Kurşunlara karşı duran bir millet ve 15 Temmuz büyüsü

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

15 Temmuz darbe kalkışmasının üzerinden iki yıl geçti. Ülkedeki demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyen fetö terör yapılanmasına karşı milletimiz karşı durdu. Kurşunlara göğüslerini siper eden aziz milletimiz demokrasiyi korumak adına çok önemli bir görevi ifa ettiği için ona şükran borçluyuz.

Hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Kalanlara da Rabbimiz sabır versin.

15 Temmuz darbe kalkışması çok önemli bir konu. Bu konunun önemi çeşitli programlarla ve yürüyüşlerle vurgulandı. Yapılan törenleri ve programları izledik ve gururlandık.

15 Temmuz’un önemi sadece duygulara hitap eden programlarla geçiştirilemeyecek kadar büyük.

Birincisi; Milletimiz şimdiye kadar yaşanan darbelerden ders alarak tekrar darbe olmaması için üzerine düşen görevi yerine getirdi.

İkincisi; 15 Temmuz’u gerçekleştirmeye kalkan bu gruba yaptıkları için destek veren de bu milletti. Yapılan çalışmalar için maddi-manevi destek olan bu millet, demokrasiyi ortadan kaldırmak istediği için aynı gruba da çok önemli bir ders verdi.

Üçüncüsü; konu devlet ve vatan olduğunda milletimizin ne kadar duyarlı olduğu bütün dünyaya en açık şekliyle gösterilmiş oldu.

Bunlar hep güzel ve iyi gelişmeler ya da bu hain kalkışmadan çıkartılan dersler ve sonuçlar.

Ancak üzerine düşünülmesi gereken bazı konular da var. Bu konular düşünülmez ve gerekli tedbirler alınmazsa, bu şekilde hain kalkışmalar devam edecektir.

Peki bunlar neler?

Birincisi; İstihbarat konusu.

Yaklaşık kırk yıldır devlet içinde göz yumulan bu yapı nasıl oldu da 15 Temmuz’a kadar durduralamadı? Bu çok önemli bir soru. İstihbarat çalışmaları üzerindeki bu toz perdesi hala aralanabilmiş değil. Bunun engellemesinde etkili olanlar kimlerdir? Amaçları ne olabilir? Bunları bilemiyoruz, açıkçası konuşamıyoruz da.

Neden konuşamıyoruz?

Çünkü 15 Temmuz büyülü bir kelime. Büyülü çünkü kollektif olarak o büyüyü arttırıyoruz. 15 Temmuz’dan sonra ve geçen ilk yılda daha net sorular ele alınıp konuşulabiliniyordu. Ancak ikinci yıldönümü 15 Temmuz’un büyüsünü birkaç kat arttırdı ve sadece bir taraf içinde duygu seline kapılma moduna geçildi.

Bu duygu seline kapılma açık ve net düşünmeyi engellemekte, ancak bizim için önemli olan doğru düşünme ve analiz.

İstihbarat konusunda sorulacak sorular şunlar: Darbe kalkışmasının olacağını kimler biliyorlardı?

Ulusalcı milliyetçiler mi, ulusalcı kemalistler mi yoksa ulusalcı başka bir dini grup mu?

İstihbarat zaafiyeti mi vardı yoksa istihbarat konusunda göz mü yumuldu?

Üçüncüsü de; istihbarat noktasında bilgisi olanlar neden durdurma ve engelleme faaliyetine geçmediler?

Bu soruların cevaplarını bulmak çok ama çok zor. Çünkü bir muamma. Benim uzaktan gördüğüm ve analizim de şu: Bilenler, haberi olanlar son ana kadar beklediler.

Neden mi? Çünkü Türkiye’de çok önemli bir davranış şekli vardır ve atasözü olarak da kayıtlara geçmiştir: ‘Kervan yolda düzülür ya da düzelir’.

Bu söz bir bakıma milletimizin davranış şeklini de ortaya serer. Sen hele bir başla da, sorunlar çıktıkça çözümleri de bulursun. Bu bir bakıma doğrudur ama konu devlet yönetimi ve hukuk ise kervanın yolda düzülmesi söz konusu değildir. Ve bunun acı sonucunu da 15 Temmuz’da yaşadık.

Darbe kalkışması olmadan ‘hele durun bir bakalım, neler olacak’ diyenler olmuşsa, bu eninde sonunca ortaya çıkacaktır. Belki yakında belki uzun yıllar sonra.

15 Temmuz büyülü kelimesinin ve olayının devamı da çok önemlidir.

Acaba 15 Temmuz’dan ders alındı mı?

Benim analizim hala daha ders alınmadığı noktasında.

Neden?

Elimizde bir şablon olmak zorunda ve bu şablona göre gelecek günlerimizi netleştirmek zorundayız.

Burada da karşımıza şunlar çıkmakta: 1. Akılları kiraya vermemek. 2. Din

Akılların kiraya verilmemesi konusu üzerine büyük yatırımlar yapılması gerekiyor. Dini grup ve cemaatler hala daha dindar insanlarımız adına karar verip, onlar adına uygulamalar yapmaya devam ediyorlar. Buradan anlıyoruz ki; hala daha ders alınmış değil.

Bugün için zararsız gibi görülen yapıların ileriki günlerde hangi durumda ve konumda olacaklarını bilemiyoruz. Bu yüzden de bu konuda ivedilikle kontrol mekanizmaları kurulmalıdır.

Sadece dini grup ve yapılar değil, aynı zamanda da ‘akılları kiralayan’ bütün yapılar gözden geçirilmelidir. Bunun içinde milliyetçilik, solculuk, ırkçılık ve teröre meyilli yapılar da vardır.

Din konusu hala daha boşlukta sallanan bir balon durumunda.

Devletin Din ile ilgili çalışmalarını hızlandırması gerekmektedir. Aksi takdirde dini gruplar ve yapılanmalar kripto olarak çalışmalarını devam edecekler ve tehlike unsuru olacaklardır.

Bizlere düşen de bilgileri önümüze koyarak sağlam analizler yapmaktır.

Dinin sınırı, Devletin alanı, Hukuk’un tesisi ve İslam’ın insanlardan istediğinin ne olduğu…

Bunların analizlerinin doğru yapılması hem ülkemiz ve hem de gelecek nesillerimiz için çok ama çok önemlidir.

15 Temmuz’u adına yakışır şekilde anmak büyülü atmosferinden çıkarak doğru düşünmeyle olacaktır.

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikDünya Kupası Dersleri
Sonraki İçerikNikaragua’da en şiddetli gösteriler.. Üç ayda 200’den fazla kişi öldü
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz