Şirket Araçlarının Trafikteki Sorumsuzluğu

0

Çoğu şirket veya kurum; çalışanlarına gerek dışarıdaki işlerini halledebilmeleri için, gerekse evden işe, işten eve ulaşımlarını sağlayabilmeleri için araç tahsis ederler. Bu çalışanların arasında yöneticiler de vardır, tahsilatçı veya mümessil gibi gün içinde bir yerden bir yere olabilecek en kısa sürede gitmesi gereken çalışanlar da.

Tabii kendisine araç tahsis edilen kişilerden bir kısmı, şoförlük geçmişi ve tecrübesi olduğundan şirket aracını kullanırken beceri açısından sorun yaşamaz. Ancak bazısı da vardır ki; 18 yaşına basar basmaz aldığı ehliyetine yıllar boyunca ihtiyaç duymamış, trafikte aktif olarak araç sürmemiş, trafiğin kültürüne ve dinamiklerine hakim olmayan kişilerdir. Evet, kültür dedim çünkü trafiğin de bir kültürü var.

Kültür, nesilden nesle aktarılır ve zaman içinde hem değişir hem de gelişir. Dolayısıyla çocuk veya genç yaşından beri trafik kültürüne uzak kalmış, ehliyet sınavından önce aldığı sürüş eğitiminin yerinde yeller esen, araç kullanma becerisini geliştirmemiş insanların altına; filo araç kiralayan şirketlerden uygun meblağlara alınan araçlar verildiğinde trafikte kaos oluşmaya başlıyor.

Araç kullanma becerisine ve trafik kültürüne sahip kişilerin de kullandığı araçlar kendilerine ait değil, çalıştıkları şirkete ait olunca trafikteki hareketleri değişiyor. Tamam; bir an önce işlerini halledip ofise geri dönmeleri gerekiyor, anladık. Ama bu kimseye kırmızı ışıkta geçme, park yeri olmadığı için aracın dörtlü flaşörlerini yakarak yolun ortasına park etme, dönülmez yerlerden dönme, emniyet şeridini ihlal etme vb. kuralları ihlal etme hakkını tanımıyor. Bu saydığım kuralların neredeyse hepsi, gün içindeki trafiğin akışını direkt olarak etkileyen durumlarla ilgili.

İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ortaklaşa hareket ederek; şirket ve kurumlara, çalışanlarına araç tahsis etmeden önce geçmeleri gereken trafik bilgisi, becerisi ve sorumluluğunu ölçen bir sınavın yapılmasını zorunlu tutmalı.

Sorumluluk da önemli, çünkü neredeyse bütün şirket araçlarının kaskosu var ve bu yüzden araçları kullanan şahıslar “nasılsa kasko öder” rahatlığıyla trafikte bilinçsiz hareket ederek hem başkalarına hem de kamu mallarına zarar verebiliyor. Bu da tabii ki herkesin çokça şikayet ettiği zorunlu trafik sigortalarının fahiş fiyatlara yükselmesine sebep oluyor. Belki şahsa ait araçlarla, bir kurum veya şirkete ait araçların trafik sigortası ve kasko havuzlarının bile birbirinden ayrılması düşünülebilir.

Bugünden itibaren Mahmutbey gişelerinde serbest geçiş sistemi başladı, trafik yoğunluğunun en az %30 azalması bekleniyor. Olumlu bir düzenlemedir ve 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü’nde de aynı uygulamanın yapılması gerekir. Ancak sadece altyapıyı düzenleyerek trafik sorunu çözülmez. Trafiğin en önemli unsuru olan insanların da denetlenmesi gerekiyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz