Sistem neden aptal adam yetiştirir ki?

1
Latest posts by İbrahim Yersiz (see all)

Adam sorar:

-Siz bir dahi misiniz? 

-Öyle!

-O zaman piyasada neden esaminiz okunmuyor?

Öyle ya piyasada esamisi okunmayan dâhiyi mi olur!

Adam mütevazi:

-Herhalde sistem için dehleyen -at gibi koşturan anlamında- dâhilerden olmadığım için!

Hikâye bu mudur?

Aslında hikâye budur.

Yani aslında herkes bir şekilde kendi ilgi alanında bir dâhidir. 

Sorun o kişinin dahi olması değildir piyasada kimler için dehlediği ve kimlerin onu dahilikle ödüllendirdiğidir.

Çünkü dahi olmak içinde piyasa gerek ve doğrusunu isterseniz her dahiliğin piyasası yoktur. 

Anlayacağınız birinin dahi ilan edilmesi için piyasada rağbet görür bir savı veya malı olması gerek, şayet onda o sav veya o mal yoksa muhtemelen alıcısı da olmayacaktır. 

Gerçekte alıcısı çok olanın zekasını dahilikle ödüllendirmek bir dâhiyi ödüllendirmek midir?

Bilemiyorum, eğer hedef çok alıcı bulmak ise dahi olduğu kesindir, değil ise bu onca müşteri veya aldığı ödülün bir kıymeti yok demektir. 

İnsanlar zekayı mı ödüllendiriyor, yoksa o zekanın ürettiği malın piyasadaki değerini mi?

Eğer dâhiyi zekâsı değil, piyasadaki arz-talep şartları belirliyor diyorsanız gerçekçi olduğunuzu teslim ederim, ama gerçeği konuştuğunuz konusunda o kadar emin değilim.

Çünkü arz-talep şartlarını da artık zekâ değil, güçlü olanların piyasa üzerindeki etkileri belirliyor. 

Yani anlayacağınız artık güçlü olanlar onlara piyasa şartları açısından ne lazımsa onu bulanın zekasını dahilikle ödüllendiriyor.

Ve doğrusunu isterseniz eğittim sistemleri genç nesilleri bu temel paradigma esası üzerinden eğitiyor, çünkü sistem ancak bu şekilde yetiştirilmiş beyinlerin sebepleri sorgulamayacaklarını ve gözlerini kapayarak hizmet için verilmiş eğitimlerinin gereğini yapacaklarını düşünüyor.

Sistem neden aptal adam yetiştirir ki?

Ne masum bir soru!

İnsanlar genelde herkesin dahi olduğu görüşüne mesafe koyar.

Bu doğru bir yaklaşım değildir, çünkü kesinlikle herkes kendi kulvarında birer dâhidir; sorun herkesten aynı şeyi bekliyor olmamız olmasın? 

Hani Einstein der ya; “siz bir balıktan ağaca çıkmasını beklerseniz, o ömür boyu aptal olduğunu düşünür.” 

Yani mealen dâhiliğin formülü herkesin en iyi yapabildiği şeyi yapmasıdır.

Sistem dahi yetiştirmiyor, belirli bir yaşam biçimine şartlı aptallar yetiştiriyor, çünkü ona o hizmet veriyor. 

Nasıl mı?

Basit, herkes kendisinden beklenen işi yaptı mı bu sorun çözülüyor.

Örneğin öğretmen verili eğitim politikalarıyla, imamlar din üzerinden verili vaazlarla, siyasetçiler belirli kültür kodlarına esas demagojilerle vs. vs.

Sistem aptal yetiştiriyor ve doğrusunu isterseniz aradan sıyıranlar olsa da çoğunluk tam olarak sistemin istediği birer aptal şeklinde yetişiyor.

Bakmayın kimsenin kendisine kondurmadığını, bu yaklaşım şekli yanlıştır; doğru yaklaşım birinin kendi dışındaki çoğunluğu aptal görüp görmediğidir, şayet kendi dışınızdakileri aptal görüyorsa bu yeterlidir, çünkü bununla aslında kendisinin de o çoğunluğun içinde olduğunu beyan etmiş oluyor. 

Bana kızmayın, çünkü bende o ayrıcalığa haiz olduğunu sanan aptallardan biriyim.

Nerden biliyorum?

Başkalarının aptal olduğunu söylüyorum ya!

Günün okullarından mezun olanlar ya sistemin sıradan bir neferi oluyor ya da sisteme kendisi de bir şeyler katarak dahi olmakla ödüllendiriliyor.

Ötesi yok, sistem ötesine tahammül etmiyor ve sizde sistem tarafından sevilmiyorsanız muhtemelen o ötesi olanlardansınız.

Ama sevinmeyin, bu öyle her zaman bir ayrıcalık değildir, çünkü küskünlerin çoğunluğunun sistemle derdi sistemden istediğini alamamasıyla ilgilidir, yani sistemi değiştirmeye teşebbüs etmesi filan değildir.

Anlayacağınız küskün çoğunluk ağaca çıkması beklenen balıklardır ve balık olduklarının da farkında olmuyor olacaklar ki, diğer tırmanmış olanların arkasından bakarak ne tür bir aptal olduklarını sorguluyor.

Sistem kuşkusuz onların aptal olduklarını düşünmüyor, onların bu aptallığa kendilerinin kanaat getirmesini umuyor, çünkü kanaat getiren kişi hal ve vaziyeti kabul etmiş oluyor.

Ne olur “onlarda ağaca tırmanmaktan vazgeçip yüzsünler” demeyin!

Yerin kulağı var, bu bir isyancının sisteme başkaldırı çağrısıdır!

Sistem kimseden en iyi yapabildiği işi istemiyor, kendisine en yarar işi istiyor.

Ne sandınız, sistem bu şekilde ödül dağıtıyor. 

Sistem iyi koşan beygire bu yüzden ödül veriyor.  

İsyancı ise o beygire sistem için koşma diyor. 

Bu ise sistem aşısından statükoya bir başkaldırıdır. 

Yoksa sizde sistemin o sözünü ettiği isyancılardan mısınız?

Çok konuştum galiba, onca çabayla yetiştirilmiş aptallarla birlikte yaşadığımı unutuyorum. 

Önceki İçerikBen ve Şer
Sonraki İçerikOportünizm ve Dindarlar
İbrahim Yersiz 1967 yılında Mardin’in Mazıdağı ilçesinde doğdu. Eğitimine aynı yerde başladı. Gazeteciliğe ilk Yeni Ülke ile başladı, sonra Özgür Gündem ile sürdürdü. Daha sonra bağımsız olarak muhtelif gazete ve dergilere bilgelik üzerine yazılar gönderdi. Olasılık Prensibi Okulu ve Kaçıklar Gezegeni adında iki kitabı var. Halen bilgelik üzerine çalışmaları sürüyor.

1 Yorum

  1. Türkçede iki kelime var; 1. aptal, 2.ahmak

    aptal: bilmeyene denir

    ahmak: bilmediğini de bilmeyene…

    her insanın aptal olduğu anları vardır bu normal karşılanabilir; mühim olan ahmak durumuna düşmemek. (ki ben düşüyorumdur sık sık)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz