Seviye!

0
Latest posts by Mustafa Kalabalık (see all)

Siyasi partilerin yönetim kademelerinde yer edinebilmiş ve gücü(!) elinde bulundurabilmiş bazı isimlerin, kendilerini sadece üç beş kişinin layık görerek lütfetmesine dayalı bir demokratik(!) düzenden milli irade diye bahsetmeyi sürdürmesi, kendilerini de bu iradenin en azından belirli kesiminin de temsilcileri olarak addetmeyi sürdürmesi sanırım ne kadar da şaşırtıcı!

Şaşırtıcı çünkü, siyasetin seviyesinin göstergesinin bir ucu burada.. 

Ülkemizin geldiği toplumsal ve sosyal sorunları derinleştiren, ayrıştıran, demokratik ve hukuk sistemimizi deneme yanılma yoluyla düzene sokmayı uygun gören, demokrasiyi de geçmişin kötü örneklerini aratırcasına istedikleri gibi evirmeye çalışanların, ne kadar da cüretkar oldukları da çok şaşırtıcı!

Şaşırtıcı çünkü, siyasetin seviyesinin göstergesinin bir diğer ucu da burada.. 

‘Osmanlı’da oyunlar bitmez’ sözünü hatırlatırcasına gözler önünde cereyan eden, hatta televizyon dizileriyle de bunları ülkemiz insanına her gün, her hafta anlatanların, hayatı dizi film gibi olacağına dair beklentilere sokan akıllar da çok şaşırtıcı!

Şaşırtıcı çünkü, politika üretimindeki durağanlaşmanın çaresini böyle bulmaya çalışanlar da, siyasetin seviyesinin göstergesinin bir diğer ucu.. 

Beğenmedikleri her eylemi, düşünceyi, yazıyı, yazarı, çizeri, kişiyi, kurumu, gazeteyi vs. darp etmenin, gasp etmenin, el koymanın, cezasını vermeye kalkmanın, kendini yargı yerine koymanın, tarihin değişmez gerçekliğine ve isimlerine hakaret ederek, aşağılayarak, ölmüşlerin bile arkasından saydıranlar da çok şaşırtıcı!

Şaşırtıcı çünkü, hukukun üstünlüğünü değil, üstünlerin hukukunu gösterircesine yeşertilen siyasetin seviyesinin göstergesinin bir başka ucu.. 

Şaşırtıcı çünkü; gafların çoğaldıkça afların da imkânsızlaştığını görmüyorlar…

* * *

Yakışıksız, hakaret dolu sözlerle siyaset yaptıklarını zannedenler..

İftira ve hakareti politika olarak düşünenler..

Kendi gibi düşünmeyenleri ağza alınmadık küfür, hakaret, iftira ile suçlamayı adet haline getirenler..

Ve bu yöntemlerle de mevki, makam, güç, kudret ve para kazananlar..

Söyleyecek üç doğru kelamı olmadığı için, başkalarına hakaret etmeyi vatanseverlik zannedenler..

Dini ve imanı da eksiltmeye yönelikçesine söylemleriyle, inancı da kendilerininki gibi benimsenmesini isteyenler..

Geçmişte padişahlara kondurulan yakışmaları reddeder görünüp de, gücün ellerine geçtiğini düşünerek pozisyon değiştirenler..

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, başta Kurtuluş Savaşı olmak üzere, neredeyse 15 Temmuz öncesindeki tüm şehit ve gazilerimize dil uzatanlar..

Dünya nimetlerini paylaşabilmişler gibi, hurilerden başlayarak ahiret nimetlerini daha şimdiden pazarlama gayretinde olanlar..

Ne saymakla biter, ne yazmakla!

Ne şimdiye kadar bitti, sanırım ne de bundan sonra biter!

Çünkü aslında onlar “bit” gibiler…

Toplum içinde, “insan ve memeli hayvanların vücudunda asalak olarak yaşayan ufak böcek” gibiler…

Kimileri asalak geldiler, asalak gidiyorlar. Ama maalesef görünen dünyada yaşadıklarıyla da, elde ettikleri mevki, makam, unvanlarla adeta maddi ve manevi kârlı gibiler…

* * *

Yüksekte bulunmakla, alçakta bulunmak arasında sadece ölçülebilir mesafelerin olmadığını da görüyoruz.

Kompleksleriyle, dünya, ülke ve toplum için yükselenleri(!), yükseltenleri(!) de gördük.. görüyoruz.

Mütevazilikleriyle dünya, ülke, toplum ve gelecek için eserler bırakanları da…

Bilgililerin(!) bilgilerinde neler barındırdıklarını ve neler için kullandıklarını da görüyoruz..

Bilgisiz sayılanların da neler için kullanıldıklarını da..

Akdeniz’in, Karadeniz’in, Marmara’nın ve Ege’nin denizlerinde, satıhta gördüğümüz seviyelerini nasıl aynı görüyorsak da, denizlerin diplerindeki farklılıkları da öyle göremiyoruz.

Ama biliyoruz.!

Denizin çıplak gözle göremediğimiz derinlikleri de var, gözümüzle görebildiğimiz sığ yüzeyleri de.

Adalar da var, yarım adalar da. Ama derinliklerdeki çukurlar da…

Gördünüz mü ya! Seviye deyince neleri neleri hatırlıyoruz.

Seviye sadece daima gördüklerimizden ibaret değil.

Görmediklerimiz, gösterilmeyen seviyeler de, seviyesizliklerde var bu hayatta.

Kimi çukur, kimi ada, kimi dağ…

Kim çukuru kazdı? Kim çukura düştü? Kim çukurdan çıktı? bazen belli olmuyor işte..

Kim zirveye çıktı seviyesi yükseklerde, kim zirveden indi(rildi) seviyesi alçaklarda..

Her hâlükârda gördüğünüz gibi seviye seviyedir.

Yüksek de bir seviyedir. Alçak da…

Önceki İçerikAlmanya: NRW Seçimleri – Türk seçmenler ve Pazarlıklar
Sonraki İçerikDışişleri Bakanlığı’ndan Almanya’ya tepki..
16 Ağustos 1970 Kocaeli-Gölcük-Değirmendere’de doğdu. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü ve Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün, “Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi” dalında Yüksek Lisans’ını tamamladı. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, “Siyaset ve Sosyal Bilimler” Doktora (Ö) Öğrencisi olarak dersler aldı. 2010 yılında “Öteki Siyaset”, 2013 yılında da “9. Köy’den Sonra” isimli kitapları Vadi Yayınlarından yayınlandı. 2011 yılında, Kocaeli’ndeki yerel gazete ve dergilerde yazarlığı başladı. Aynı zamanda “Kocaeli TV” televizyon kanalında, “Öteki Siyaset” isimli TV program hazırlayıp sundu. 2016 yılından itibaren de Ocak Medya’da yazarlık yapmaktadır. Özel sektörde, aynı zamanda halen yöneticilik yapmakta olan Kalabalık, Demokraside Birlik Vakfı, İnsani Değerler Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği ve Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz