Öğretmenlerimizi hatırladığımız gün, 24 Kasım

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Bugün Öğretmenler Günü.

Öğretmenler Günü sadece ülkemizde değil neredeyse bütün ülkelerde kutlanır çünkü kutsal bir iştir öğretmenlik. İş derken meslek olarak gördüğüm için değil, bu yola gönül verenlerin yaptığı bir yürek çalışmasıdır.

UNESCO’nun tavsiyesi 5 Ekim tarihidir ama dedim ya her ülkenin Öğretmenler Günü aslında farklı.

Bizim için farklı anlamı olan 28 Şubat tarihi birçok Arap ülkesi için Öğretmenler Günü’dür mesela. Ülkemizde Öğretmenler Günü 12 Eylül 1981 yılından beri 24 Kasım olarak belirlendi. Darbe yapanlar belirledi diye kutlamayalım mı, aksine tabi ki kutlayacağız.

24 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mekteplerinin Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olduğu için seçildi.

1981 yılı da Atatürk’ün 100. Doğum yılı olduğu için Başöğretmen oluşunun yıldönümü olması hasebiyle de bu karar alındı.

Bu kısa tarihi bilgiden sonra esas konuya girelim.

Öğretmenlik, Öğretmenliğin kutsallığı ve Öğretmenlerin önemi.

Aslında hepimizi biliyoruz bunları.

Öğretmek, öğretmenlik sadece Cumhuriyet’in önem verdiği bir makam değil, İslam’ın gelmeye başlamasıyla oluşan sürecin ilk emriydi ‘okumak’.

Okumak, öğrenmek, öğretmek.

Dinleme kültürünün hakim olduğu doğu toplumlarında devrimin başlangıcı ‘OKU’ emriydi.

Dikkat buyurun; dinleme kültürünün, sözlü aktarımın hakim olduğu bir topluma ‘oku’ emrinin gelmesi başlı başına bir devrimdir.

Bu yüzden seviyorum devrimi ve devrimleri.

Devrim nedir bir bakalım mı?
Çünkü devrim deyince birilerinin tüyleri diken diken oluyor, biliyorum.

Devrim: ‘Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme’.

Statükonun (Süre gelen durumun devam ettirilmesi) korunmasının aksine tıpkı hayat gibi yenilenme ve gelişmedir, devrim.

İslam’ın ilk emri olan ‘okumak’ dinleme kültürünün tek etken olduğu bir toplum için devrimdi.

Ve bu devrim aynı şekilde Millet Mekteplerinde de devam etti.

Bu yüzden Gazi Mustafa Kemal Atatürk Başöğretmen olarak önemli ve önemli olmaya da devam edecek.

İslam’ın yani dinin hayattan kopuk, yeniliklere kapalı, statükocu, baskıcı ve dayatmacı yapısı işin aslına bakarsak devrim niteliğinde olan ilk emrine uymaz.

İslam’ı bu hale getirenler öğretime ve öğretmenliğe önem vermeyen kişi ve gruplar olmuştur. Bu yüzden öğretimi ve öğretmenliği bu kadar kutsal görmemiz.

Bireyin temel alındığı, kişisel kararların inançsal dogmaların önünde olduğu bir İslam anlayışını unutturanlar yüzünden bozulan bir din bugün Müslümanların elinde oyuncak haline geldi. Bu durumun biraz olsun durdurulması ve kötü olan gidişatın düzeltilmesi adına yapılan Tefsir yazdırma isteği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten geldiği için onun Başöğretmenliğini önemsiyorum.

Elmalılı Hamdi Yazır’a  tefsir yazması gerektiğini söylemeseydi bugün evlerimizde olan ve sürekli göz attığımız bu eser mevcut olmayacaktı.

Önce Elmalılı Hoca ve ardından gelen yüzlerce ve hatta binlerce İlahiyat Fakültesi hocalarının derdi de aslında aynıydı.

Yüzü ilme bakan, bilimsel yaklaşımla öğrenilen ve öğretilen bir İslam.

Sadece İlahiyat Fakülteleri değil ülkemizde eğitim kurumu olarak faaliyet gösteren bütün fakültelerdeki hocalarımızın gayesi de aynı: Yeni nesillerimizi geleceğe hazırlamak ve onları ilimle donatmak.

Öğretmenlerimiz bize ilmi verdikleri için onları kutsuyoruz.

Bize bilmediklerimizi öğreten öğretmenlerimiz büyük sabır ve özveriyle insan denen garip varlığı eğitmeye, eğitirken de bilgi öğretmeye çalışıyorlar.

İşi bilenler o işin zorluğunu daha iyi bilirler.

Öğretmenlik gerçekten zor ve bu zor görevi yapan bütün öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyorum.

Başta hocam Prof. Dr. Osman Eskicioğlu’nu ve gazetemizde aynı ortamda yazı yazma fırsatını bulduğum Süleyman Karagülle hocamı yad ederek, vefat eden bütün hocalarıma rahmet diliyorum.

Onların bizlere öğrettikleri sayesinde doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan, iyiyi kötüden ve mazlumu zalimden ayırt edebiliyoruz.

Bugün hayatta olan bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.

İyi ki varsınız….

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikHayat Hanım ve Konjonktur Hazretleri
Sonraki İçerik‘Dış güçler’ ve ‘üst akıl’ paramızı bir kez daha pul etti; “Şu zafer artık gelse” diyorum…
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

  1. Öğretmenler günü millete bir masrafa dönüşmekten başka bir şey olmadı. Çocuklar ne alacağım telaşında ,veliler hediye yarısı telaşında .
    Halbuki yönetmelik gereği memur hediye alamaz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz