Sandıktan çıkacak olan ‘mecburi uzlaşı’

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Türkiye yarın sandık başına gidiyor. Sürprizlere gebe gibi geliyor bana. Gerçekten de sürprizler olacak. Bu cümlemden dolayı kimileri ‘Ak Parti için olumsuz olacak’ intibaına kapılmasın. Toplumda gözlemlenen havaya bakıp ‘Ak parti çok oy kaybedecek’ diyenler için de sürpriz olabilir. İnsanımız seçimlerde her zaman çok isabetli karar vermiştir. Hem kendini düşünüp ve hem de ülkenin geleceğini dengelemiştir. Yarınki seçim için de aynısı olur mu, aslında bu konuda bile sürprizler olabilir.

…..

Bu yazıyı yazarının sesinden dinleyebilirsiniz de:

…..

Neden bu kadar sürprizlerden bahsediyorum?

  • Seçimler yerel ama sanki genel seçim havasına sokuldu. Hatta bu yetmedi ve daha da büyütüldü ve sistem tartışmalarına kapı açacak seçim durumuna sokuldu. ‘Bunlara gerek var mıydı’ diye düşünenler olacaktır. Yerel seçimi bu hale getirenler için gerek vardı, altı üstü yerel seçim diyenler için gerek yoktu, aslında bu kadar basit. Ancak bu iki kesimin dışında kalan insanlarımız için durum belirsiz, sanki Schrödinger’in kedisinin hem canlı hem ölü olması gibi. Hem o ve hem diğeri. İşte bu kesim sandık başında karar verecek ve bu yüzden sürprizler olacak.
  • İttifaklar, kamplaşmalar ve Beka sorunu konuları da sürprizleri tetikleyen etkenlerden. ‘İlla herkes Ak partili olmak zorunda mı’ diyen kitlenin sayısı az değil. Ama bu insanlar artık damgalanmaktan ve ötekileştirilmekten bıkmışlar. Çok haklı olarak şunu ifade ediyorlar: ‘Beka sorunu varsa, bu da iktidarın suçudur’. Bu akıl yürütmeyi Ak partililer anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar demiyorum, gerçekten anlamıyorlar. Onlar için bu ifade bile, arkasında art niyetleri barındırıyor. Anlayacağınız kurulan ittifaklar gerçekten hedefine ulaşmış. Kamplaşmaları tetikleyen birleşmeler halini almışlar. Ne kadar da kulağa garip geliyor, öyle değil mi? Ortada birleşmeler var ve bu birleşmeler toplumda kamplaşmaya sebep oluyor. Madem birleşmelerle ittifaklar kurulabiliyor, o halde neden toplumun bütünü için birleşme düşünülmüyor? Ya da böyle olmasını kimler istemiyor?

İttifaklar ve birbirlerini ‘hainlik’ ile suçlamalar üçüncü grup insanlarımız için anlaşılması zor bir durum. İşte bu yüzden sürprizler olacak.

  • Ekonominin durumu iç açıcı değil. Seçimlere bir hafta kala dövizdeki çıkış ve Merkez Bankası’nın müdahalesi insanlarımız için rahatsızlık vericiydi. Bu konuda bile iki kesim birbirlerinden çok farklı fikirler ortaya attılar. Dış güçlerin oyunu olarak inanan insanlarımız için güçlü ekonomi sahibi olmak önemli değil. Ekonomimiz güçlü ama gene de dış güçler ‘pat diye’ müdahale edebiliyorlar. ‘Madem güçlü, o zaman nasıl oluyor da bu kadar kolay etkileniyor?’ sorusunu düşünenler az, cevap verebilenler yok denebilir. Sanki hayata borunun içinden bakılıyormuş gibi. Hani insan aşık olunca aşık olduğu kişinin tek olumsuz hareketini göremez ya, işte aynen öyle. Sanki aşık olduğu hiç tuvalete gitmez, sanki aşık olduğu yarı tanrı bir varlıktır. Ekonomideki zorlukları görmeyenlerin durumu da böyle. Ekonominin zorluğunu geliri az olan insanlarımız iliklerine kadar yaşıyorlar. İliklerine kadar hisseden insanlarımızın parti eğilimleri hesaplanamıyor, işte bu yüzden sürprizler olacak.
  • Her iki kesimde de aslında korku var. Ak partililer tedirgin, bu yüzden de anketlere itibar edilmiyor. Diğer kesim de tedirgin, çünkü insanlarımız her an her şeyi yapabilirler. Ak partililer öne çıkan adayların olumlu özelliklerini dile getirerek daha fazla çalışmalıyız diye düşünüyorlar. Bu manzara bile kendilerinde hiç hata görmediklerinin ispatı.

Diğer kesim de tedirgin, çünkü toplumda tedirginlik var. İktidarı eleştirenler bile korkarak eleştirilerini dile getiriyorlar. Çünkü toplumda ‘güven’ sorunu var. Daha da acı olanı ise, toplumda güveni tesis etmesi gereken devlete karşı güven problemi yaşıyorlar.

Ak partililer cezalandıracak seçmenlerden çekiniyorlar. Ama biraz da rahatlar, neden mi? Çünkü cezalandırmak isteyeceklerin kesinlikle CHP’ye oy vermeyeceklerinden eminler. Sebebi de CHP’ye oy verme konusunun bir inanç meselesi olması. İşin gerçeği bu olmasa da, insanımız hala böyle görüyor, bu da Ak partililerin işine geliyor.

Seçimin sonucunda üç alternatif ortaya çıkacak:

  1. Cumhur ittifakının seçimden zaferle çıkması. Böyle olursa ülkede beka sorunu bir günde bitecek. Diğer ittifakı yerden yere vurmaya gerek kalmayacak. Hayat normal seyrinde devam edecek. Toplumda oluşturulan gerginlik ve kamplaşma da sona erecek. Seçimler kazanıldığı için buna gerek kalmayacak. Hatta şimdiden bunun sinyalleri verilmeye başlandı. Ekonominin düzlüğe çıkması için, kurulmuş olan bütün gerginlik ve kamplaşmaların bitmesi gerekecek ve bundan dolayı da ‘mecburi uzlaşı’ olacak.
  1. Cumhur ittifakı büyük oy kaybına uğrayacak. Böyle bir durumda da toplumun diğer kesimi taşkınlık yapamayacak. Neden mi? Çünkü toplumda silahlanma eğilimi artmış durumda ve bunu yapanlar kaybetmiş olacaklar. İşte diğer kesim de bundan tedirginlik duyuyor. Gitmek istemeyen iktidar partileri için büyük sınav başlayacak. Bunları bilen ve yaşayan diğer kesim de ‘mecburi uzlaşı’ içine girecek.
  1. Sonuç tam ortada, yani %50-%50 olursa. İşte bu durumda da ülkeyi düşünenler için önemli bir dönemeç başlayacak. Ülkenin ilerlemesi ve kalkınması için birliktelik gerekecek. Sadece belli partilerin ittifakı değil, ülkenin bütününün ittifakı şart olacak. Bu durumda da ‘mecburi uzlaşı’ olmasının gerekliliği üzerinde mutabık kalınacak.

Dilden dile gezen bir tabir vardır ya, ‘hayırlısı olsun’.

Seçim sonuçları için de ‘hayırlısı neyse o olsun’ deriz hep. Ben bu sefer öyle demek istemiyorum. Çünkü birisi için ‘hayır’ olan başkası için ‘hayır’ olmayabilir. O yüzden de diyorum ki, seçimden sonra ister istekli, ister mecburi, nasıl olursa olsun, ama sonuçta ‘UZLAŞI’ olsun. İyi, faydalı, samimi ve pazarlıksız bir uzlaşı.

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikVeysi Dündar HDP Sultangazi BB adayı Cevdet Konak ile görüştü: “Kendimizi de Kentimizi de Birlikte Yöneteceğiz”
Sonraki İçerikSeçimleri 20 ülkeden 22 üye takip edecek..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz