Şeriat

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Basın yayın organları şeriat, şeriat diye tekrar edip durdukları, kimisinin sadece karşı çıktığı, kimisinin de hakaret/ küfür denilebilecek şekilde kötülediği “Şeriat” kelimesi ne manaya geldiğine çoğumuz merak edip bakmış değiliz. İşte onun için kısaca şeriat’ı yazdık, buyurun okuyalım.

Sözlükte “bir yöne doğru açılarak uzayıp gitmek, açık olmak; açık hale getirmek” anlamlarındaki   شرع/şer‘  kökünden türeyen şerîat (çoğulu şerâi‘) kelimesi “insanların ya da hayvanların su içtiği, açıkta olan ve kesilmeyen akarsu; bu suya giden yollar” mânalarına gelmektedir.

Zamanla “açık ve doğru kurallar, yerleşik davranış biçimi (âdet)” ve (yahudi şeriatı, hıristiyan şeriatı tamlamalarında olduğu gibi) “bir semavî dine dayanan hükümler bütünü” anlamlarında kullanılan bu kelimenin İslâm kaynaklarında kazandığı terim anlamı hakkında farklı yaklaşım ve açıklamalar vardır.

Kur’ân-ı Kerîm’de   شرع/şer‘  kökünden türemiş isim ve fiiller beş yerde geçer. Bunlardan, İsrâiloğulları’nın avlanma yasağıyla ilgili ayet (el-A‘râf 7/163) hariç; “bireysel ve toplumsal hayatı düzenleyici din esaslı kurallar, kanunlar hükümler  veya “bu nitelikte kural koymak” mânasında kullanılmıştır (el-Mâide 5/48; eş-Şûrâ 42/13, 21; el-Câsiye 45/18;).

İslamda Şeriat  kelimesi klasik döneme ait literatürde kapsam bakımından biri geniş, diğeri dar olmak üzere iki anlamı belirtmek için kullanılmıştır.

Geniş anlamda şeriat; Allah tarafından insanlar için din olarak öngörülen, itikadi ve ameli hükümler bütünü kastedilmektedir (Kurtubî, XVI, 163).

Belirtilen bu kavramsal içeriğiyle şeriat “din” ve “millet” karşılığıdır; şeriat, din ve millet kelimeleri aynı hükümler bütününü göstermektedir.

Dar anlamıyla şeriat; sadece “amelî hükümler bütünü” diye tanımlanabilir; Hatta bazı kelâmcı ve usulcülere göre bu anlam şeriatın tek ve aslî terim anlamını temsil etmektedir.

Ebû Hanîfe de,  her dinin ameli hükümleri farklı olduğunu beyan ederken “Peygamberlerin getirdikleri dinin tek, şeriatların ise muhtelif olduğunu söyleyerek dar anlamda şeriat manasını esas almıştır (el-ʿÂlim ve’l-müteʿallim, s. 13-14).

İslâmî ilimler alanındaki çağdaş eserlerde şeriat terimi; Kur’an ve sünnet naslarına uygun ve bu naslardan usulüne göre istinbat/çıkarılmış, içtihad edilmiş hükümler ve kanunlar şeklinde tarif edilmekle birlikte;

Son zamanlarda şeriat kelimesi: kaynağı sadece Allah hakkında değil (ister din olsun, isterse devletlerin kurumları veya başkanları olsun) hüküm veren, kanun koyan kim olursa olsun, onların “hükümleri ve  kanunları, uygulamaları” ifade etmek için de kullanılmaktadır.

Onun için şeriat kelimesinden;  (İslam şeriatı tabirinin yanında; Hıristiyan şeriatı; Yahudi şeriatı;  tabirleri kullanıldığı gibi;  Emevi şeriatı; İran/Şiî şeriatı; Suudî şeriatı; deyimlerinde olduğu gibi)  “hükümleri, kanunları, uygulamaları” manası kastedilmektedir.

Elkâide, Boko Haram, Işid, Tâlibân, Suud, İran, Pakistan, Afgan Şeriatleri  (İslam Şeriati adına kurdukları mahkemeler) herbiri birbirinden farklı uygulamalardır.

Bunlar Hz. Peygamber ve ashabının uyguladığı İslâm Şeriatı değildir.

Yukarıda sayılanların şeriatları, bölgesel gelenek-görenek ve örf kaynaklı, fıtrata/yaratılışa uygun olmayan, toplumda büyük infiallere yol açan, hayatları yok eden şeriatlerdir.

İslam şeriatının hükümleri, uygulamaları ise; Kur’an ve sünnet kaynaklı, insan fıtratına/yaratılışına uygun,  toplumun huzur ve barışını sağlayan, hayat veren hükümler ve uygulamalardır.

Vesselam.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz