Mühendislik harikası.. Çobandede Köprüsü

0

Erzurum-Kars karayolunda, Bingöl ve Hasankale çaylarının birleşmesiyle oluşan Aras Nehri üzerine, İlhanlı Hükümdarı Gazan Han döneminde, Vezir Salduzlu Emir Çoban Noyan tarafından 1298’de yaptırılan Çobendede Köprüsü, aradan geçen 721 yıla rağmen halen ayakta duruyor.

Yapıldığı dönemde hem ticaretin hem de stratejik geçiş noktasının can damarını temsil eden tarihi köprü, ölçüsel ve mimari bakımından Anadolu’nun en önemli köprülerinden biri olma özelliğini taşıyor. Birçok tarihsel olaya da tanıklık eden Çobandede Köprüsü, 220 metre uzunluğa sahip olmasının yanı sıra en büyük kemer açıklığı 16,8 metre olmak üzere 7 kemerden oluşuyor.

Siyah kemerlerden, kırmızı ve gri renkli kesme taşlardan yapılı köprü, bataklık bir alana kurulmasına rağmen taş ayaklarının altına yerleştirilen ardıç ağaçları ve mimarisi sayesinde yıkılmadan bugünlere kadar gelmeyi başardı. Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Özkan, Çobandede Köprüsü’nün çok önemli mimari özelliklerinin bulunduğunu söyledi.

Köprünün altyapısının çok sağlam olduğuna işaret eden Özkan, “Ahşabın esneme kabiliyetinden dolayı köprü sağlam bir şekilde durmuş ve bugüne gelmiş. Ardıç ağaçları köprünün temelinde kullanılmış. Ayakların oturabileceği rahat bir altyapı hazırlanmış ve en az 3-4 metre su yatağının altına yerleştirilmiş.” dedi.

Özkan, ardıç ağacının suya dayanıklı özelliğiyle ön plana çıktığını belirterek, bu ağacın toprak altında olduğu için çürümediğini dile getirdi. Köprünün yapımında, ardıç ağaçları kadar, kullanılan taşların da önem arz ettiğine dikkati çeken Özkan, köprünün suyun konumuna göre inşa edildiğini vurguladı.

Köprünün inşasında kullanılan taşların sağlam yapıya sahip olduğunu anlatan Özkan, şunları kaydetti: “Köprü kırmızı renkli ve onun tonlarındaki taşlar getirilerek yapılmış. Taşlar birbirine metal kenetlerle bağlanmış ve içinde çok sağlam Horasan harcı örülüyor ki bu zamana kadar yaşanmış sel, afet, taşkın ve depreme dayanabilmiş. Bu zamana kadar erimemiş olması da ecdadın mühendislik harikası diyebiliriz. Suyun geldiği kısma ‘selyaran’ dediğimiz yani suyu birinci derecede karşılayıp köprünün gözlerine yönlendiren sistem kurulmuş. Hemen arka tarafında topuk dediğimiz mimari düzen tasarlanıyor ve bu suyu yumuşatarak köprüye zarar vermeden göndermeyi başarıyor.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz