Oruç Tutmak, Oruca Kendimizi Tutturmak

0

Oruç ayı geldi. Günün uzun bölümünde, kendimizi birtakım bedeni isteklerden alıkoyacağız. Midemiz açlık hissedecek, gözlerimizin feri azalacak, kan şekerimiz düşecek. Gün boyu iftar saatini gözleyeceğiz, akşam ezanı okununca iştahla ve büyük bir haklılıkla yemeğe saldıracağız. Öyle ya oruç tuttuk!

Otuz gün böyle geçerse boş yere aç kaldık; çünkü oruç bizi tutmadı. Oruç tutmaktan maksat, orucun bizi tutmasıdır, hayatımızı disipline etmesi, bize dinamik ruh vermesidir.

“Oruç tutan, açların halini anlar” sözü, klasik söylem. Açları anladık de açlar için ne yaptık? Cevap “Hiç” ise biz oruç tuttuk; ama oruç bizi tutmadı.

Oruca niyetlendik, bütün gün aç kaldık; ancak önümüze gelene kızdık, hakkı gözetmedik, büyükler için saygıyı, küçükler için sevgiyi kendilerinden esirgedik; çünkü oruca kendimizi tutturmadık.

Oruca kendimizi tutturmak veya oruca tutulmak değil midir, oruç tutmanın manası? Niçin “rahmet”, “mağfiret”, “günahların affedilmesi” ayı diye tanımlanır Ramazan? Oruç tutmanın manası, orucun bizi tutmasıdır, vesselam.

Ramazan ayına oruca teslim olunarak girilmelidir. Bebeğin annesine, öğrencinin öğretmenine, müridin mürşidine tâbi olmasıdır oruca teslimiyet. Oruç, bize mürebbiyedir, muallimdir, sultandır. Çölde kalanlara pınar, günahkârlara duvar, gönlü fetih isteyenlere hünkârdır.

Demiri altına çevirdiğine inanılan simya gibidir oruç. Gerçek manasıyla oruç, çamurlanan bedenleri yıkar, katranlaşan kalpleri temizler, ulaşılamayan iç derinliklere vardırır, bizi esir eden düşünce duvarlarını, mahpusu olduğumuz çağdaş mabetleri yıkar, bizi bizden alan, dünyamızı kirleten kof değerleri, bir daha semtimize uğrayamamak üzere def eder; taşlaşan yürekleri yumuşatır, derin vadilerden gelen serin suların şırıltısıyla esenlik bahçesinde ruhumuza dinginlik verir, ilk günkü safiyetine döndürür.

“Tutsağı olarak orucun emrine girse bir insan bir ay boyunca ne kazanır?” diyorum bazen. Bu ayda inen Kur’an’ı anlasa, Kur’an’da emredildiği gibi “dosdoğru” olsa, yetim hakkı gözetse, “annesine ve babasına ‘Of’ bile demese, muhtaçlara verse, kırgınlıklarını bitirse, kırdıklarından helallik alsa, yaptığı hatalardan dolayı tövbe etse, iftar saatinde boş midesiyle derin tefekküre dalsa ve beynini, kalbini gözyaşları ile yıkayıp durulasa kendi dünyasında büyük bir devrim yaşamış olur. Kurtarıcı olarak beklediğimiz Mehdi, kılavuz olarak aradığımız mürşit uzaklarda değil, hem içimizde hem dışımızda, bizi kuşatmış vaziyette. Adı: Oruç.

Direnme sürecidir oruç ayı Ramazan. İçten gelen şeytani dürtülere, dıştan gelen melun tazyiklere karşı direncin adıdır oruç. Nefsimize kalkan, dünyacı hazlarımıza atılan oktur. Hakiki oruçla bir taraftan hücrelerimiz yenilenirken düşüncelerimiz, ruhumuz daima iyiye, güzele, doğruya; “emri bil maruf, nehyi anil münker” istikametinde inkılap eder.

Alınan nefesin, içilen suyun, yenen lokmanın, gölgelenilen ağacın, ışınılan güneşin, serinlenilen rüzgârın, gören gözlerin, tutan ellerin, yürüyen ayakların kıymeti daha iyi anlaşılır oruçla. Orucu hakkıyla, ibadet aşkıyla ifa eden kişi, evrendeki düzeni, yaratılıştaki hikmeti, doğum ve ölümdeki gizemi, metafizik âlemdeki müphemiyeti daha iyi anlar. Bir keşif ve idrak mevsimidir Ramazan.

“Ölmeden önce ölme” fırsatıdır, oruç. Bir “son” değil, bir “başlangıç”tır, gerçek anlamıyla. Otuz günlük “ölüm” deneyidir. Her gün ölüp dirilenler için ne kadar kolaydır ölüm? Eğitim ayıdır Ramazan, öğretmeni oruç. Oruç adlı öğretmenin talebesi olabilenlere ne mutlu!

Şüphesiz hasenat ayıdır Ramazan, hasenat ibadetidir oruç. İçe dönük ibadet olan hasenat, dışa dönük ibadet olarak tanımlanan salihata inkılap etmezse toplum için bir mana ifade etmez. Savaşta kullanılmayan lojistik, manasız bir depolamadır; kokuşma ve çürümeye karşı koruyucu, yemekte tat olarak kullanılmayan tuz, sadece kaya veya tozdur. Ramazanda, bir ayda potansiyel enerji olarak biriktirilen hasenatın diğer on bir ay için salihat işleviyle kinetik enerjiye dönüşmesi beklenir. Oruç hasenatı, sosyal eylem olan salihatın dinamosudur; yoksa bu kıymetli iklimi israf etmiş oluruz.

Hem bireysel hem toplumsal heyecana ve dalgalanmaya yol açarak bizi pasiflikten aktif Mümin olmaya zorlayan oruç ibadeti ve Ramazan ayı, hepimize hayırlar getire…

Doğrudan iletişim için: kadir@kadirdurgun.com

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz