Kayıp Çocukların Şehrinde İyi ki HDP Var

2

Jean Pierre Jeunet ve Marc Caro’nun çılgın filmi Kayıp Çocuklar Şehri’nde hikaye şöyledir :
“Bir liman kentinin açıklarındaki platformda yaşayan korkunç bilimadamı Krank, rüya görme yetisi olmadığı için erken yaşlanmaktadır. Tek gözlü yardımcılarının kentten kaçırdıkları çocuklar Krank’ın laboratuvarında makinelere bağlanmakta, böylece Krank da çocukların rüyalarını çalabilmektedir. Ne var ki cesur bir kız ve nazik bir devin planları Krank’ı bozguna uğratacaktır.”

Birkaç gündür HDP binası önünde bazı insanlar oturma eylemi yapıyor. Talepleri kayıp olduğunu iddia ettikleri çocuklarının bulunması. Bunları HDP’nin kaçırdığı ya da yerlerini bildiği anlamı çıkıyor.
Bu kayıp çocukların filmdeki gibi rüyalarını birilerinin çaldığına şüphe yok ama aklıma bazı sorular geliyor kaçınılmaz olarak.

Bu insanlar polise gitti mi, polis çocukların kaçırılmasına dair hangi delilleri topladı bilemiyoruz.
Bildiğimiz şu: Hacire isminde bir hanımefendinin HDP’nin kapısının önüne giderek başlattığı eylem giderek büyüyor. Sonuçta Sn. İçişleri Bakanı dahilde 600 terörist kaldığını ifade ettiğine göre azami 600 aileye kadar çıkabilir sayı.

İyi ki mevsim yaz. Mazallah kış olsa karda kıyamette açık alanda beklemek son derece meşakkatli olacak. Herhangi bir işi olmadığını anladığımız bu ana babaların çocuklarının yaşları ifade edilmiyor ama 18 yaş altı olsa gerek hepsi. Ama bunu da bilemiyoruz.
HDP’ye iyi ki var denilecek bir eylem bu. Sonuçta HDP olmasa bu aileler çocuklarını nerede arayacak, kimden soracak?

Gerçek şu ki; 6 milyon insanın yani ülkenin %10’unun oy verdiği partinin iktidar cenahında denenen itibarsızlaştırma süreci bu defa sivil toplum eliyle hayata geçiriliyor.
Rasyonel bir bakış açısı ile bakacak olursanız, bu insanların kaybolan çocuklarını devletin güvenlik güçlerinden talep etmeleri lazım. Ancak devletin bulamadığı çocuklarını HDP’den talep ediyorlar.

31 Mart seçimlerinin İstanbul neticesi beğenilmeyince HDP seçmenini İmamoğlu’na destek vermemesi için Öcalan kardeşler tarafından ikna etmek üzere TRT’nin kullanılmasına şahit olmuştuk. “Madem HDP=PKK idi, biz neden Öcalan kardeşlerden seçime dair önerilerini devlet televizyonu üzerinden dinledik?”
Sonuçta bildiğimiz kadarıyla Öcalan PKK ile olan bağı nedeniyle hapiste ve bu ülkede PKK deyince ilk akla gelen kişidir.

HDP’nin kapısının önünde çocuk bekleyen ebeveynlerin hali devletin otoritesine dair ciddi bir zafiyet algısı yaratıyor. Neticede devlet çocukları kaybolmuş ailelerin çocuklarını bulmakla mükellef ama bunu yapmıyor, bunun yerine aileler münasip gördükleri bir muhataptan bunu talep ediyor.

HDP’ye oy veren milyonların iradesini hiçe sayan iktidarın partinin binalarının önündeki bu eylemlerin yasal, hukuki ve ülkenin asayiş pratiğine uyumlu olmasını gözetmesini beklemek tabii ki hayal. Pollyanna da zaten çoktan rağbetten düşmüş bir hayali karakter.
Bir taraftan teröre göz açtırmamakla övünen bir iktidar, diğer taraftan neredeyse gün aşırı gelen şehit haberleri, diğer taraftan çocuklarını devşirmekle suçladıkları parti önünde nümayiş eden insanlar ve bütün bunlara aynı anda inanmamızı bekleyen bir akıl.

Böyle bir çorbayı kim kaynatır, kim hazırlar, kim servis eder, kim içer, bilmiyorum ama malzeme bu…

Böyle bir sofranın önünde insan ne yapacağını şaşırır. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu çözemez.
Belki de istenilen tam da bu…
HDP’nin belediyelerine uygulanan ayrımcı anti demokratik ve hukukla açıklanamaz tutumun panzehiri olarak bu temaşaya maruz kaldık.

Bu ülkede protesto hakkının neyi protesto ettiğinize bağlı olarak sınırlarının çizildiğini biliyoruz. CHP’yi protesto ederseniz belediyenin önünde buluşabilirsiniz, HDP’nin belediyesine zaten el konduğu için orada opsiyonlarınız daha da geniştir. AKP’yi protestoyu denemeniz tavsiye edilmez.

Türkiye Çifte Standart seviyesinde gerçekten de dudak uçuklatan işlerin gerçekleştiği bir ülke olarak tarihe geçiyor. Bu ülkenin canı istediğinde teröriste göz açtırmayan zaptiyesi 10 ailenin çocuğunu bulamıyor, bu çocukların yerini koordinatını işaret edemiyor.
Bu tuhaf tabloya bir “Kadir” inanıyor bir de bugün İstanbul’da Yenikapı diye bir yer olduğunu unutan matbuat.

Onlar kendini gayet iyi biliyor.
Biz onları gayet iyi biliyoruz.
Sözlerimi kafiyeli bir beyit ile bitiriyorum.
“HDP bu ülkede kayıp çocukların bulunması için bir adres ise eğer;
Bu ayıp da bu ülkede asayişten mesul olanlara yeter.”

2 YORUMLAR

  1. Hırsızın hiç mi suçu yok diyesi geliyor insanın. Bir sonraki yazınızda da “iyi ki bu ülkede hdp ve pkk var” derainiz heralde. Ne yani hırsıza çaldığını geri ver diyor anne babalar. Hırsız da desin ki ben çalmadım. Diyebiliyor mu cılız da olsa diyor mu? Hayır demiyor. Muhalefet etmek noktasında bu kadar mı acizsiniz. Akp yi protesto ediyorsunuz işte halihazırda. Başka eleştirecek bişey kalmadı da çocuklarını arayan bu insanları “işleri olmdığını anladığımız” şeklinde yaftalıyorsunuz. Ne diyim umarım bir gün soğur bir yanınız da mantıklı olursunuz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz