Rahmi Turan Bize Gazetecilik Dersi Verdi

2

Çağlar Cilara ile dün yaptığımız Youtube programını 2019 model gazete ve gazetecilik olarak görmek lazım. Güzel ve keyifli sohbetimiz umarım hiç eksik olmaz.
Bir de eski usül gazete, gazetecilik ve bunun temsilcileri var.

Yaşı yetenler 1980’lerin başında Türkiye’nin çok satan gazetelerinden birinin Tan olduğunu hatırlayacaktır.
1950’lerin muhalif ve solcu Tan’ı bu defa erotik ve sabun köpüğü formatında arz endam etmişti.

Çok satan Tan’ın arkasında da Rahmi Turan vardı. Bugünlerin Sözcü’sünün de başmuharriri olan Turan, Tan ile de piyasaya ciddi bir hareket getirmişti.
Sonuçta Tan gazetesinin ticari başarısı ve bunda Rahmi Turan katkısı ihmal edilemez.

Aradan geçen 30 yılı aşkın sürede Tan’dan Sözcü’ye uzanan gazetecilik kariyeri biraz ayrıksı görünür kaçınılmaz olarak.
Tan’ın içeriğinden Sözcü’nün içeriğine evrilen yayıncılık serüvenini herkes hazmedemez.
Yine de bu durumu sorgulamak kimsenin haddi ve işi olmamalı.
Neticede her ikisi de ticari birer müessese.

Rahmi Turan ismi son dönemde Külliye‘de Erdoğan’dan CHP genel başkanlığı için icazet haberi ile birlikte anıldığında insanın aklına ister istemez bu kariyer yoluna dair bazı çekinceler kaçınılmaz olarak geldi.
Rahmi Turan başarılı ve itibarlı bir gazeteci olarak yazdıkları ile dikkati çeker. Her şeyden önce Sözcü’nün başyazarı kimliği ile bunu hak eder. 20 Kasım günkü yazısı da bu altyapı ile değerlendirildi ve çok ses getirdi.

Turan’ın yazısındaki iddiayı tekrar etmeyeceğim. Sonuçta hemen herkes konudan haberdar. Ancak dün Erdoğan bu yazıyı tekzip etti. Sonuçta 1. elden yapılan tekzip kural gereği geçerlidir ve ilave söze ihtiyaç duymayız. Konu kapanır.

Yine de bu yaşanan süreci yorumlamaya ihtiyaç duymadan edemeyiz.
Rahmi Turan çok ses getireceğine kuşku duyulmayacak bir konuyu tam olarak teyit etmeden neden yazıya döktü?

Yazısının içinde de aslında çekincesini ifade etmişti. Saraya yakın kaynak önce bilgi veriyor sonra hattı kesiyor; Turan’a inanacak olursak (ki inanmalıyız).
Rahmi Turan belli ki kendisine yanlış bayrak gösteren haber kaynağının kurbanı olmuş. Belki burada yaptığı en doğru şey kaynağının “görüştü” dediği kişinin adını vermemek olmuş.
Gerçekten de isim verilmiş olsa karışıklık iki katına çıkacaktı.

Esasen gazetecilik tekniği açısından sorunlu olduğu açık bir bilgi akışına köşesinde yer vererek oldukça fahiş bir hataya imza atmış.
Sonuçta haberi bizzat reddetmek zorunda kalan da yine kendisi oldu.

Rahmi Turan’ı yanlış yönlendiren kaynak Sarayın içinden olduğuna göre belli ki haberin bu şekilde yayılmasını istemiş. Belki de Rahmi Turan’a kaynak olan kişi de bu bilgiyi başkasından aldı. Ve muhtemel ki o da yanıltıldı.

Her halükarda nihai yanılan Rahmi Turan oldu. Çamur atıldı ama izi de kalmadı. Sonuçta her şey yazıdan önceki ana teşmil oldu. Yazı hiç yazılmasaydı da bir şey değişmeyecekti.

Rahmi Turan’a verilen ismin zikredilmemesi kafa karışıklığına yol açtı. Bir çok kişinin adı üzerinde spekülasyon yapıldı. Rahmi Turan isim vermedi ve en doğrusunu yaptı.
CHP’nin içinde Erdoğan’la CHP’nin geleceğini münazara edecek kadar yabancılaşmış birilerinin olma ihtimali dahi zihinleri bulandırmaya yetti.

Rahmi Turan’ın gösterdiği gazetecilik performansı içerik açısından sorgulanmaya açık olsa da, usül açısından hiçbir tereddüte mahal vermeyecek kadar kusursuz. 
Gazetecilik bir taraftan bilgi verme işidir ve kamusal bir faaliyettir, diğer taraftan da ticari bir iş ve faaliyettir.

Rahmi Turan her ikisini de yapmıştır. Bilgi vermiş ve ticari başarıya ulaşmıştır. Her gazetecinin etik konularda aynı oranda duyarlı olmasını bekleyemeyiz. Dolayısıyla Turan’ın  davranışının sorguya havi kısmı yani tam teyit etmeden sirkülasyona sokması ancak eleştirilir. Daha fazlası söylenemez.

