Kurslar, Etüt Merkezleri… Öncesi ve Sonrası… Sıkıntılar

1

Bu ülkede bir zamanlar dershaneler vardı. Ortaokul ve lise öğrencileri okul derslerine takviye veya bir üst öğretim kurumuna hazırlık için buralara giderlerdi. Örgün eğitimin kendisi değil, tamamlayıcısıydı, hayatın doğal akışı içinde arz-talep dengesinde kendiliğinden oluşan kurumlardı dershaneler. Birkaç sıkıntı dışında kurumsal kimlik de kazanmışlardı. Ekonomide de ciddi bir istihdam oluşturmuşlardı.

Soğuk bir rüzgâr esti, melun bir rüzgar. Soğuk bir şubat soğuğu sanki… Hala devam ediyor. Bu rüzgâr, hem öğrencileri hem çalışanları hem yatırımcıları pek üzdü. Bu kurumların yerine başka bir kurum da ikame edilemedi. Bu, mümkün de değildi; çünkü bunlar doğal müesseselerdi. Dershane işlevini görmesi için önerilen Özel Öğretim Kursları, Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri; önü sonu ve ömrü belli olmayan, çakma kurumlardı. Okulların kurs yapması istendi; ama bunda da başarılı olunamadı. Bu düşünce ve uygulama, ciddi bir mali kayıpla ve zaman israfıyla duvara tosladı.

Şimdi ne olacak? Bu sorunun cevabını bilen yok. Özel öğretim kursları ancak tek branşta ders verebiliyor. Yani kocaman bir bina tutacaksın, o kadar personel alacaksın, bir sürü masraf yapacaksın; fakat tek branşta ders verebileceksin. Öğrenci, bu kursta matematik dersi alırken Türkçe dersi için başka bir kursa gidecek. Uygulama tam bir komedi, öğrenci açısından tam bir işkence. Bu uygulamanın yürümeyeceğini kanunları yapanlar da biliyor. Suyu bulandırmayan, suçsuz tavşanı yemek niyetindeki aslanın mantığı bu. Bu uygulamaya kimse uymayacak, uyamayacak. Bu kurumlar aynı dershaneler gibi çalışacak, birkaç dersi aynı çatı altında verecek. Bunu herkes biliyor, herkes birbirini aldatıyor. Al gülüm, ver gülüm. Bu uygulamadan derhal vazgeçilmeli; öğrenci de veli de yöneticiler de rahat nefes almalı. Kimin kaç dersi öğrenmeye ihtiyacı varsa istediğini, istediği kadar istediği yerden almalı. Kalitede ve hizmette rekabet ortamı oluşturulmalı, bu geçiş döneminde yükselen kurs ücretleri, daha kolay ödenebilir hale gelmeli.

Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezlerinin yaşadığı süreç, tam bir komedi. Geçen gün, oturduğum sitenin güvenlik görevlisi, “Hocam, oğlum 7. Sınıfa geçti, TEOG için şimdiden hazırlansın istiyorum, ne yapabilirim?” diye sordu. Acı acı güldüm. “Biraz bekle, bazı şeyler değişebilir.” dedim. Etüt Eğitim Merkezleri, dershanelerin kapanmasıyla, devlet tarafından, bu boşluğun giderilmesi için önerilen model. Eski dershaneciler veya sektöre yeni giren eğitim yatırımcıları, devleti ciddiye alarak iki sene önce yatırım yaptılar, kendilerini birtakım taahhütlerle bağladılar. 687 Sayılı KHK ile şimdi onlar da haziran ayında kapatılıyor. Öğrenci panik, veli panik, yatırımcı perişan… Buna ne gerek vardı? Bu kurumları kapatmak hangi mantığın eseridir ki toplumun bu kadar kesimi mağdur edildi, devletine güvensiz hale getirildi? Ucu kime dokunursa dokunsun bunun hesabı sorulmalı.

Başarısı artsın diye çocuğuna ders aldırmak her velinin, ders almak her öğrencinin hakkı. Yasal kurumlar kapatılırsa insanlar bu ihtiyaçlarını yasal olmayan yollardan bir şekilde giderecekler, bunun için yüksek masraflar yapacaklar. Toplumun yüzde kaçı bu yükü kaldırabilecek? Hani orta direk, hani sosyal adalet?.. Hepsi sadece laf mıydı yoksa? Okullarda açılan kurslarla bu ihtiyaç giderilecekmiş ya da belediyeler Sosyal Etkinlik Merkezi adı altında kurslar açacakmış. Lütfen belediyeleri bu işlere karıştırmayın. Onlar yollarımızı yapsınlar, suyumuzu getirsinler başka bir şey istemiyoruz. Eğitim konusunda devlet, kişileri, kurumları serbest bıraksın, bu yeter. Su yatağını bulur. Okulları, sırf Etüt Merkezlerini kapatmak adına, kurs merkezine ya da dershaneye çevirmenin anlamı da mantığı da yok. Kör bir inat, herkese kaybettiriyor.

Devletin, okullaşmayı teşvik ettiği ve okullaşmanın önündeki engelleri kaldırmayı amaçladığı söyleniyor. Güzel bir amaç. Ben de alkışlarım bunu. Bunun yolu, refik olan kurumları kapatmak değildir. Özel okulların, kendilerine ekonomik rakip gördükleri kursları kapatmak için lobi yaptıkları iddiasını da yabana atıyor değilim. Kırk yıldır eğitimin içindeyim, dershaneye giden öğrencilerin özel okullardan ve iyi devlet okullarından geldiğini biliyorum. Dershanelere zaten, başarısını artırmak isteyen iyi öğrenciler ile meslek liselerinin, okuldaki eksiklerini gidermek isteyen iddialı, başarılı öğrencileri geliyordu. Dershaneler veya kurs merkezleri, öğrencilerin bu ihtiyaçlarını ciddi manada gideriyorlardı. Kurs ücretleri, velinin ödeme gücünü de fazla zorlamıyordu, ödeme güçlüğü çeken veliler de zaten kontenjandan faydalanıyordu.

Artık bu konu kapanmalı. Büyük bir belirsizlik var. Özel öğretim kurs yönetici, öğretici ve öğrencileri, hatta velileri gelecek yıl için önlerini göremiyorlar. Öğrenci Etüt Eğitim Merkezi kurucuları, yöneticileri bir taraftan uğradıkları maddi zararın bunalımını, bir taraftan da gelecek yıl için kayıt yaptırmak isteyen velileri, öğrencileri ikna edememenin sıkıntısını yaşıyor. Yatırımcılar, haksızlığa uğratıldıklarını düşündüklerinden sigorta ve vergi borçlarının silinmesini veya kendilerine devlet tarafından istimlak bedeli ödenmesini bekliyor.

Zaman, sulh zamanıdır. Büyüklük, anlayış, fedakârlık; devletten beklenir. Devlete, millete yönelik melun girişimin bedeli bu samimi insanlara ödetilmemelidir. Sosyal barış, toplumun huzuru, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve kalitenin yükselmesi için su akışına bırakılmalıdır. Görülecektir ki, su yatağını bulacaktır, herkes bundan hoşnut olacaktır.

Son kez yazmış olalım.

İletişim adresi: kadirdurgun1957@gmail.com

1 Yorum

  1. Kadir Bey, cesur kaleminizden dolayı tebrik ediyorum.50-55 bin öğretmen işini kaybediyor, 500 bin öğrenci ve aile etkileniyor . Medyada tek haber Yok . Haberiniz en azından duruşunuzu gösteriyor , umarım haber ilgili yerlere ulaşır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz