu krallar kesinlikle sizin için koyulmuştur. Uymamakta elbette ki serbestsiniz tabii sonuçlarına katlanabilecekseniz.

Diğer önemli saç ayağı ise “günün ihtiyaçlarına ve gelişen çağa” ayak uydurmanızdır. Eğer bunda zafiyet yaşarsınız her iki meslekte de istenmeyen çalışana dönüşürsünüz. Yani kendinizi devamlı geliştirmek zorundasınızdır. Eğer hala şehirlerarası yol kenarında çalışıyorsanız ya da gelişen teknolojiyi yakalayamayıp, yanınızdakinden GPS cihazı için yardım istiyorsanız çanlar sizin için çalmaya başlamıştır.

Temel eğitimin bir tık üstüne çıkmanız gerekir. Gayret etmeli her iki meslekte kendi kariyerlerinde. Alacağınız meslek içi eğitimlerle bunu sağlayabilirsiniz. Ciddi bir kokteylde ciddi bir aktöre eskortluk hizmeti vermekle o aktörün menejeri rolünü oynamak için kesinlikle montanlı bir çalışma / eğitim gerekir. Ve her ikisinde de harcanan emek aynıdır.

Gelgelim “kutsal” ve “insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu” ama “kimsenin yapmak istemeyeceği” bu iki işin en belirgin ortak özellikleri; “Önce acı, bolca acı sonra fedakarlık ardından da bir lanet listesidir” Sahip olduklarınızın laneti. Bildiklerinizin laneti. Ve onları kimseyle paylaşamayacak olmanın verdiği lanet. Tüm dünya gözünüzün önünde sahnelenirken aslında sizin kimin nasıl ve neden rol yaptığını bilme laneti. Kazandıklarınızın, kazanırken sizden alıp götürdüklerini geriye dönüp baktığınızda kendinize neden bunu yaptığınızın anlamama laneti. Bu liste uzar gider.

Tüm bunları öğrenebileceğiniz bir akademik yayın yoktur, okuyabileceğiniz bir kitap yoktur. Sadece bu meslekleri yapmış birini bulup yakalamanız gerekir. İşin ilginç yani her iki meslek de her an her yerdedir ama eğer onlar isterse sizi bulurlar.

Gerisi beyhude bir çabadır.

18 YORUMLAR

  1. Yorum yazmamak için kendimi zor tuttum ama başaramadım.Yayınlanır mı bilmem.Ancak yazar yıllarca üzerinde çalışan,üzerine bilim inşa edilmiş ve her zxman insanların aklında olan bir konuyu öyle güzel açıklamışki.Vallahi bravo.Sadece kamuya açık bir platformda malum meslekten bu kadar rahat bahsetmek biraz ilginç geldi?Para karşılığı yapılan o işten.Ben yazmaya utanıyorum ama bu nasıl bir cesarettirki açık açık yazılmış böyle?

    • Sayın NF,

      Hakaret – küfür olmadığı sürece buraya ne yazarsanız yazın mutlaka yayınlanacak ve tarafıma olumlu ya da olumsuz bir eleştiri yaptığınızda da kesinlikle dikkate alınacaktır. Teşekkür ederim.

  2. Vatanı için canını dişine takanlarla kıyasladığınız ortak nokta yaratmaya çalıştığınız diğer mesleğe bakın birde?ben asker kızıyım ve yazıklar olsun diyorum

  3. tam diyorumki bizim serkan hoca düzeldi iyi yazılar yazmaya başladı.insan değerlerine saygı duyuyor.sonra bir bakıyorum hop tekrar en başa dönmüşüz.yine bir dine din adamlarına bir ince dokunuş var

    • Sayın Erzurumlu;

      Bende her yorumunuzu gördüğümde kafii derecede geriliyorum ama gördüğünüz üzere yazmaktan vazgeçmiyorum. İyi ki varsınız. Saygılarımla

  4. Bu makaleyi neye göre değerlendirmek gerekiyor önce onun üzerinde durmak gerekir.Ciddi bir iddia ise burada yazılanlar bunu en iyi bu iki işi yapmış kişiler bilebilir.Eğer makaleyi edebiyat yönünden bakılırsa bazı ciddi anlam bozuklukları olsada gayet başarılı.

  5. birbirinden farklı görünen iki mesleğin (meslek demek doğrumu acaba))aslında ne kadar çok benzerliği olduğunu gösteren mükemmel bir yazı.
    1.dünya savaşının ünlü casusu dansçı kimliği ve erkekleri parmağında oynatan Mata Hari iki aktiviteyi bünyesinde toplamıştı.
    istihbarat örgütleri bilgi toplayıp ülkelerin zayıf noktalarını öğrenmek ve zamanı geldiğinde ülkeleri lehine kullanmak için askerlerin,siyasilerin,kadınların,erkeklerin,iş insanlarının,normal olarak gördüğümüz insanların zayıflıklarını alışkanlıklarını kullanıp kendileri için çalışmak zorunda bırakırlar.
    emekli olduklarında tabi olabilirlerse sizin de yazdığınız gibi toprakla uğraşıp çiçek yetiştirirler.
    veya bildiklerini kimseye anlatmasın diye işverenleri tarafından toprağın altına gömülürler.
    büyük çoğunlukla bir mezar taşları bile olmaz.
    yaşamayı başaranların ise bir yastığa başlarını rahatça koyup uyuduklarını düşünmüyorum.
    araştırma ve emek ürünü yazılarınızı dikkatle takip edip hatta gündeme göre arşive dönüp tekrar okuyorum.
    ocak medya sizler gibi yazar ve düşünce insanlarını bizlerle buluşturduğu için takdire şayan bir hizmet gerçekleştiriyor.
    Allah kaleminize güç ve kuvvet versin.
    selam saygı ve dualarımız sizlerle.

  6. Bende sizlere çok teşekkür ediyorum Sayın Efe Damat. Ciddi ve perspektifi yüksek okuyuculardan eleştiri aldıkça bizim de motivasyonumuz artıyor. Güzel dilekleriniz için teşekkür, samimi dualarınız için de “Âmin” diyorum.

  7. Serkan Bey, her yazınızı beğenerek okuyorum. Bu yazınızı da çok beğendim. Fevkalâde yorumlar, müthiş benzetmeler… Emeğinize ve kaleminize sağlık. Sağ olun, var olun.
    Saygı ve selâmlarımla.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz