- Mezhepçi(!) Siyasetin Sonu - 11 Mart 2023
- Meşruiyet Listesi ve Ortak Politikalar Mutabakat Metni - 1 Şubat 2023
- “O Gidenler de Hep Senin Gibiydiler” - 11 Aralık 2022
Henüz yedi yaşında tanıştık.
Daha okuma yazma öğrenmeden, elimize tutuşturulan “sarı zarfları” anamıza babamıza götürüp,“okuldan verdiler, içine para koyacakmışız” diyerek başladı her şey.
Biz büyüdükçe, yavaş yavaş öğrendikçe, her birimizin birer “eğitsel kol” adı altında sosyalleşme faaliyetleri de başladı.
Kütüphanecilik kolu..
Spor kolu..
Resim kolu..
Yeşilay kolu..
Ve “Kızılay” kolu.
Yardımların ne demek olduğunu, yaralılara müdahale etmenin, yardımcı olmanın kutsiyetini o zamanlardan aşıladılar bizlere.
Yıllar yılları öteledi, yaşlarımızla birlikte sınıflarımız da büyüdü, zarflarımız değişmedi hiç..
O “sarı zarf” Kızılay’ımız için elden ele dolaşmayı hep sürdürdü.
Aklımız genişleyince, “Kızılay kolu” çalışınca, ana babamıza baskı kurarak en fazla para ile o zarfı kapatmayı bir övünç olarak gördük.
O “sarı zarfa” para konulmadıysa kendimizi yerlere attık, dövündük.
Zaman geldi, biraz daha büyüdük, hepimiz kan yardımı bile yapabilir zamana geldik, “kan” verdik..,“can” verdik…
Vicdani yardımlarımızı kendimizle “akit” ettik, “nakit” verdik..!
Sadece gönüller için..
Yardıma muhtaçlar için..
Kan bekleyen hastalar için..
İnsanlık için..
*
Ya şimdi!
Kaybolan ve kaybedilen birçok değerlerimiz gibi, kaybettirilmeye çabalanır gibi oluyor..!
Bile isteye mi? Yoksa “sehven” mi?
Gerçi ne fark eder!
Bile isteye olsa, başka bir sorun!
“Sehven” olsa, ayrı bir sorun!
Olan çocukluğumuzun, vicdanlarımızın “masumiyetine” oluyor..!
Masumiyetimizi yok ediyorlar..!
Anılarımızı siliyorlar..!
Ne olurdu sanki siyasallaştırılmadan gönül alınsa, gönül verilse, görev yapılsaydı da..
Vicdanlarımızın sesine kulak vermeyi sürdürseydik!
O “sarı zarflara” yine “en fazla” mutluluğu, huzuru ve gururu doldurabilseydik..!
*
Şimdi öğreniyoruz ki.., görüyoruz ki.., fark ediyoruz ki..
En tepe noktasından, en küçük birimine kadar siyasallaştırılmış…
Şirketlere, vakıflara(!) “vergiden kaçınma” yolu açılmış..!
Hiç düşünmemiştik!
O gözle bakmamıştık!
Ama düşündürdüler, gözümüzü açtılar ve bakmamızı sağladılar.
En yakın Kızılay şubesinin şimdiki yöneticilerine bir bakın bakalım şimdi.
Kimdir? Nereden gelmiştir? Hangi siyasi ideolojiye yakındır?
Kimin amcası, dayısı, yengesi, eltisi, gelini, kardeşi, eniştesi, damadı bir bakın bakalım!
Toplumu, geleceği, sosyal hayatı, ülke ekonomisini hiiiç dert etmiyorsan sorun yok…
Ama dert ediyorsan eğer!
Al sana bir başka dert.. kafanda delice sorular…
Halbuki;
“Aşk nasip işidir, hesap işi değil! Aşk adayıştır, arayış değil” demiş Hz. Mevlana.
Şimdi o masumiyeti arayanlar, vicdanı ile cüzdanı arasında git gel mi yapsalaaar..
Yoksa “sarı zarfları”, artık yırtıp mı artsalar…
Ya da içlerini boş mu bıraksalar..
YAZIK…
Bizler yine o masumiyeti, vicdanı, samimiyeti yaşadık hamdolsun.
Ya çocuklarımız, torunlarımız..
Onlar yaşayabilecekler mi acaba?
O “sarı zarfları” gönül rahatlığı ile doldurabilecek miyiz?
Ne dersiniz?
Biz masumiyetten kaçınacak mıyız?