LGBT – Sebepleri – Tedavisi (!!!)

9

13 Mayıs 2019 günü, Antalya Muratpaşa’da “Naz” takma adıyla evinde 22 yerinden bıçaklanarak öldürülen G.S. ‘in Haziran sonunda ki duruşmasında, sanık Ş.Y. ömür boyu hapis cezası aldı. Yüreklerimize su serpen bir cezaydı.

Ancak bundan daha garip olan olaylar, bu vakanın içindeki bir arkadaşımdan işittiklerimden sonra çok daha garip bir hal aldı. 13 Mayıs günü öldürülen G.S.nin morgda ki cenazesini hiçbir yakını almaya gelmemiş. Hastane görevlileri yakınlarına ulaştıklarında “Bizim öyle bir yakınımız yok!” diye sertçe kapanmış telefonlar. Ve sessiz sedasız defin edilmiş 22 yerinden bıçaklanan G.S. Buraya kadar okuduğunuz olayları “garip” sınıfına almayabilirsiniz. Size göre normal gelebilir. Ki vicdanınız yerinde başka bir şey varsa bu duruma “normal, ne var bunda” demeniz benim tarafımdan da kabul edilebilir. Gelgelim; G.S.nin üzerine kayıtlı gayrimenkullerin tapu – noter vs işlemlerinde G.S.nin neredeyse bütün akrabaları koşarak gelmişler Antalya / Muratpaşa’ya… Noter önünde kavgalar çıkmış mallar bölüşülürken. “Bizim öyle bir yakınımız yok” , “Ama efendim, şahsın üzerinde şu kadar gayrimenkul varmış. Bunlar ne olacak?” , “Dur kapatma! Hemen yola çıkıyoruz…” Yorum sizlerin…

G.S. ‘nin ölümü sonrasında yaşanan bu çirkin, aile içi pazarlıklar biraz durup düşünmeye itti beni. Cenazesini almaya gitmiyorsunuz ama mallar bölüşüleceği zaman, dayı – teyze – amca – hala hep birlikte otobüs tutup bayır aşağı tam gaz iniyorsunuz. Toplumumuzun içinde bulunduğu en büyük yara LGBT (Lezbiyen, gay, biseksüel ve trans birey) mi yoksa bu ayıp mı karar veremedim.

Hangisi daha büyük ahlaksızlık?

Kendi “heteroseksüel” tercihlerim sebebiyle uzun yıllar benim için bir bilinmezdi “Homoseksüel İlişkiler” Diğer yandan; beni rahatsız etmezlerdi. Bana bir talepte bulunmadıkları sürece dilediklerini, diledikleri kişilerle, diledikleri yerlerde ve şekillerde yaşayabilirlerdi. Hiç sorun yapmadım. Homoseksüel arkadaşlarımda oldu. Ve inanın bana çok eğlenceli insanlardı.

Fakat toplumumuzun hatta dünyanın büyük bir kısmı için o kadar da “eğlenceli insanlar” değildiler. Uzun yıllar, bunun bir “hastalık” olduğu düşünülerek tedaviye itildi o insanlar. Bunun ruhsal bir bozukluk olduğu düşünülen dönemlerde bu insanlara işkenceye varan tedaviler uygulandı. Üremeye dayanmayan bir cinsel birliktelik olmasıydı tedaviye zorlanma sebepleri. Oysa bu bir hastalık değildi. Ve bu henüz daha yenilerde anlaşıldı. Ki daha anlaşılmayan yerlerde mevcut ki, dünya üzerinde bazı ülkelerde ölüm cezaları, ömür boyu hapisler ve çok ağır cezai müeyyideler de vardır.

Ülkemizde ise sosyal olarak ne yazık ki hala daha bunu bir “hastalık – tedavi gerektiren ve doğal olmayan bir durum” olduğu düşünülmektedir. Lezbiyen, gay, biseksüel ve trans bireyler (LGBT) toplumda itilmekte ve dışlanmaktadır. Toplumun ilkel, feodal ve baskıcı tutumlarından dolayı en basit ve temek hakları olan “sağlık hizmetlerini” bile alamamakta ve / veya reddetmektedirler. İş bulmakta zorlanmakta hatta çoğu iş başvurusu bile yapmamakta hatta yapamamaktadırlar. Para kazanmanın farklı yollarına yine bu toplum tarafından itilmektedirler. Temel yaşam ihtiyaçlarından olan barınma için ev tutma, satın alma, kiralama gibi basit istekleri zaman zaman engellenmektedir. Taşındıkları evden taşınması için imzalar toplanmakta, sık sık yoktan yere şikâyet edilmekte ve orayı boşaltması için her türlü baskı uygulanmaktadır. Yolda, çarşıda, sokakta, alışveriş merkezlerinde maruz kaldıkları sözlü taciz, küfür, hakaret hatta fiziksel taciz ise artık iyice ayyuka çıkmaktadır. İşte bu noktada “tedavi” şarttır. Bu insanlara uygulanan bu muamelelerden dolayı bu insanlarımıza “psikolojik destek ve tedavi” ücretsiz – devlet tarafından karşılanmalıdır. (Bir tane taahhüt ettiği oto yol geçiş ücretini devlet ödemezse eminim ki bu insanların, ölene kadar tüm sağlık ihtiyaçları karşılanabilir.)

Diğer yandan toplumumuzun bu insanlara “alaycı” bakış açısı ise kesinlikle tedavi gerektirmektedir. Eğitim ve eğitimsizlik arasında ki fark burada o kadar ap açık gözükmektedir ki. İlki; Lezbiyen – Gay – Biseksüel ve Trans birey (LGBT) olma durumu bence bir tercih değil bir süreçtir. Yani bu içinizden geldiğinde; “Yahu sıkıldım artık. Ne bu böyle? Hep aynı. Biraz daha bunu deneyeyim…” diyebileceğiniz bir tercih değildir. Eğer bunu yaparsanız o zaman sizin farklı bir sıfatınız olur. Yıllarca heteroseksüel eğilimdeyseniz bir sabah uyandığınızda homoseksüel olmaya karar verip kendi hemcinslerinizle ilişkiye giremezsiniz yani.

LGBT’nin bir hastalık olmadığının en güzel kanıtıdır bu duruma sebebiyet veren koşullar, peki nelerdir onlar?

Bir insan neden kendi cinsleriyle cinsel ilişki kurmak ister? Ya da bundan nasıl mutlu olur?

İlk ve en önemli sebep; “Doğum öncesi süreç ve genetik” olarak belirtilmektedir. Yani çocuğunuzda LGBT eğilimi varsa onu suçlamadan önce siz kendi gen havuzunuza ve annesinin doğum öncesi durumuna bakmanızda fayda var. Ancak tek sebep bu da değildir. Kişinin geçmişinde cinsel istismar yaşandıysa bu da tetikleyebilir. Başka bir sebep; Despot bir ebeveyn ya da ebeveynler, baskıcı – gelenekçi – tutucu bir çevrede yetişen kişilerde bu durum daha sık görülmektedir. Yani çocuğunuzun LGBT eğiliminden dolayı onu önleme çabasıyla üzerinde baskı oluşturursanız, bu ters tepebilir. Karşı cinsle, başarısız cinsel ilişki deneyimleri de bu duruma katalizör etkisi yaratabilmektedir. Ancak kişinin LGBT eğilimlerinin en temelinde ve kesinlikle reddedilemeyecek bir sebep var ki; o da “hormonlarla” alakalıdır. Ve buna neyin sebep olduğu henüz bilinmemektedir. (Allah’ın takdiri?) Erkek çocuğunda östrojen fazla olursa kadın gibi davranma eğilimleri, kız çocuğunda testosteron fazlalığı varsa da erkek gibi eğilimleri ortaya çıkar. Ve bu ilerleyen yaşlarda muhakkak ve doğal olarak cinsel tercihlerini de etkiler. Bir insan kendi hemcinsleriyle işte bu sebeplerden ilişkiye girme arzusu duyar. Bunlar en belirgin sebeplerken birçok küçük etkende vardır. Kendi hemcinsleriyle yaşadığı sosyal ve beşeri sorunlar, kötü ve şiddete dayalı Anne – Baba ilişkisi şahit olma gibi…

Görüldüğü üzere bu kişinin “kendi arzusuyla” değil dış etkenler ve sebebi bilinmeyen parametrelerin toplamı sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bir hastalık değildir. Ve daha kötüsünü söyleyeyim buna “hastalık” gözüyle bakanlara; Tedavisi yoktur! Dünyada birçok tür kendi hemcinsleriyle ilişkiye girerler. En çok aslanlarda görülür. Bazı primat türlerinde çok yaygındır. Hatta bir denizatı türü sadece kendi hemcinsleriyle ürer. Ama dünyadaki tüm bu cinsler arasında doğal olan homoseksüel ilişki sadece bir tek tür tarafından; “Ayıp – Hastalık – Yasak ve anormal” olarak değerlendirilir. O da; İnsan türüdür… Artık ne kadar insansa…

Yukarıda okuduğunuz tüm sebeplerin hangisini, bir birey tercih etmiş olabilir. Olamaz değil mi? O zaman LGBT durumu da bir tercih değildir! Keyfiyetten ya da zevkten tercih edilmiş bir yol değildir. LGBT olma durumu doğal bir süreçtir. Gayet normal bir durumdur. Anormal, tedavisi gereken bir hastalık ya da olmaması gereken bir anomali değildir. Bu insanlar “suçlu” değildir. Hastalıklı – hastalık taşıyan konaklar değildir. Kendi istek ve beklentilerinden daha çok bir sürecin sonunda kendi cinsel tercihlerini belirlemiş, sizden – bizden hiçbir farkı olmayan, duyguları, özlemleri, hassasiyetleri, siyasi görüşleri, fikirleri ve çokta güzel fikirleri olan insanlardır. Neden iteklenip, ötekileştirilip, yok sayılsın ki? Onlar bizden ne istiyorlar? Bir akşam biri gelip kapınızı mı çaldı? Yolda size sarkıntılık mı yaptı? Sözlü ya da fiziksel tacizde mi bulundu? Hayır, aksine biz onlara bu saydıklarımın hepsini yaptık. Onların bizden tek istekleri var; “Var olduklarını – haklarını ve kişilik tercihlerine saygı” hepsi bu… Çok mu zor cidden bunu yapmak? Sizin cinsel tercihleriniz yüzünden, içinizde bulunan yüzlerce fetiş fanteziniz yüzünden kimse sizi suçlamıyor ve yargılamıyorsa o insanlarda buna maruz kalmamalıdırlar.

Çağlar öncesi bir fikirle; “Eğer üreyemiyorsa bu doğal değil hatta bu hastalıktır” fikri artık olması gereken yer olan; “Çağlar Öncesinde” kalmalıdır…

9 YORUMLAR

  1. İnanın o kadar faydalı bir yazı olmuşki.halkımız karşı lgbt’ye ama o karşı olanlar neden karşı olduklarını dahi bilmiyorlar.kendi liderleri karşı diye karşı oluyorlar.işte bu yüzden faydalı bir yazı.insanlar öğrensin.bilsin.bir insanın neden kendi cinsiyle cinsel ilişki isteğini en güzel anlatan yazu.ellerinize sağlık

  2. BİR HEKİM OLARAK BU YAZINIZDAKİ SAÇMALIKLARI ÇÜRÜTEBİLECEK GENİŞ BİR AÇIKLAMA YAPABİLİRİM .FAKAT BUNU YAPIP BİLİMSELLİKDEN UZAK KÖR TASAASUBUNUZA VE SAPKIN BİR BAKIŞ AÇINIZA ALET OLMAYACAĞIM. SADECE ŞUNU SÖYLEMEK İSTİYORUM HORMON BOZUKLUĞUNA YADA GENETİK BOZUKLUKLARA BAĞLI OLAN CİNSİYET FARKLILAŞMASI TIBBI TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR DURUM OLUP ASLA LGBT İLE ALAKALI DEĞİLDİR.LGBT TAMAMEN SAPKIN BİR YÖNELİM OLUP ZATEN YARATICI TARAFINDAN DA YASAKLANMIŞTIR.SİZ YARATICIYA DA YASAKLADIĞI FİİLİ İNSANLARIN ELİNDE OLMADAN YAPTIĞINI SÖYLEYEREK İFRİRA ATIYORSUNUZ.BU SİTEDE BÖYLE BİLİMSELLİKDEN UZAK YANILTICI BİR YAZININ YAYINLANMASINI DA ESEFLE KINIYORUM

    • Yaratıcı yasaklıyor ama aynı yaratıcı Kur’anda “GILMAN”lerden bahsediyor cennette verilmek üzere.Gılman nedir? çocuk, Tüyü çıkmamış erkek çocuğu, hizmetçi.Bu normal mi?bu yasak değil ama diğer yasak. Sizin biat ettiğiniz her tarikat erkek çocuklarıyla “bademleme” yapıyor ve bunu normal göstermek için türlü oyunlar oynuyor.Bu normal mi? siz hekim olmuşsunuz ama insan anatomisini zerre anlamamışsınız.hormonlarla oluşan homoseksüel eğilimini tersi hormon vererek tedavisi olduğunu iddia edeceksiniz ama bu bir tedavi değil.normal ilerleyen sürece müdaheledir.yaratıcıyla başlamış yaratıcıyla bitirmişsiniz.ama bana şu GILMAN olayını bir açıklayın hele.Kuranda geçiyor bu; “Etraflarında, sedeflerinde saklı inciler gibi tertemiz gılmanlar dolaşır.”Tûr suresi 24 ncü ayet. işgüzarlık yapayım derken iyice batırdınız doktor bey.umarım doktorluğunuzda islam bilginiz gibi değildir.yoksa size gelen hastaların vay haline.onlarada sure oku,dua et diye mi reçete yazıyorsunuz.yakın o diplomayı.

      • yazarın yazdıkları son derece bilimsel mantıklı ve akla uygun.aslında sizin söyledikleriniz bilim dışı.bilimsel bir veriyi varlığı yada yokluğu kesinleşmemiş tanrı olgusuyla çürütmeye çalışıyorsunuz.yazarın yazdıklarını araştırdım.tüm psikiyatristler (sizin gibi değil gerçek bilim insanları)yazarla aynı şeyleri söylüyorlar.bence siz kendinizi gözden geçirin.zira bir bilim adamından çok bir şaman,bir kabile görevlisi,bir haham yada bir imam olduğunuz daha belli.

      • Gilmanin erkek çocuğu olduğunu nereden çıkardın, mealde öyle bir yorum yok. Yaklaşık 35 meal var, bu ayetle ilgili hiç birinde çocuk ,tüysüz ibaresi geçmiyor. Kendi yorumun olmasın.

  3. BU SİTEDE BÖYLE BİLİMSELLİKDEN UZAK YANILTICI BİR YAZININ YAYINLANMASINI DA ESEFLE KINIYORUM
    Arif Bey, bilimsellik kavramıyla Gazetemizin yayın ilkelerini zedeleyecek açıklamanızı kabul etmiyoruz.
    Bilimsellik içeren yazı kaleme alırsanız, yayınlarız.

  4. Bende yazdiklarinizi degerli buluyorum. Ne yazik ki yoksul toplumlar, coguda müslüman her konuda oldugu gibi bu konuda da geri, tutucu, “yobaz” ve cirkinlesiyor. Meseleyi tartisacak kulture sahip olacagina cirkinlesiyor. sanki cirkinlesince sorunu cözecek. Tartisma kulturune sahip olamayan toplumlar hep bir kac yil geriden geliyor. Bu konuda en az 50 yil geri oldugunu düsünüyorum Türkiye toplumunun…Bati artik LGBT`ìyi bile eksik buluyor ve buna LGBTQ diyor. Q ,queer seksüel anlamini tasiyor. LGBTQ ingilizceden gelme kelimilerin kisaltimisidir. Lezbiyen, Gay, Bi seksüel, Trans seksüel, Queer seksüel.

    • bu yazı gerçekten Ocak medya’da çok ilginç duruyor. tabiki yazarının kendi düşünceleridir ve benim de bu düşünceyi reddetme hakkım vardır.

      meselenin dini yönü bir yana (bunu ilahiyatçılarla tartışmak daha uygun. çünkü bu konuda ilahiyatçılar arasında da bir fikir birliği yok) her düşünceden insanın dikkatini çeken kısa bir hikayem var.

      bizim mahallemizde lgbt bireye çok fazla rastlanmaz ama hiç olmadığını da söyleyemem.

      bir gün birbirlerinin aile bireylerini de çok iyi tanıyan üç dost olarak sohbet çevirirken biri o gün rast geldiği bir lgbt bireyle karşılaşmasını anlattı. ” kadıköy rıhtımda tek başıma oturuyordum. yanıma bir bayan geldi izin istedi ve oturdu. derken sohbet başladı 45 dk. konuştuk. ayrılırken ismini söyledi, keşke söylemeseydi… adını söylemeseydi erkek olduğunu algılayamayacaktım” dedi ve ardından şu cümleyi kurdu: ” biri gelip dese ki senin baban homoseksüel biriydi; emin olun hiç şaşırmam, çünkü o kadar yaygın bir illet ki bu; baban öyleydi deseler, olabilir derim” dedi. (arkadaşımın babası yıllar önce vefat etmiş, mahallede herkesin tanıdığı namazında niyazında biriydi)

      ALLAH yazarımıza böyle cümleler söyletmesin.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz