İslamcılığın “karşı tarih” okumalarından huruç etmeliyiz!

    0

    “Vatan Haini Değil Büyük Vatan Dostu: Vahidüddin”. Necip Fazil Kısakürek’in kitabının adı bu. Kitap, Beylerbeyinde bulunan Vahdettin Köşkü’nü Canım İstanbul şiiriyle belli bir muhayyile içine yerleştirerek başlıyor. Vahdettin, bu muhayyile içinde olağanüstü bir varlık haline geliyor bilincimizde. Büyük şairin bilincimizi büyüleyerek Vahdettin’i onun içinde istediği tarzda icat etme faaliyetidir bu. Büyük şairlerin ürettikleri muhayyile ile gerçekliği gerçeklikten uzaklaştırarak insanları büyülemeye, keskin inanmaya, keskin sevgiye ve keskin bağlılığa götüren yolu. Şiirsel tarih, menkıbevi tarih, karşıtlık tarihi. Elbette geleneğimizde bu tür anlatılar var. Ancak bu bir bilimsel tarih değil, nesnel tarih değil, objektif tarih değil, hakkaniyetli tarih değil. Kemalizm’den talep ettiğimiz hakkaniyetli tarih de böyle olmaz!

    Üstad Necip Fazıl’ın kitabının adı bile asıl veçheyi göstermeye yetiyor: O da Vahdettin’in hain olmadığı ve vatanperver olduğunu göstermek. Yani savunmacı tarih çabası öne çıkıyor. Mustafa Kemal’in Nutukta kullandığı yönteme benziyor. Orada da savunmacı tarih esastır. Orada da kurgu hâkimiyeti vardır. Orada da tarihsel gerçekliği siyasal ideolojiye göre yeni bir menkıbe tarzı içine yerleştirme tutumu öne çıkıyor. Elbette Nutuk’ta şiir ve estetik muhayyilenin varlığından eser yok. Sert ideolojik dil hâkim.

    Necip Fazıl’ın başka bir tarih çalışması olan “Ulu Hakan Abdülhamit Han” eseri de bu tarih anlayışını yansıtıyor.

    (…)

    “Vatan Haini Değil Büyük Vatan Dostu: Vahidüddin”. Necip Fazil Kısakürek’in kitabının adı bu. Kitap, Beylerbeyinde bulunan Vahdettin Köşkü’nü Canım İstanbul şiiriyle belli bir muhayyile içine yerleştirerek başlıyor. Vahdettin, bu muhayyile içinde olağanüstü bir varlık haline geliyor bilincimizde. Büyük şairin bilincimizi büyüleyerek Vahdettin’i onun içinde istediği tarzda icat etme faaliyetidir bu. Büyük şairlerin ürettikleri muhayyile ile gerçekliği gerçeklikten uzaklaştırarak insanları büyülemeye, keskin inanmaya, keskin sevgiye ve keskin bağlılığa götüren yolu. Şiirsel tarih, menkıbevi tarih, karşıtlık tarihi. Elbette geleneğimizde bu tür anlatılar var. Ancak bu bir bilimsel tarih değil, nesnel tarih değil, objektif tarih değil, hakkaniyetli tarih değil. Kemalizm’den talep ettiğimiz hakkaniyetli tarih de böyle olmaz!

    Üstad Necip Fazıl’ın kitabının adı bile asıl veçheyi göstermeye yetiyor: O da Vahdettin’in hain olmadığı ve vatanperver olduğunu göstermek. Yani savunmacı tarih çabası öne çıkıyor. Mustafa Kemal’in Nutukta kullandığı yönteme benziyor. Orada da savunmacı tarih esastır. Orada da kurgu hâkimiyeti vardır. Orada da tarihsel gerçekliği siyasal ideolojiye göre yeni bir menkıbe tarzı içine yerleştirme tutumu öne çıkıyor. Elbette Nutuk’ta şiir ve estetik muhayyilenin varlığından eser yok. Sert ideolojik dil hâkim.

    Necip Fazıl’ın başka bir tarih çalışması olan “Ulu Hakan Abdülhamit Han” eseri de bu tarih anlayışını yansıtıyor.

    Yazının bütünü için