Rahmi Turan gazetecilik kurallarının sınırlarında dolaşsa da fazla uzağa gitmemiştir. Çünkü onun kanına giren gazetecilik zehri, her şeye karşın sahici bir gazetecinin kanında olması gereken bir terkiptir.

Rahmi Turan gazetecidir.
Tan’ı çıkarırken de öyleydi, Sözcü’nün içinde de öyle. Tan’da ve Sözcü’de aynı anda olmak, Turan’ın tercihlerinin esnekliğine delalet eder ama onun gazeteciliğine halel getirmez.

Herkes gazeteciliği Pulitzer peşinde yapmaz.
Tıpkı Yılmaz Özdil’in zamanında Uzan’ın gazetesi Star’da kendine yer bulması gibi, Turan da gazeteciliğin farklı uçlarını tavaf etmiştir.
Gazetecilik peygamberlik ya da evliyalık değildir. Gazetecilik haberle para kazanmaktır. 

Türkiye’de son birkaç yıla damga vuran havuz tipi basının unutturduğu ne varsa, Rahmi Turan ile bir kez daha anımsadık.
Gazetecinin siyasetin emrine girmesi dışında her hali kabulümüz.
Rahmi bey de başımız üstüne.
Yeter ki 5 N, 1 K’dan başka kaygısı olmasın.

Not: Rahmi Turan bardakta kopardığı fırtınanın öznesini Muharrem İnce olarak açıkladı. İnce’nin açıklaması net. İnce’nin adını istismar edeni hiç bilemeyeceğiz. Sorun değil. Daha kötülerini de yaşadı. Yaşıyor bu ülke. Milyonların oyunu hiçe sayan planlamalar bu defa işi kaynağında bitirmek istemiş.

2 YORUMLAR

  1. insanımızın hepsi birbirinden değerlidir. kötü gördüğümüz bile mutlaka bir iyiliğe sebep olmuş olabilir. örneğin onun kötülüğünü gören bir başka kötü kendisini düzeltebilir bu vesileyle. yada iyi bir insan kendisinin ne kadar iyi olduğunu böylece anlar ve onore olur.
    bu medya varya bu medyaa! ne yazarlar çizerler gördü bu ülke, hepsinin de bu ülke insanına cok değerli katkıları oldu..
    e.çölaşan, y.özdil, e.ardıç kimler kimler.. c. arkın, k.sunal, m.ar, a.naşit, murat soydan vs..
    fakat bu ülke insanı bilinmeyen birçok tepki (olumlu-olumsuz) verdi kimsenin bilmediği
    örneğin, 1968 doğumlu çocukların bir çoğunun adını murat koydu..
    nazım sayesinde (aslında s.ali de olmalıydı) kader mahkumları unutulmadı..
    u.mumcu, a.t.kışlalı, a.ipekçi vs o kadar ileri gittiler ki canım feda olsun sana güzel ülkem güzel insanlarım dediler. ve bu ülkenin toprağı bağrına bastı o güzel insanları.
    uzanlar ilk özel tv yi kurma cesaretini gösterdiler. e. ardıç ilk yorumcu..
    insanlar harıl harıl karılı kocalı çalışıyor, parayı evlere (koop.) yatırıyor. yemiyor içmiyor. 5-10 sene sonra bakıyor ki para olmuş pul! yada elde var bir kağıt parçası..
    biraz argo konuşan medyacı şöyle bir yorum yaptı hiç unutmam: önce bir daire alırsın, sonra ikinci, sonrda apartmanı..
    yaşın gelir yetmişe!.. o saatten sonra ne yapacaksın daireyi, nereye götüreceksin apartmanı ???
    ye paranı be adam ye ye ye…
    diye ince bir hatırlatma yapmıştı. o enflasyon ortamında sayfalar dolusu yazı yada roman yazsaydı ne yazardı? kim okur anlardı?
    demem o ki; bırakın insanlar konuşsun, yazsın, okusun, söylesin.
    bir diğeri onun yazısının içindeki etnik yada inanç üzerinden içinden irin akan satırları yakalasın. bir nazım kendini feda etmişse ötekiler hiç olmazsa doğrusu nedir öğrensin, kendide hataya düşmesin.
    bakın mecliste kavga etmek argo konuşmak başka şeydir, vekile had bildirmek başka..
    başkasına su şişesi fırlatmak başka, parmak sallamak başka,
    devletin bir memurunu sindirmek için alın bu adamı istemezük, bu nasıl karar veriyor başka, şu kararı yanlıştır, yada şu kişileri koruyor, kolluyor adil davranmıyor başka şeydir.

    karşıdakinin yerine kendinizi koyun, başka örnekle sayfa dolmasın…

  2. Yalan söyleyen siyasetçi olunca kötü de gazeteci olunca teknik olarak iyi diyerek ne yapmaya çalışıyorsunuz sayın yazar. Yaptığınız sahtekarlıktır. Sırf sizin gibi saraya muhalif lerin gözünden bakarak değerlendirip sunamazsınız. Gazeteci bilerek yahut bilmeyerek yalan haber yapmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu haberin aslı olmadığı halde ismi biliyorum ama açıklamam diyerek yalan haber kaynağının değirmenine su taşımıştır. Yaşan haber yazan gazeteci en azından meslektaşları tarafından haklı yanlarında var denilerek aklanma çalışmasına girilemez.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz