Kılıçdaroğlu: Demirtaş’ın tutukluluğu, Türkiye’de demokrasinin, adaletin olmadığını gösteriyor

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, VOA Türkçe’nin sorularını cevapladı. Bu sistemin Türkiye’nin iyi yönetilmesi açısından yetersiz olduğunu ve bütün karar mekanizmalarının bir kişiye bağlanmasının Türkiye açısından çok olumsuz sonuçlar doğurduğunu hepimiz gördük ve tanığıyız. Bu tablonun değişmesi lazım.” diyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Erken seçime gidiyoruz” dedikten sonra parlamentodaki AK Parti ve MHP’nin erken seçim kararı alacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı adayının siyasi parti genel başkanı olmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Bir siyasi partinin genel başkanı Bahçeli’nin, Erdoğan’ın sürekli cumhurbaşkanlığını savunur konuma gelmesi gerçekten de bizim demokrasimiz açısından acıklı bir tablo değil midir?

Ne demek kalıcı hale gelmesi? Kalıcı hale gelmesi şu: Bir kişi zaten seçildi. Hatta yeri geldiğinde parlamento zaten vesayet altında, parlamentoya da gerek yok. Medya özgürlüğü diye bir şey olmaması lazım. Sosyal medyayı da tümüyle kapatmamız lazım. Ne demek yargı bağımsızlığı yani yargıcı eğer bir partinin genel başkanı atıyorsa yargı bağımsızlığı mı olur? O yargı bağımsızlığındaki var olan kırıntıları da tamamen yok edelim. Seçim sistemini de tamamen değiştirelim, yeni arayışlara girelim. Erdoğan yüzde 10 da oy alsa, yüzde 80 de oy alsa Erdoğan Cumhurbaşkanı olsun. Bunun hukuki altyapısını oluşturalım. Ben böyle anlıyorum. Büyük bir saçmalık. Asla doğru değil.”

Erdoğan veya Bahçeli’yle görüşme talebinde bulunmayacağını anlatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Türkiye’nin demokratik standartlarının güçlendirilmesi açısından bir adım atacağına asla inanmadığını kaydetti. HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu hakkında ise Kılıçdaroğlu, “Bir kişinin konumu ne olursa olsun, ister sade vatandaş, isterse bir siyasi partinin genel başkanı olsun siyasi görüşlerinden dolayı tutuklanmasını asla doğru bulmam. Hele de 21’nci yüzyılda. Bir siyasi partinin genel başkanı, eline silah alıp birisini öldürmemiş, sokağa çıkıp insanları dövmemiş, bir yere bomba atmamış. Bir kişi düşüncelerini söylemiş. Siz düşüncelerini söyledi diye bir kişiyi yakalayıp haksız, hukuksuz şekilde mahkemelerce tahliye kararı vermesine karşın, bir başka dava uydurup onu içerde tutuyorsanız, bu Türkiye’de demokrasinin olmadığını, adaletin olmadığını, yargının vesayet altında ve baskı altında olduğunu gösteriyor. Gerçek bu.” dedi.

“Geçmişi kan davasına dönüştürmeyelim”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu hakkında da Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Şöyle, bugünden bugün ittifaklar veya ittifak için bir görüş ortaya koymak doğru değil. Önce bir seçim kararı alınması lazım. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin örgütlenmeleri devam ediyor. Pandemi döneminde engeller çıkmıştı, şimdi engeller büyük ölçüde kalktı. Örgütlenmeye çalışıyorlar.

Şu gerçeği unutmamak gerekiyor: Geçmişe ilişkin eleştirileri, eğer gelecek açısından size sağlıklı bir tabloda yapabiliyorsanız ve geçmişte olanları bir kan davasına dönüştürmüyorsanız geleceği iyi inşa edebilirsiniz. Ben Sayın Babacan’ın da Sayın Davutoğlu’nun da ülkeye iyi hizmetler yaptığını biliyorum, görüyorum. Belirli ciddi dönemlerde aksaklıklar olduğunu biliyoruz. O aksaklıkların onlardan değil büyük ölçüde Erdoğan’dan kaynaklandığını da biliyoruz. O gerçekler de bir şekilde gün yüzüne ağır ağır çıkmaya başladı.

Benim açımdan önünüze koyduğunuz hedef önemli. Hedef nedir? Hedef, herkesin huzur içinde yaşayabileceği, düşüncesini özgürce ifade edebileceği bir Türkiye inşa etmektir. Türkiye’yi inşa edeceğimiz bu süreçte kim bir tuğla koyarsa, bence çocuklarına, torunlarına en güzel mirası bırakmış olacaktır.

Gelecekteki Türkiye’de özgürce yaşamak, özgürce düşüncelerini ifade etmek, kişi başına gelirin arttığı, herkesin üretime katıldığı, üretimin çok önemli olduğu, Türkiye’nin kendi bölgesinde değil dünyada bir yıldız olarak güvenebileceği bir Türkiye inşa etmek için ben bu mücadeleyi yaptım. Bu mücadeleye katkı verenler, hepsi bir araya geldi. Sadece benim gücüm değil bu güç hepimizin ortak gücüdür” diyebileceğimiz bir ortamı yaratacağız. Eğer bu ortam yaratılabilirse, bence Türkiye’de demokratik yöntemlerle Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlandıracağız.”

HDP ile ittifak

HDP konusunda ise Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti: “Aramızda gizli bir ittifak var mı, yok mu? Bunu Sayın Mithat Sancar ifade etti, ‘aramızda gizli bir ittifak yok’ dedi. Doğru. Aramızda gizli kapaklı bir ittifak yok. Ama HDP’nin kitlesi de demokrasi istiyor. Onlar da iktidarın, baskıcı bir yönetimin Türkiye’ye zarar verdiğini onlar da görüyorlar. Dolayısıyla bizim belediye başkanlarımıza HDP tabanından yüzde 100 olmamakla beraber tabanından ciddi bir destek geldiğini de biliyoruz. Ama keşke… Siyasi partiler ne ister? Her vatandaş kendilerine oy versin isterler. Ben AK Parti tabanından da oy isterim.

AK Parti’ye oy veren kardeşlerim CHP’ye oy versinler isterim. Neden? Eğer sen çocuğunun karnını doyuramıyorsan, üniversiteyi bitiren oğlun/kızın işsiz ise, 18 yıldır iktidardalar ve 18 yıldır bu ülkenin kaynakları götürüp Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ediyorlarsa, Türkiye’yi faizcilere teslim ediyorlarsa benim kadar AK Partili de rahatsız olması lazım. Dolayısıyla HDP, İyi Parti, Saadet Partisi, MHP, AK Parti diye bir ayrım ile değil her siyasi partinin amacı nedir, iktidar olmaktır. Her siyasi parti vatandaştan oy ister. Bunları partiler bağlamında bir araya getirdiğinde, tabanları da sanki yüzde yüz liderlerince söylendiği gibi hareket edecek diye bir kural yoktur.

Demokrasiden yana olan bütün güçlerin ortak, birlikte hareket etmesi lazım. Ayrışmaya değil, bölünmeye değil birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Bu çerçevede bakıyoruz. HDP’nin zaten parlamentoda grubu var. HDP’yi ifade etmedim, Millet İttifakı’na dahil olmadığı için adını geçirmedim. HDP de Türkiye’nin saygın partilerinden birisi.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz