NHAL-OHAL.. Azimet-Ruhsat.. Ruhsat İslamı İlmihali hazırlanmalı..

2
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

 

OHAL, 2016 yılının temmuz ayından beri yürürlükte. Neredeyse bir yıl olacak. Görünen manzara o ki; yürürlükte olmaya da devam edecek.

Tayyip Erdoğan, Akp’nin tekrar genel başkanı oldu. Umarım vatana, millete hayırlı olur. Yeniden genel başkan olduktan sonra yaptığı konuşmada OHAL’e de değindi.

Bize şunu söylüyorlar: OHAL ne zaman kalkacak. Bende diyorum ki Fransa’da 15-20 terörist ayağa kalktı öldürüldü ve Fransa bir, bir buçuk yıldır OHAL ilan etti. Benim ülkemde devlet yıkılmaya çalışıyorlar, biz 249 şehit veriyoruz, 2 bin 193 gazimiz var. Ya siz bize hangi yüzle OHAL’in kaldırılmasını soruyorsunuz; kalkmayacak. Ne zamana kadar? Ülkenin durumu huzura, refaha erene kadar. Neden OHAL kalksın’

Huzura, refaha erene kadar devam edecek.

Huzur ve refaha ne zaman erişileceği de çok muğlak bir durum.

Buna kim karar verecek?

Bu sorunun cevabını bulmak toplum için çok önemli bir konudur.

Görünen o ki; OHAL kalkmayacak.

NHAL yani normal hal diye bir durum olmayacak artık.

Normal hal, normal şartlar İslam hukukunda Azimet’tir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Azimet şu şekilde açıklanır:

‘Fıkıh usulü âlimleri genel olarak azîmeti “ârızî hallere bağlı olmaksızın başta konan aslî hükümlere verilen ad” şeklinde tarif ederler. Bu tarife göre azîmet farz, vâcip, haram, mekruh, sünnet, nâfile ve mubah gibi bütün teklifî hükümleri içine alır’.

Normal halde yaşanan İslam azimet’tir.

Ülkemizde yaklaşık bir yıldır OHAL mevcut.

Nedir OHAL.

Olağanüstü hal. Yani anormal şartlar mevcut olduğu için, normal dışı bir hukuk anlayışı ve ceza anlayışı mevcut.

OHAL durumunda hükümetin nelere yetkili olduğunu da internetten araştırıp, okuyabilirsiniz.

Şu var ki; OHAL’de tehlike riski olabilir diye her türlü kişi ve kurumu yasaklama çok kolay bir durum.

Madem OHAL var ve bitmeyecek. O halde OHAL durumu için, İslam hukukundaki Ruhsat’ı kullanmak çok mantıklı olacaktır.

Nedir Ruhsat.

Tekrar bakalım TDV İslam Ansiklopedisi, ne diyor.

‘Fıkıh usulü terimi olarak şer‘an geçerli mazeretlere binaen normal durumlara ait aslî hükmün (azîmet) gereğine uymamayı meşrû hale getiren, kolaylaştırma esasına dayalı geçici hükmü ifade eder’.

Basit bir örnekle şöyle açıklayalım:

Camilere gittiğinizde sandalyeleri görmüşsünüzdür.

Normal şartlarda namaz kılarken sandalyeye ihtiyaç yoktur.

Rahatsızlıkları sebebiyle dizlerini bükemeyenler, yada başka rahatsızlığı olanlar için, ruhsat yani kolaylık oluşturulur. Bu kişiler de oturarak namazlarını kılarlar.

Bireysel olarak azimet-ruhsat budur.

Ülkede OHAL olduğuna göre, İslam’ın toplumsal ibadetlerinde de ruhsat uygulanması gereklidir.

TDV’na ve Diyanet’e de yeni bir görev düşmekte.

Ruhsat İslamı İlmihali hazırlamak.

Toplumsal ibadetler ve vecibeler için bu gerekli.

Neler olabilir mesela bu Ruhsat İslamı ilmihalinde.

Toplum düzeni için risk teşkil ettiği sebebiyle, teravih namazları sekiz rekata indirilerek kılınabilir.

Gene aynı şekilde toplu iftarlar.

Risk faktörü mevcut.

Toplu iftarlar da yasaklanabilir.

Terörü destekleyenle desteklemeyen birbirinden ayrılsın diye oruçla ilgili de değişiklik yapılabilir.

Buradan Diyanete ve ilahiyat fakültelerine sesleniyorum.

Ruhsat İslamı İlmihali OHAL’in uygulandığı toplumumuz için önemli bir ihtiyaç.

Lütfen bu konu üzerine fikir yürütün.

Nasıl olsa OHAL kalkmayacak, bizler de OHAL’e uygun bir ilmihale sahip olmalıyız.

 

Sevgi ve bilgiyle kalın…

 

Önceki İçerikBalkanlar son haftadaki önemli gelişmeler (14-21 Mayıs 2017)
Sonraki İçerikYurt dışı üretici fiyat endeksi açıklandı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

2 YORUMLAR

  1. Din siyasete alet edilerek bir yere noktaya gelindiğinde, o nokta artık din ile siyasetin birbirine karıştığı bir nokta haline gelmiş olur.Bunun sonucu olarak da,siyasi bazı kararlar dini ve dini bazı kararlar da siyasi bir gerçekliğe bürünür. Maalesef, bugün, İslam literatürünün ve pratiğinin tartışmalı bulunan ve taassup olarak nitelenen, -bir çok din bilgini tarafından da Kur’an a aykırı ve hatta Kur’an dışı bir dini anlayış olarak nitelediği- bir çok yaklaşımı,hükmü ve kurumu işte tam da böyle dönemlerin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
    Aradan geçen yüzyıllar ve insanlık alemi ile birlikte müslümanların da katettiği mesafe sayesinde,Dini de, dini anlayış ve yaşantıyı da zehirlemekte olan bu çarpıklıklardan kurtulabilecek bir anlayış seviyesi ve ortamına geldik-geliyoruz diye umutlanmakta iken,bu zehirli uygulama ve anlayışları doğuran bir çukura yuvarlanma tehlikesinin yüksek olduğu bir ortam ve anlayışa geri yuvarlanmış olmak ne acı.
    Dinin, insanlar üzerindeki etkisi, büyük ve o oranda da istismara elverişli bir güç olması , inanan-inanmayan herkesi kolaylıkla bu gücü istismara yöneltebiliyor.
    Sonuç olarak,dinin istismarı ile gündelik çıkarları meşru kılmak için üretilen söylem ve uygulamalarla oluşturulmuş,Kur’an ın emir ve yasakları ile bile bir çok noktada çelişen,ama adına din ve dindarlık denilen bu zehirli ideolojiden kurtuluş yollarının, yine, ali menfaatler perdesi ile kapatıldığı gibi bir durum ortaya çıktı yine

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz