- Mezhepçi(!) Siyasetin Sonu - 11 Mart 2023
- Meşruiyet Listesi ve Ortak Politikalar Mutabakat Metni - 1 Şubat 2023
- “O Gidenler de Hep Senin Gibiydiler” - 11 Aralık 2022
Nur topu gibi yeni bir ayrışma konusu daha.
Varlığı uzun zamandır var, ama etkisi henüz gündeme oturdu.
“Çılgın Proje” sahibi AK Parti ve siyasi iktidarın dilinde, bilimsel gerekçelerden ziyade siyasi inatlaşmanın daha ön planda olduğu görünüyor.
Belki de böyle görünmesi tercih ediliyordur!
Neden yapılmalı sorusunun cevabını net bir şekilde açıklayabildiler mi bilemedim!
Ben görmedim.. duymadım.. okumadım.
Dillendirdikleri gerekçeleri de beni açıkçası tatmin etmedi dersem yalan olmaz.
Ben şahsen “Kanal İstanbul” hayalini, projesini, önerisini başka açıdan değerlendirmek istiyorum.
Öncelikle proje sahibi makamlar, şu soruların cevabını vermeli:
- Ülkemizin coğrafi yapısına ne kazandıracak?
- Başta İstanbul olmak üzere Marmara bölgesine ne kazandıracak?
- Kanal boyunca oluşturulacak şehirler, buradaki doğadan daha mı iyi olacak?
- Tabiat ana bu değişime ne diyecek? Nasıl tepki verecek?
- Deniz ana bu değişime ne tepki verecek?
- On yıl süreceği söylenen yapım sürecindeki fiziki mağduriyetler nasıl giderilecek?
- Kanal maliyeti, ülkemiz ekonomik nimetlerinin ne kadarını yiyecek?
- Kanal maliyeti, İstanbul’un ekonomik kazanımlarının ne kadarını yiyecek?
- Kanal, İstanbul’un sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına ne kazandıracak?
- Kanal, ülkemizin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına ne kazandıracak?
- Uluslararası anlaşmalara göre uygun mu?
- Örneğin Montrö sözleşmesine etkisi ne olacak?
- Ulusal güvenlik tedirginliği için ne gibi eylemler düşünüldü?
- Bu kanal sadece İstanbul’u mu ilgilendiriyor?
- Neden yıllar sürecek, yüzlerce milyar tutacak ve muhtemel milyonları ekonomik sıkıntıya sokacak bir yatırım(!) projesine, sanki sadece bir şehri ilgilendiren yatırım gibi muamele ediliyor?
- Neden halkın tamamını ilgilendiren bu derece stratejik bir dönüşüm için, REFERANDUM gibi demokratik bir yetki talebinde bulunulmuyor?
Çünkü bu bir yatırım değil!
Adeta ülkemizin coğrafi yapısını değiştirme girişimi..!
Soruları daha da çoğaltmak elbette ki mümkün!
Ama yine “demokrasi dediğin “şey” de zaten, “istediğini söylersin, söyleneni yaparsın!” rejimi denecekse yeniden,
Hatta bir başka anlam da katılmak istiyorsa demokrasi tarifine,
Ve, “seçim dediğin “şey” de zaten; “istedim mi seçersin, yaptığıma katlanırsın!” hüviyetine büründürülecekse şimdilik..!
Coğrafyanızı da istediğim gibi değiştirim denecekse!
Gelecek yaşamınızı da sizin adınıza başkaları planlayacaksa eğer!
Uzun uzun düşünmek gerekmez mi sizce de?
Lütfen bu yazımı, “yapılsın ya da yapılmasın” düşüncesini açıklamak olarak değil!
Sadece geleceğimizi ve coğrafyamızı değiştirme yetkisinin, kimde olması gerektiğinin sorgulanmasına dair talep yazısı olarak düşünün…