Kurbanı ete dönüştürmek

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Ramazan Bayramının başlangıcı ile Kurban Bayramının başlangıcı arasında ortalama 79 gün var.

Ramazan Bayramı sonrası Kurban Bayramı heyecanı başlar.

 Müslümanlar için kurban kesmek önemli bir ibadettir.

 Çünkü Sâffât Suresi 107. Ayette “Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.” denilmektedir.

 Her yıl kesilen kurbanlar, bir bakıma canlarımıza karşılıktır.

 Bu sebeple bu ibadeti canı gönülden aşkla şevkle yapmak gerekir. Kurbanın mümkünse tamamını ihtiyaç sahiplerine seve seve dağıtmak lazım.

 Hac Suresi 37. Ayette ise “Elbette onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmayacaktır. Ancak O’na sizin takvanız erecektir. Onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah’ı tekbir ile yüceltesiniz. (Ey Muhammed!) Vazifelerini güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele.” buyurulmaktadır.

 Niyetimiz, takvamızla bağlantılıdır.

 Kurban demek, eşittir et demek değildir.

 Özellikle son bir haftadır televizyon ekranlarında kurban etlerinin nasıl pişirileceği, nasıl saklanılacağı üzerine haberler yapılıyor.

 Beyaz eşya satıcıları, Kurban Bayramı döneminde derin dondurucu satışlarında büyük artışların olduğunu belirtiyor.

 Ama kimse, kurban etlerinin kime dağıtılması gerektiğini anlatmıyor.

 Birçok ibadette olduğu gibi maalesef kurban ibadetinde de amaç araçsallaştırılmış durumda.

 İnsanlar, Kurban Bayramı’nı bahane ederek kestikleri kurbanların etlerini fakirlere, ihtiyaç sahiplerine dağıtmak yerine depolamanın gayretine düşmüşler.

 Bir hayvanın kurban olabilmesi için taşıması gereken şartlar bellidir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, organları tam ve besili olması hem ibadet açısından hem de sağlık bakımından önem arz eder.

 Günümüzde üzülerek belirtmeliyim ki genel geçer akçe hayvanın kilosu. Artık insanlar, birbirlerine kestikleri kurbanın kaç kilo et verdiğini sormakta.

 Kimse, kaç ihtiyaç sahibi aileye ne kadar et dağıtıldığının sohbetini yapmamakta.

 Oysa İslamiyet infak üzerine kuruludur.

 Allah’ın rızasını kazanmak için kişinin servetinden dağıtmasıdır. Kurbanda maksat saklamak değil dağıtmaktır.

Aslında kurbandan dağıttıklarımız bize kalanlardır.

 Peygamber Efendimiz (s.a.v), evinde kurban kesmiş ve parçalama işlemi bittikten sonra evden ayrılmış.

Hz. Aişe validemiz de kurban etinin hemen hemen hepsini ihtiyaç sahiplerine dağıtmış. Elinde sadece kürek kemiği kalmış.

 Peygamber Efendimiz (s.a.v) eve gelince sormuş:

 Ya Aişe, Kurban’ı ne yaptın, ondan geriye ne kaldı?

 Aişe validemiz: “Kalan, bir kürek kemiğidir.” demiş.

 Peygamber Efendimiz (s.a.v) gayet mutlu bir ifade ile şu karşılığı vermiş:

 Desene kürek kemiği dışında hepsi bizim oldu.

 Şimdi dönüp kendimize soralım:

 Kurbandan geriye bize ne kaldı?

 Bana kızmayın ama verilen etlerin de büyük çoğunluğu hayvanın güzel bölgelerinden olmuyor. En iyilerini kendimize saklıyoruz.

 Aslında vermek de nasip meselesidir.

 Kurbanlarımızı göz göre göre zayi ediyoruz ama farkında değiliz. Bir ibadeti yerine getirirken onu kör, sağır ve topal bırakıyoruz.

 Yaptığımız ibadetlerin ahirette yüzlerimize çarpılmasını elbette istemeyiz. Bu nedenle çok ama çok dikkat etmeliyiz.

 Benim önerim, madem et ihtiyacımız var; o zaman ayrıca bir hayvanı alıp bu iş için değerlendirebiliriz.

 En azından kurbanımızı ete kurban etmemiş oluruz.

Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz